Anlaşma için önce taraflar; karşılıklı toprak bütünlüğü konusunda net tavır sergilemeli ve sadece son 30 yıl içinde Karabağ ve çevresindeki topraklarla değil, savaş öncesi istila edilen topraklar ve sınırlarla ilgili de net olarak hukuki belge imzalamak zorundadırlar.
Azerbaycan, 1918 Mayıs ayında Erivan dahil şu anda Ermenistan arazisi olarak uluslararası hukuk ile tanımlanmış arazileri gündeme getirmemeyi iyi niyet göstergesi olarak yorumluyor.
1920 ve 1929 yılları arasında Sovyetler Birliği çerçevesinde Azerbaycan tarafına deklare edilmeden tarihî toprağı olan Zengezur da, Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine hediye edilmiştir.
Paşinyan ve Ermenistan kesimlerinin Zengezur koridoruna bu kadar derin yara ile bakma nedenleri de bu gerçek sebebiyledir.
Ermenistan'ın barış anlaşması şartlarına uymamak gayreti ise mevcut durumu zorlayarak Azerbaycan topraklarının Karabağ dışındaki bölümlerinde hırsızlıkla işgal edilmiş arazilerden mümkün kadar fazla toprak parçası almak içindir. Azerbaycan yapılmak istenen kurnazlığın farkındadır ve yeni siyasi duruma dayanarak mevcut topraklarının sınırlarını BM tanımı çerçevesinde belirlemek ve Ermenistan'ın bu dayatmasına karşılık vermek peşindedir.
Rusya tarafı her defasında "Bu problemler iki ülkenin kendi arasında çözmesi gereken durumdur" diyerek konuya müdahil olmak istemiyor.
Bu durum ise Ermenistan'ın daha fazla dayatma siyasetine meydan açmaktadır.
Çünkü, hukuk ve kural tanımak istemeyen zihniyet söz konusudur.
Azerbaycan eğer mevcut resmî sınırlar çerçevesinde, Ermenistan haksız yere hukuku çiğneme senaryosuna devam ederse, imzalanacak her türlü belgenin güvenilir tarafının olmayacağını savunmaktadır.
Diğer taraftan Azerbaycan eğer sınırlar konusunda Ermenistan direnirse, o zaman tarihî Zengezur ve Erivan bölgelerinin Azerbaycan'a geri verilmesi konusunda haklı bir mücadeleye başlayacakları fikrini savunuyor. Aliyev "Eğer biz 1918, 1920 -1929 yılları arasında Azerbaycan'dan alınıp Ermenistan'a verilmiş toprakları gündeme taşımıyorsak, bu iyi niyet göstergesi olarak okunmalı" diyerek, şimdiki sınırların tanımlanmasında Ermenistan'ın çabuk hareket etmesi gerektiğini dile getiriyor. Böyle bir ortamda Türkiye ile ilişkileri normalleşme süreci başlatıp diğer taraftan Azerbaycan topraklarının sınırlarını tanımamak gaflettir ve Ermenistan'la imzalanacak her türlü anlaşmayı güvenilmez kılar.
Oysa Ermenistan bölgesel projelere, bu anlaşma belgesi olmadan dahil olamayacak, anlaşma yapacağı ülkenin sınırlarını ihlale devam etmiş gözükecek.
Bu durumda özellikle yeni başlanan Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci görüşmelerinde hâlen zamana yaydırılan bu sorun, esas konulardan biri olmak zorunda. Aksi takdirde Ermenistan'ın imzası ve vereceği sözün bir değeri olmaz ve bu durum sürecin bir tık ileriye taşınmasını engellemiş olur. Hatta imzalansa bile Ermenistan'ın kendi imzasına sadık kalıp kalamayacağı bile tartışmaya açılabilir.