Evet, anlaşılan odur ki; büyük ve yeni masanın oluşmasını, alışılmış küresel güçler ısrarla önlemekte. Ama alışılmamış olan şu ki; her istediklerini yapamayan küresel güçle karşı karşıyayız.
Pasifik ve çevresinin ısınmaya zorlanmasını da konuya eklersek, esas odak noktalarının başındaki coğrafyanın Merkezi Asya olacağı net gözükmektedir.
Lakin olayın gidişatını zorlayan başka etkenlerin devreye girmesi, alışılmış “onlar her şeyi yapar” tespitini de çürütmekte. Evet, çok zor! Evet, halen en güçlü ekonomik enstrüman ve makina ABD’nin elinde. Ve sadece ABD değil. “ABD’yi biz kurduk” diyen küresel akıl ve finans çevresinin!
Pakistan’la Hindistan arasındaki olayı biraz da buradan okumak lazım. Evet, her iki ülkenin içinde bulunan milliyetçi duygu ve akımların, olayı nereye götüreceğini anlamak için sosyolojisine yalın gözle bakmak yeterli. Lakin bunu sadece iç dengelerle anlamak mümkün değil, hiç doğru da değil!
Tüm sorunlu bölgelerin şimdiki yeni kurulan masa için kullanılacağı aşikârdır. Keşmir de bu sorunlu ve şimdiki yeni hesaplaşma döneminde kullanılması mümkün sorunlardandır.
Coğrafyadaki Müslüman nüfus, ciddiye alınacak kadar önem arz ediyor. Küresel güçlerin Merkezi Asya üzerine yeni kurgu içinde olduğu ve İpek Yolu hattını bypass etmek istediği aşikârdır. Çin’in önünü kesme savaşı büyük kayıplara yol açabilir. Lakin Çin’in, sonunda anlaşmayacağını da kimse garantileyemez. Günün sonunda kimin kârlı çıkacağı gidişatı belirleyeceği de nettir. Rusya-Çin ilişkilerini şimdiden derinden okumak şarttır. En az 50 yıllık perspektifle okuduğumuzda; reel, politik, günü kurtarabilir lakin uzun mesafeli yolu 100 yıllık planlama ile inşa etmek mümkündür. Pakistan’ın bu çerçevede nasıl bir anlam taşıdığını, “Hindistan içindeki Müslümanların varlığının nasıl bir gelecek için önemli olduğunu görmek şarttır” meselesi cihanşümul olanlar için!
Tam bu olayların paralelinde İran’daki gelişmeleri de okumadan edemeyiz. İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in istifa beyanı ve Ruhani’nin bunu kabul etmemesi, iç dengeler açısından İran’la ilgili derin çekişmelerin dışarıya yansıması giderek sıradanlaşacak gibi durmakta! Ama diğer taraftan İran’ın yeni nizama uyum sağlarken tarafını da belirlediği gözden kaçmayacak türden. Hocalı katliamının 27. senesinde Tahran’da Ruhani, Ermenistan lideri Paşinyan’ı kabul etti. Dini lider bir kaç gün önce de Esad’ı ağırladı. Kafkasya hattı sadece mahalli konu olarak okunmamalı. Hazar’ın öteki yakasının, Merkezi Asya’ya açılan hat olduğunu unutmamak lazım. Ayrıca İsrail’in, PYD üzerinden hayal ettiği yeni devletçiğin sınırlarının da haritalarda uzandığı yerin Kafkasya olduğunu göz ardı edemeyiz! Büyük savaşın sınırları içerisinde Merkezi Asya kadar Kafkasya’nın da dâhil edildiğini görmek ve buna göre perspektif çizmek hayatidir.