Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’nin Cağaloğlu Timaş Yayınevi Kitapkahve’deki periyodik toplantılarının geçen haftaki anma toplantısı, birkaç ay evvel dar-u bekaya irtihal eden Erol Mermer içindi. Yaklaşık sekiz yıl evvel Mehmet Nuri Yardım’ın gayretleriyle kurulan ve camianın önde gelen kültür simalarıyla veya onlar hakkında ‘Babıali Sohbetleri’ başlığı altında sohbet ve anma toplantıları düzenleyen ESKADER, ayrıca Sanatalemi, Medeniyetimiz ve Bizim Semaver adlı internet siteleriyle kültür ve sanat dünyamız için çok değerli hizmetler veriyor. Bir diğer önemli kültür sanat sitesi olan Dünyabizim gibi bu coğrafyanın özgün hissiyatı ve perspektifiyle kültür dünyası gelişmelerine bakan bu sitelerin varlığıyla ülkemizde hâkim olan daha seküler duruşların yanında farklı bir duyarlılık sergileniyor.
Rahmetli Erol Mermer’le tanışmam belki de ESKADER’in kuruluşundan sonraki zaman dilimine rastlıyordu. Mehmet Nuri beyin tanıştırdığını hatırlıyorum; sonrasında Mesut Uçakan’la aylık kahvaltılı sinema toplantılarımızda biraraya gelmeye başlamıştık. Aldığım ilk intiba, hep güler yüzlü olması ve bundan mütevellit hep bir iyimserlik halet-i ruhiyesi içinde bulunmasıydı. Sinemayla ilgili değini ve konuşmalarında belli sağlam bir çerçeve çizer, belirtimlerinde bir birikim ve tecrübenin temelinde görüşünü inşa ettirdiğini sezdirirdi. Görüşünü ortaya koymak için hemen öne çıkan biri asla değildi ama fikrini serdederken de hep insicamlı bir eda içinde olurdu.
1955’te Konya, Karabağ’da doğan Erol Mermer, Karaman Lisesi’nde okuduktan sonra, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (İDGSA) Grafik Bölümü’nden mezun olur. Sinemaya olan merakı onu görüntü yönetmeni Orhan Kapkı’ya asistan olmaya kadar getirir. Ancak sinemanın o yıllardaki zorlu şartları kendisini mesleğini icra edeceği reklam sektörüne taşır (B (Bu arada, ESKADER toplantıları afiş çalışmaları da onun elinden çıkar). Sinema ilgisi, sektör olmasa da televizyon olarak devam eder ve TGRT’nin drama bölümünde aktif bir rol alır. Vefa, Kimsesizler, Sevginin Bittiği Yer, Annemi İstiyorum gibi kimi televizyon filmi ve dizilerde yapımcı ve yönetmen olarak çalışır. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nda sinema ve belgesel filmler danışmanlığı yapar. Hz. Mevlana’ya olan sevgisi belki de derviş meşrep kişiliğinin, güleryüzlülüğünün altında yatan manevi birikim olsa gerek.
Toplantıya katılan Gürbüz Azak, Üstün İnanç, Halil Önür, Nazif Tunç, Bestami Yazgan, Mehmet Uyar, Şerif Aydemir, Mehmet Kamil Berse, Mahmut Toptaş, Fahrettin Özyurt, Fatma Ersem Yargıcı, Veysel Karani Önen, Avni Cebi, Abdurrahman Pala ve Mehmet Nuri Yardım kendisiyle ilgili anılarını ve çok güzel, olumlu düşüncelerini paylaştılar. Kendisini öne çıkarmayan, tevazuu şiar edinen, maddi boyuttan ziyade toplumun mefkure değerlerine önem veren, bize dair bir sinemanın ideolojik bir çerçeveden çok insani olana kıymet veren bir dil oluşturması gerektiğini savunan, iyimserliğini kendine uğrayan hastalığı pek de kimseye haber vermemeye dek uzatan müstesna bir kişilikti; Allah ziyadesiyle rahmet eylesin.