Sabahları akıllı telefonunun matkap sesi gibi alarmıyla uyanıyorsun.
Ekranda iki seçenek;
ERTELE - TAMAM
ERTELE’ye basarsan bir beş dakika daha uyuyorsun, sonra tekrar matkap çalışmaya başlıyor.
İstersen bir daha ERTELE’mek senin elinde.
Oysa ne saatbaşı kuşun çıkıp öttüğü guguklu saatte ERTELE’mek vardı, ne de horozlu-tavuklu babaanne saatinde.
Yataktan kalkıyorsun, 4-5 ERTELE’meden sonra.
Sonra çıkıyorsun evden, yol boyunca dükkanlar, mağazalar, bankalar görüyorsun.
Bir bir aklına geliyor ERTELE’diklerin. Yeni aldığın ama ilk yıkamada rengi atan kazağı geri götürecektin ya hani, unuttun mu? Tüh, çok da zaman geçti, neyse haftaya mutlaka götürürsün değil mi? ERTELE gitsin.
Bankanın önünden geçerken de kredi kartının MİNİMUM’unu yatırmayı unuttuğunu hatırlıyorsun. Geçen yaz 51 hafta çalışmanın ödülü olarak gittiğin bir haftalık tatili kredi kartından taksitle ödemiştin hani. Ne zaman bitiyordu sahi onun taksidi?
Gerçi dert etme, bak bankadan gelen SMS imdadına yetişti.
“Aylık % 1.9 faizle bu ayki ödemenizi 2 ay ERTELEmek için EVET yazıp gönderin” diyor. İyi fikir, iki hafta daha yırttın.
“Sahi, bu SMS reklamları yasaklanmamış mıydı?” diye aklına geliyor insanın ama neyse, devam edelim.
İşyerine varıyorsun nihayet, bir 15 dakika geç kalmışsın ama dert değil, zaten müdürün de gelmemiş. Klavyenin arasına susamlarını döke döke poğaçanı yerken haberlere bir göz atıyorsun, bir yandan da çayını höpürdeterek. Evden çıkarken kahvaltıyı ERTELE’miştin ofiste yaparım diye.
İşe bir an önce başlaman lazım, dünden ERTELE’diğin işler var hatırlasana! Ama şu son komik videoları da bir izle de motive (!) başla güne.
***
A-a! Saat ne ara 11.00 oldu? Ne var acaba bugün yemekte, arayıp bir sorsana hatta aklına gelmişken?
Ha bu arada işler vardı dünden ERTELE’diğin? Dur hele öğlen yemeğini bir ye de …
***
ERTELE’mek hariç her şeyi erteliyoruz. Yarına, ertesi güne, haftaya, seneye…
Hayaller iki erteleme arasında kayboluyor.
“Hele bir dur bakalım, şu seçim de bir geçsin de” derken seçim geçiyor, arkasından “Hele şu yıl bir bitsin de”nin arkasına saklanıveriyoruz. Önüm, arkam, sağım, solum, SOBE!
***
30 yaşına gelmiş birine soruyorsun, “Ne zaman evlenmeyi düşünüyorsun?”
Cevap geliyor, “Abi şu yılı bir atlatalım da…”
5 yıllık evli arkadaşıma soruyorsun, “Bebek ne zaman?
Cevap geliyor; “Abi şimdilik düşünmüyoruz, biraz gezelim de”.
Yahu hayatın ta kendisi bu değil mi aslında? İyi bir yuva kurmak, mutlu olmak, anne-baba olmak, evinde huzur bulmak değil mi yaşamak dediğimiz?
Yani yaşamayı ertelemiş olmuyor muyuz bilmeden?
***
Bir arkadaşımla konuşuyorum bir Cuma akşamı, hafif tedirgin görüyorum onu. Soruyorum;
“Abi bizim patron biraz ilginç biri, bir film izlemiş, çok beğenmiş, hepimize şart koştu, yarın toplantıda da özetini anlattıracak. Eve gideyim de özetini filan okuyayım wikipedia’dan”
Enteresan geldi, “İyi de, sen aklı başında, kendini bilen birisin, senin hangi filmi seyredeceğine patronun ne karışır ki?”
“Doğru söylüyorsun” dedi arkadaşım, “Ama bizim patron biraz ilginç biri, şimdi yarın herkesin içinde mahçup eder filan…”
Konuştum, ertesi gün gidip de kendine ve herkese yalan söyleyerek filmi izlemiş gibi filmin özetini anlatmak yerine istifasını verdi.
Para yerine onurlu ve erdemli olmayı seçti.
Patronunun çok şaşırdığını, kalması için çok uğraş verdiğini daha sonra dinledim kendisinden.
Bu arada aç filan da kalmadı. Zaten evine götürdüğü ekmeği de patronu vermiyordu ki? “Rızıktan şüphe etmek, rızkı verenden şüphe etmektir” inancına sığınmak gerekiyordu, onu yaptı. Birkaç gün geçmeden çok daha profesyonel bir şirkette iş buldu.
Erteleme sevgili dostum.
Ertelediğin hayat başkasının olsa, hadi ertele diyeceğim de.
İnsan kendine kazık atar mı? Kendine “bugün git, yarın gel” der mi?
DEME…
Fotokopileri uğruna ASLINDAN vazgeçme.
Amacı unutup araçlara sarılma.
Mesela sunum hazırlarken arayan annenin telefonunu meşgule atıp sonra da aramayı unutuyorsun ya;
Annenin seni çok acil bir durumda, belki son nefesinde aradığını düşün ve aç şu telefonunu…
Acil bir durumda, son nefesinde değilse bile o sunumu hazırlamanı gerektiren işinin, annenle daha güzel, daha kaliteli zamanlar geçirmen için gerekli parayı kazanmanı sağlayan ARAÇ olduğunu unutma.
Yarın yaparım, haftaya bakarım deme güzel şeyler için.
Mesela sigarayı mı bırakmak istiyorsun, hemen şimdi fırlatıp at paketi.
Mesela kötü bir huyunu terk etmek mi istiyorsun? Şimdi başla.
Mesela kitap yazma hayalin mi var? Belki son şansındır bu hayalin için bugün başlamak, belki bir daha fırsat bulamayacaksın, belki de hayatın değişecek bu başlangıçla, niye erteliyorsun, kendine kastın mı var?
Hadi, telefonundaki ERTELE butonunu bırakıp KALKTIM de, hem de öyle sallanarak değil sıçrayarak yerinden!
Başka bir hayatın garantisi varsa sende bir şey diyemem.
Ama tek hayatın buysa, ömrün sınırlıysa ve güneşin altında bir buz kütlesi gibi an be an eriyorsa.
ERTELEME BE KARDEŞİM!
Ertelemek hayatı kaçırmaktır, ne olur unutma!
Lütfen bu yazıyı, hayatından memnun olmayan arkadaşlarınızla, birtakım kararlar arefesinde dolanıp duran dostlarınızla paylaşın, belki hayatlarının değişmesine birer küçük vesileye sebep olmuş oluruz.