Esenyurt'ta feci bir cinayet işlendi. Genç yaştaki insanlar katledildi. Soğukkanlı, küçük bir tartışma, incinen gururlar... Bunlar işin görünen kısmı. Bu cinayet ilçenin bütün suç, patoloji ve anomi boyutlarını kamuoyunun dikkatine sundu. Bir olguyu açığa vurdu. O da yeni küresel getto olgusudur.
1989 yılına kadar Büyükçekmece'ye bağlı olan bir mahalle, 2022 yılında 1 milyon 127 bin küsur nüfusa ulaşıyor. Bu kadar hızlı büyüme beraberinde birçok sorunu ve tehdidi getiriyor. Yerleşim, konut, karmaşa, göçmenler... Başlangıçta bütün bunlar Türkiye'nin ulusal sınırlarıyla ilgili olan sorunlardı. Türkiye'de hızlı kentleşme ve hızlı yerleşmenin getirdiği dezavantajlar. Çatışmalar da, yolsuzluklar da, heterojenliğin ürettiği gerginlikler de buradan geliyordu.
Ancak 2022 yılında, nüfusu Türkiye'deki birçok şehirden daha büyük olan ve 1 milyonu geçen bir ilçe, bambaşka sorunlarla beraber var artık. Bölgesel çatışma ve savaşların ürettiği dış göçün de önemli bir merkezi olmuş. Başlangıçta Tepebaşına gelen siyah göçmenler, şimdi burada yoğunlaşıyorlar. Afganistan ve Suriyeli göçmenler de burayı mekân tutuyorlar.
İlçede yeni suç grupları doğmuş. Kaçak göçmenler ve çete hesaplaşmaları bunların başında yer alıyor. Ayrıca hızlı büyüme ve yapılaşma da başka sorunlar üretiyor. Kentsel dönüşüm programlarının eşitsiz ve gayri adil yürütülmesi ile beraber başka paradokslar ortaya çıkıyor. Eşitsizlik burada da derinleşiyor. Gecekondu ve lüks rezidansların ilçedeki beraberlikleri bunun yansıması.
Hızlı nüfus artışı, kanunsuzluk, yabancı göçmenler ve çeşitli suç gruplarının üremesi ile beraber gündelik hayatı da epeyce güç hale gelmiş durumda. İnsanlar sokaklara tek başına çıkmaktan korktuklarından bahsediyor. Kanunları kimi çete grupları ve çevrelerin uyguladığı izlenimi var. Şehir ortasında yeni tür eşkıyalık!
Aşırı kültürel ve etnik heterojenlik ve hızlı göçlerle gelen hızlı dolaşımlar çeşitli kanunsuzluklara ve gayri meşru ilişkilere yol veriyor. Nitekim günlük kiralanan daireler çok yaygın. Bunlarla ilgili kayırlar da tutulmuyor. Bu yapıda fuhuş ve gayri meşru ilişkiler yaygınlaşmış.
Eskiden çoğunlukla iç göçle oluşan gettolaşmalar vardı ve bunlar kapalı yapılar olarak sadece belli bir inanç, belli bir bölge, belli bir etnik grup ya da en alt sınıflardan oluşuyordu. Şimdi ortaya çıkan gettolar, artık küresel nitelikte. Yabancılar da bu yapılarda yer alıyor. Kaçak göçmenlerle gelen kaçak işler, kayıt dışı tutumlar, fuhuş, uyuşturucu ticareti...
Birçok şehirden daha büyük küresel gettolar ortaya çıkıyor. Bunlar sadece bir ilçeyi ya da şehri değil, bütün bir toplumu tehdit edecek gelişmeler. Esenyurt'taki sosyoloji sadece ilçede yaşayan bir milyon küsur için tehlike oluşturmuyor. Aynı zamanda İstanbul ve Türkiye için de tehdit edici. Çünkü bu küresel gettolar, kendi içindeki şebekelerle kapalı olmakla beraber, kendileri gibi olan gruplarla ve suç örgütleriyle küresel ilişkiler içinde yer alıyorlar. Göçmen kaçakçılığı öyledir mesela. Ya da uyuşturucu ticareti.
Küresel gettolar, ulusal gettolara göre çok daha büyük sorunlar üretir. Bu nedenle kanunların egemenliği, iskân politikaları, kaçak göçmenleri engelleme, kentsel dönüşümün adil ve eşitliğe uygun gerçekleşmesi gerekir. Yoksa birçok katil, psikopat, uyuşturucu kaçakçısı ve çete grupları üremeye devam eder. Bunlar İstanbul ve diğer bütün şehirlerimize bu patolojileri, bulaşıcı hastalıklar gibi yayarlar.