Bu yazı eş seçimi ile ilgili yazı dizisinin yedinci yazısı olacak. Eş seçiminde etkili beş unsur olduğunu yazmıştım. Bunlar; fiziksel özellikler, çoklu zeka, kişilik özellikleri, sosyal kimlik ve evlilik felsefesi şeklindeydi. Bu beş unsurun her birini açıklamıştım. Bu yazının konusu, bu beş unsura aynı anda bakıp, toplam bir değerlendirmenin nasıl yapılabileceği üzerine olacak
Bütün parçaların toplamından farklı
Eş seçiminde analizci bakış açısının en büyük problemi, çok sayıda faktörün aynı anda değerlendirilmek zorunda olması. Beş unsurun her biri onlarca alt faktöre sahip. Bu sebeple de sadece beş faktörle değil, yüzlerce faktörle karşı karşıyayız. Üstelik bu faktörler bir araya geldiğinde birbirlerini dinamik ve organik bir şekilde etkileyip, dönüştürüyorlar. Yani işimiz kolay değil. Yine de analizle daha iyi hale gelmek, en azından büyük yanlışlardan uzak durmak mümkün.
Beş unsuru değerlendirirken dört kriter
Aslında işi basitleştirmenin bir yolu var. Beş unsur açısından önce kendimizin sonra da eş adayının profilini çıkardıktan sonra, bu profilleri dört kriter açısından değerlendirmek. Bu dört kriteri şöyle tanımlayabilirim; denklik, benzerlik, kötü olanı ayırt etme ve farkındalık. Şimdi bu dört kriteri tek tek açayım.
Denklik
Eşleşmede denklik kültürel kodlarımızda tanımlanmış bir mevzu. Halk dilinde “davul bile dengi dengine çalar” denmiş. Geleneksel yaklaşımımız, denk olanların evliliğinin daha uygun olacağını söylüyor.
Modern literatürde bu mesele kulağa itici gelecek şekilde “piyasa değeri” olarak adlandırılıyor. Bu yaklaşıma göre; eş arayan kişiler bir piyasa oluşturur. Her kişinin eş bulabilme açısından bir piyasa değeri vardır. Kişiler piyasa değerlerinin altında eşleşirlerse, zamanla değerlerini bulmadıklarına dair bir gerilim içine girerler. Eş uyumları bozulur. Buradaki piyasa değeri güzellik, kişilik özellikleri, zeka, eğitim, sosyoekonomik seviye gibi çoklu faktör üzerinden oluştuğunu unutmamak lazım.
Bu yaklaşımın sinir bozucu bir tarafının olduğunu biliyorum. Derslerimde ne zaman bu konuyu anlatsam, öğrencilerimin yüzü asılırdı. Bu yaklaşım sinir bozucu olsa da asılan yüzler bu yaklaşımın gerçek hayatta olup bitenlerle ilgili bir şeyler söylediğinin göstergesi.
Benzerlik
“Eşlerin birbirine benzer mi olması farklı mı olması daha iyidir?” sorusu artık cevaplanmış durumda. Benzer olmanın hem birbirini çekmede, hem de mutlu bir ilişkide bariz avantajlı olduğunu biliyoruz. Beş unsur açısından ne kadar benzerseniz, evlilik uyumu artacaktır.
Her ne kadar bazı kişiler için kendinden farklı olanın bir çekimi olsa bile uzun ilişkide bu farklılığı yönetmek gibi bir zorlukları olacaktır. Kiminle evlenirsek evlenelim, bazı faktörler açısından farklı olmamız kaçınılmaz. Fakat ne kadar benzersek o kadar iyi.
Kötü olanın ayırt edilmesi
Eş seçiminde en önemli görevlerden biri de kötü insanı tanımak ve uzak durmak. Kötü insanın tanımı ahlak kuralları üzerinden yapılabilir. Başkalarını çıkarları için aldatan, yalan söylemeyi adet haline getiren, çalarak mal biriktiren, şiddet kullanıp zorbalıkla insanları sindiren, kötülük yapıp vicdan azabı hissetmeyen, şehvet peşinde koşarak kadın/erkek avcılığı yapan kişileri tanımak ve uzak durmak.
Yakışıklı psikopatı tanımak kırmızı ışıkta durmayı öğrenmekten daha önemli. Psikopatlar bu çağda avcılık için en önemli silahın romantizm olduğunu biliyorlar. Biraz yakışıklı bir psikopat, avı için en romantik sözleri ve davranışları önünüze serebiliyor. Elde ettikten sonra da malı gibi kullanmak istiyor.
Farkındalık
Kiminle evlenirsek evlenelim, bir dizi olumlu yaşantılar ve sorunlar çıkmış olacak. Farkındalık, hangi tür mutluluk ve mutsuzluğu seçtiğimizi bilmektir. Bu evlilik bana şu güzellikleri getirebilir, şu zorlukları getirebilir diyebilmektir.