Son senelerde beni “Yeni Türkiye” kadar heyecanlandıran bir ifade, bir slogan olmadı.
Kimse slogan kelimesine takılmasın, slogan önemli bir içeriği çok kısa bir yolla geniş kitlelere ulaştırmak demek.
“Yeni Türkiye” sloganı da bu açıdan çok önemli.
Ancak, “Yeni Türkiye” sloganını iyi tanımlamak için önce “Eski Türkiye’nin” ne olduğunu da iyi görmemiz, iyi tanımlamamız şart.
Eski Türkiye’yi iyi tanımlamadan yeni Türkiye tartışmaları anlamsız.
Benim benimsediğim, tercih ettiğim yöntem de bu tartışmaları kurumlar, bu kurumların anayasal, yasal temelleri üzerinden yürütmek.
Bugünkü yazımda “Yeni Türkiye” tartışmalarına girmeyeceğim ama benim görüşüm yeni Türkiye’nin ancak eski Türkiye kurumlarının anti teziyle kurulabileceği.
Peki eski Türkiye dendiğinde ne anlaşılıyor, daha doğrusu, belki de, ben ne anlıyorum?
Eski Türkiye’yi aşağıdaki başlıklar altında özetleyeceğim, bu tercih benim yaklaşımımdır, tartışılır, listem tüm konuları kapsayamaz ama belirli öncelikleri de içermektedir:
1- 1982 Kenan Evren anayasasının tümü; ancak tümü derken bazı başlıklara, maddelere de öncelik vermemek mümkün değil.
2- Anayasada ifadesini bulan resmi ideoloji; açık söylemek gerekir ise “Atatürk ilkeleri” kavramının anayasal bir temele sahip oluşu (dibace ve başka maddeler).
3- Milli Güvenlik Kurulu (Madde 118)ve aynı maddede ifadesini bulan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap).
4- Genelkurmay Başkanının Milli Savunma Bakanına bağlı olmaması (Başbakana bile bağlı değil Anayasanın 117. Maddesinde, sadece sorumlu!!!).
5- Disiplin suçları dışında yetkili askeri yargı (156. ve 157. Maddeler).
6- YÖK, Anayasanın 130, 131 ve 132. Maddeleri; YÖK eski Türkiye kavramının MGK ile birlikte en simgesel kurumu herhalde.
7- Vatandaşlık hukuku (Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür, Anayasa Madde 66).
8- Yerel yönetimlerin elini kolunu mali açıdan bağlayan, merkeze bağlı kılan Anayasa 7. Madde.
9- Atatürk milliyetçiliği kavramı; vatandaşa milliyetçilik, üstelik bir tip milliyetçilik dayatması.
10- Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), Anayasa Madde 136. DİB’in varlığına bir itirazım olmayabilir ama merkezi bütçeden finansman biçimi MUTLAKA değişmeli.
11- DİB meselesine bağlı olarak Siyasi Partiler Kanunun 89. Maddesinin hala orada olması hukuk ve siyasi sistemin çok büyük bir ayıbıdır, utancıdır.
11-İnanılmaz bir saçmalıkla formüle edilmiş 24. Madde. Din ve ahlak eğitiminin neden illaki de devlet gözetiminde yapılması gerektiğini anlamak mümkün değildir, bu işleri yapanlar hukukun temel ilkelerini ihlal ederler ise yargı oradadır.
Yukarıdaki on bir madde bendenizin temel, anayasal eski Türkiye saptamasının kilometre taşlarıdır.
Anayasa dışında da;
12- Siyasi Partiler Kanunu
13- Yüzde on seçim barajı.
14- Milli eğitim ritüelleri
Burada durabiliriz belki ama yerim uygun olsa bu listeyi çok ama çok uzatmak mümkün.
Bu konular ele alınmadan, tümüyle değişmeden eski Türkiye’den kurtulmak mümkün değil.