Şimdilerde mektup da tarih oldu ya; varsa yoksa mail trafiği; sms mesajları; eski kartpostalları renkli film sanacak bir kuşak da yetişti. Eski mektupların hatırı kaldı mı acaba?
Epey uzun zaman oldu; edebiyatçıların, şairlerin, yazarların eski tarihli mektuplarının, kartpostalarının hiç olmazsa elde kalmış olanlarının yayınlanmayalı… Eskiden hayli sık olurdu oysa… Bir edebî tür de tarih oldu; oluyor. Üzülmenin anlamı yok; her dönem, kendi ruhunu yaratıyor ve yaşatıyor çünkü…
Kabullenmek, belki de en çok tarihçiler açısından kolay… Çünkü, onlar nelerin gelip geçtiğini ve bir daha asla hatırlanmadığını da biliyorlar. Şimdilerde hiç mektup yazmamış ve mektup da almamış olan nesil açısından azıcık nostalji yapmanın sırasıdır belki de…
Doğan Kardeş
Doğan Kardeş dergisini hatırlayanlar hâlâ kalabalık bir sayı olmalıdır. Nasıl olmasın ki; neredeyse üst üste birkaç kuşağın ortak çocukluk dergisi olmuştu, Doğan Kardeş… Adını hiç duymamışlar için de biraz bilgi vermek isterim: Doğan Kardeş dergisi, Yapı Kredi Bankası’nın bir kültür hizmeti olarak yayınlanmaya başlandı. İlk sayısı, 23 Nisan 1945 tarihinde yayınlandı; yayıncıları da, Şevket Rado ile Vedat Nedim Tör idi.
Yayınına son verdiği 1988 yılına kadar geçen otuz üç yıl boyunca çocuk dergiciliğinde bir efsane haline gelmiş olan dergi; Yapı Kredi Bankası’nın kurucusu olan Kâzım Taşkent’in İsviçre’de öğrenim gören on yaşındaki oğlu Doğan Taşkent’in 10 Nisan 1939 tarihinde bir dağ kazasında hayatını kaybetmesi üzerine; onun anısını yaşatmak için, adını taşıyan bir çocuk dergisi yayınlamaya karar vermesiyle; hayat bulmuştu.
Bu arada, geçerken belirteyim, ben de uzun zaman Doğan Kardeş okuyucusuydum. Hâlâ elimde olan üç ya da dört ciltlik koleksiyonum artık oğlumun kütüphanesine terfi etti!
Vedat Nedim Tör’ün mektubu
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde CHP kataloğu içinde bulunan evrakları karıştırırken, elime geçen Doğan Kardeş’in mektubunu da sizlerle paylaşmadan geçemiyorum. Yayın hayatına yeni adım atan bir derginin, Yapı Kredi gibi bir bankasının desteğini alsa bile, en büyük desteği elbette okurlarıydı. Okurlar da, dergiyi bayiden alabilecekleri gibi, dergiye abone de olabilirlerdi. Dağıtım imkânlarının düşük ve kısıtlı olduğu bir dönemde, abone satışı, derginin asıl kurtarıcısı olabilirdi. Bu bakımdan peşin parayla abone sayısını artırmak gerekiyordu.
Derginin yayıncılarından Vedat Nedim Tör de bu yönde girişimde bulunmuştu. Onun derginin antetli kâğıdına yazdığı ve derginin ilk sayısının çıktığı güne ait 23 Nisan 1945 tarihli mektubu, bu çabayı açıkça yansıtıyordu. Mektup, o sırada Mahmut Şevket Esendal henüz CHP Genel Sekreteri olduğu sırada ona yazılmıştı. Yaklaşık bir ay sonra bu görevinden ayrılacaktır Esendal…
Tör, Esendal’ın dergiye desteğini rica ediyordu: “Sayın Esendal” diye başlayan mektubuna şöyle devam ediyordu: “Doğan Kardeş ellerinizi öper. Tenkitlerinizi, alâkanızın en büyük ifadesi olarak karşılayacağımı saygılarımla arz ederim.” Tör, elbette dönemin güçlü politikacısı Esendal’dan da destek almayı ummuştu. Bu desteği alıp alamadığını ise bilemiyoruz. Başkaca pek çok kişiye gönderildiği anlaşılan matbu mektup da buna iliştirilmişti. Bu mektubunda Tör, derginin amacını ve felsefesini açıklamaya çalışıyordu.
Eğer hâlâ abone olmadıysanız; bu dergiyi kaçırmayın derim; abonelik de çok kolay… Yapı Kredi Bankası’nın Beyoğlu şubesinde 338 nolu hesaba yatırıyorsunuz abonelik bedelini; bedelini unuttum ama; artık bankada sorarsınız. ‘Bankaya gittim, böyle bir hesabın olmadığını söylediler’ diye bana şikâyetçi olacak olanlar varsa eğer; onlara tek söyleyebileceğim şey; sadece geç kaldıkları olacaktır. Siz Doğan Kardeş’i kaçırdınız maalesef!
TÖR’ÜN MEKTUBU
“Sizce de malûmdur ki; bütün analar ve babalar, memleketimizdeki çocuk neşriyatının kifayetsizliğinden [yetersizliğinden] şikâyet etmekte birliktirler. Bu sahadaki büyük boşluğu doldurmaya çalışmak, benim öteden beri rüyalarıma giren bir arzu idi. İşte bugün bu arzumun gerçekleşmesine doğru ilk adımı atmış bulunuyorum. ‘Doğan Kardeş’ adı ile 23 Nisan’da doğacak olan çocuk dergisi, yavrularımız için hem bir kardeş, hem de bir arkadaş olmak gayesindedir.
İlişik prospekten anlaşılacağı üzere, Doğan Kardeş, senelerden beri çocuk terbiyesiyle uğraşan mütehassıs [uzman] bir heyet tarafından hazırlanmaktadır. Onun için kuvvetle umuyorum ki, çocuklarımız, bu yeni kardeşlerini çok sevecekler ve onun yaşayıp serpilmesi için ellerinden geleni yapacaklardır.
Bugünkü şartlar altında böyle bir teşebbüsün karşılaşabileceği müşkülleri herhalde takdir buyurursunuz. Bilhassa kâğıt darlığı, baskı sayısını dahi tehdit etmek zorunda bırakıyor. Çocukların devamlı surette Doğan Kardeş’in arkadaşlığından faydalanabilmeleri, ancak ona abone olmakla temin olunabilecektir. Ayrıca, çocukların adlarına posta ile gelecek bir abonenin onları ne kadar sevindirip gururlandırıcağını da tahmin buyurursuzunz. Bu itibarla; dergimize hem abone olmamızı, hem de muhitinizdeki çocuklu aileler nezdinde bir abone seferberliği açarak; mümkün olduğu kadar çok abone kaydetmek suretiyle, şahsıma olan itimadınızın yeni bir delilini bana bahşetmenizi sizden saygılarımla rica ederim.”
REFİ CEVAD ULUNAY’IN MEKTUBU
Refi Cevad Ulunay, hani şu ünlü 150’liklerden olan yazar da, aşağı yukarı aynı tarihlerde, yine CHP Genel Sekreteri Memduh Şevket Esendal’a bir mektup yazmıştı. Yine arşivde bulunan ve 16 Mayıs 1945 tarihini taşıyan bu mektubunda, Yeni Sabah ‘muharriri’ olarak imza atan Ulunay, son olarak yayınladığı “Enkâz Arasında” adlı eseri için destek talep ediyordu. Kendi ifadesiyle mektubunu okuyalım isterseniz:
“Şimdiye kadar bütün eserlerimde olduğu gibi kitapçılar tarafından istismar edilmemek için masrafını borçlanmak suretiyle sineme çekerek bastırdım. Bu zamanda ne güçlükleri aşarak muvaffak olduğumu tabiî takdir buyurursunuz.
‘Enkâz Arasında’ malzemesini geçmiş bir devrin tereddi [gerileyen; soysuzlaşan; aşağıya düşen] kırıntılarından toplanmıştır. Bu itibarla gençliğin kendi benliğine bağlayacak bir gayeyi, realist ve müsbet misâllerle ispat eder. Bu bakımndan eserime güvenerek size takdime cesaret eyledim.
Yalnız, arz ettiğim gibi, ben uzun seneler hariçte kalmış olmaklığım dolayısıyla parasızım. Burada ancak kalemimle hayatımı kazanabiliyorum. Siz de edebiyatımıza kıymetli eser vermiş bir zat olduğunuz için; benim gibi ekmeğini ancak elindeki kalemle kazanmaya mecbur olan bir adamı himaye edeceğinizi ümit ediyorum.
Eserimin münasip gördüğünüz miktarının [Cumhuriyet] Halk Fırkası’nca alınması hususunda müzaharat [müzaheret/yardımda] buyurmanızı rica eder ve saygılarımı sunarım.”
Ulunay, 150’likler arasındaydı; bu nedenle eserinin CHP tarafından desteklenmesini bekliyor olması ilginçtir. Bu destek beklentisi; Esendal’ın edebiyatçı kişiliğinden mi kaynaklanıyordu; yoksa CHP’nin kendisini en azından artık siyasî hasım olarak görmediğine ilişkin bir izlenim miydi? Bunu bilemeyeceğiz. Ama siyasî bakımdan ilginç bir mektup olduğu kuşkusuzdur. Ulunay’ın yıllar sonra yayınlanan bir eseri için CHP’ye müracaat etmiş olması bile artık eski hasımların yerlerini terk ettiklerini göstermektedir. Ya da cümleyi şöyle tamamlamak gerekirdi belki de: ‘göstermekte midir?’