Demedi demeyin! X bir gazetenin ‘İşte Türkiye’nin en çekici adamı’ diyerek ‘Apo’nun fotoğrafını yayınlaması da pop sosyoloğumuzun heyecana kapılıp ‘arkadaş yarını bekleyemedim’ yazısı döşenmesi de yakındır.
Durun kızmayın hemen. Böyle bir ihtimali yazıyorsam vardır bir sebebi.
Dün Diyarbakır’daydım. Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile Medialog Platformu’nun ortaklaşa düzenlediği ‘Toplumsal Uzlaşı ve Medya’ çalıştayına 50’nin üzerinde gazeteci, yazar ve akademisyen katıldı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in ‘Camiler, surlar, sahabe kabirlerinin bulunduğu şehrimize Diyarbakır’a hoşgeldiniz’ sözleriyle açılış konuşmasını yaptığı toplantı gün boyu sürdü. Toplantıya katılım iyi olmasına iyiydi misal bir gazetenin yayın yönetmeni de ordaydı, yazı işleri müdürü de, haber müdürü de yazarı da... En çok okunan sosyal medya sitelerinin yayın yönetmenleri de toplantıyı takip için gelmişlerdi.
***
Medya bildik medya sorunları aynı. Kadın şiddetinden, cinayetlere, Kürt sorunundan ülkenin kirli darbeler geçmişine kadar nereye el sorunların ortasından medya çıkıyor. Medyanın neresinden tutsanız elinizde kalıyor anlayacağınız.
Bir taraftan konuşulanları dinlerken defterime, konu medyanın sorunlu dili ise ve toplantının yapıldığı şehir de Diyarbakır’sa en azından bu toplantıya Şemdinli’nin tepesine çiçeklerle masa donatan ve kahvesini yudumlayan ‘yayın yönetmeni’ de gelmeliydi notunu düşüyorum.
Baydemir konuşmaya devam ediyor “30 yıldır yaşadığımız travmada üzülerek söylemeliyim ki bugün doğu ile batı, kuzey ile güney arasında sıkıntıların sebebi medyanın kullandığı dildir. Medya barış dilini kullanması gerekirken barış dilini kullanmadı. Sadece yaptıklarımızdan değil yapmadıklarımızdan sorumluyuz. Medyanın bunda çok büyük vebali olduğunu düşünüyorum.”
Baydemir’in haksız olduğunu medyaya haksızlık ettiğini söyleyebilir misiniz? Ancak sorun şu ki, dün o toplantı masasının etrafında, bu topraklarda yaşananları görmezden gelen de, yaptıkları haberlerde de sütunlarında yazdıklarında da çatışmacı bir dil kullanan ve toplumu ötekileştiren kimse yoktu.
Konuşulanlara, tartışılanlara baktığımda yine de bir ‘umut’un var olduğunu ‘medya düzelirse bu dilinden vazgeçerse’ umudunu gördüm ‘eski medyaya’ karşı. Çıkmadık candan umut kesilmiyor işte.
Toplantıda Cemal Uşşak’ın “Aydın Doğan’ın medya grubu yöneticilerinden çözüm sürecinde destek olmalarını istemeleri önemlidir” sözlerini dinlerken gülümsedim. Zira ikinci İmralı heyetinin gittiği bir günde biz burada ‘eski medya’nın kulaklarını çınlatırken, medyada ne var yok diye baktığım iPad’imde ‘eski medya’ çoktan ‘el elin eşeğini türkü çığıra çığıra arar’ havasına girmişti bile.
Ya yeniden çatışma çıkarsa diyerek ‘oğlu askerde’ olan anneler ağızları yüreklerinde İmralı heyetinden gelecek mesaja kilitlenmişken... Bizimkiler Sırrı Süreyya Önder’in kravat yasağını Öcalan için deldiğinden Pervin Buldan’ın aldığı özel hediyelerin ne olduğuna, Öcalan’a ne götürdüklerinden dem vuruyorlardı flaşlayarak. En önemli günde ‘kilitlendikleri’ ve ‘objektiflerini’ zoom’ladıkları yere bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.
***
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın dün Diyarbakır’da düzenlediği toplantı ikinci İmralı heyetinin getireceği haberle daha da anlamlı hale gelecektir.
Halkın %95’inin ‘bir arada yaşayabiliriz akan bu kan dursun’ ve ‘gerekirse Kandil’le görüşülsün’ diyerek siyasi iradeye destek verdiği şu günlerde ‘anadil’in önemi kadar ve belki de anadilden önce ‘medyanın dili’nin düzelmesine ihtiyaç var elbette.
Ancak bizim istememiz kadar ‘onların’ da bunu istemesi gerekiyor önce hatalarını kabul edecekler tabi ki... Şimdi size soruyorum, sizce Şemdinli’de kan gövdeyi götürürken ‘tepesine çiçeklerle donatılmış masa da kahve içip’ artistik poz veren medyanın yakında ‘Türkiye’nin en çekici adamı’nı sunma ihtimalleri nedir?
Sahi ne diyordu toplantıda Oral Çalışlar “Medyada yazılan Kürt gerçeğiyle burada yaşanan gerçekler birbirinden tamamen farklı şeyler.”
Çalışlar, geçmişte medyanın yaptığı haberlerle tüm batıyı yanılttığını söylüyor. O medya hala halkı yanıltmaya çalışıyor ve halka alay edercesine işin magazinini yaparak sulandırma levılına çoktan geçtiler sayın Çalışlar. Bu ülkede yapılacak tek şey gerekirse devlet eliyle ‘Türkiye Türklerindir’ sloganını kaldırtmak. O slogan orada durduğu sürece bu ülkede ‘ötekileştirme’ bitmeyecek.
Medyanın dili sorunlu ancak soruna sebep olan her gün bir serlevha gibi yayınlayan o gazetenin ‘Türkiye Türklerindir’ sloganını kaldırmasıdır.