Ermenistan yaklaşık 3 milyon nüfuslu, 30 bin kilometrekare büyüklüğünde, doğal kaynakları bulunmayan, buna karşılık pek çok sorunu olan bir ülke. Üstelik de Dağlık Karabağ yüzünden Azerbaycan’la da ciddi ihtilaf içinde. 1988’den bu yana gündemde olan sorunun ne çözüleceği, ne de Ermenistan işgal altında tuttuğu Azeri topraklarından çıkacağı var.
Türkiye, Ermenistan’ın bağımsızlığını ilanından çok kısa bir süre sonra tanımış olmasına rağmen hala diplomatik ilişki kurmuş değil. Ermenistan’ın İstanbul’da KEİ sekretaryası gerekçesiyle açılmış bir diplomatik temsilciliği var ama Türkiye’nin Erivan’da temsili yok. Kara sınırları resmen 1993’den bu yana kapalı. İnsani ilişkiler hava yolları, ticaret ise dolaylı yollarla gerçekleşiyor.
2008’de Gül ve Sarkisyan’ın inisiyatifiyle başlatılan futbol diplomasisi de ne yazık ki Azerbaycan’ın gösterdiği tepkiler yüzünden nihai sonucuna ulaşamadı. 2009’da Zürih’te ilişkilerinin normalleşmesini öngören iki protokol imzalandı ancak bir türlü hayata geçmedi. Dolayısıyla Ermenistan-Türkiye ilişkileri 7 Haziran seçimleri sonrasında Türkiye’de kurulacak her türlü hükümetin önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Çünkü:
***
1- Ermenistan-Türkiye ilişkileri en kolay ele alınabilecek ve çözülebilecek sorunlardan biri. Suriye, Irak ya da IŞİD gibi büyük çaba ve kaynak harcanması gerektirmeyen, çatışmayı değil çözümü öngören, süreci iyi yönetildiği takdirde Türkiye’nin çıkarlarını maksimize edecek bir alan. Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerinde sıçrama yapmasını sağlayacak inisiyatif geliştirmeye müsait bir mecra.
2- Azerbaycan açısından da ilişkilerimizin normalleşmesi önemli. Belli ki Türkiye’nin uyguladığı ambargo Ermenistan’ı Azerbaycan’ın istediği çözüme yöneltmeye yetmedi. Tam tersine Ermenistan daha katı ve uzlaşmaz bir tutum takındı. Rusya ve İran’a yaslandı. Gerektiğinde ABD ve Fransa’dan destek aldı. Bu tıkanıklığın aşılması için taşların yerinden oynaması şart. Savaş bir seçenek olmadığına göre geriye diplomasi kalıyor.
3- Ermenistan’ın uzlaşmaz tavrında Türkiye ve Azerbaycan tarafından çevrelenmiş, soykırım mağduru ülke imajı da önemli rol oynadı. Soykırım sorununu kendi içinde tartışan Türkiye ile barışan bir Ermenistan Dağlık Karabağ sorununda meşruiyet talebinde bulunamaz, sorunun üstünü soykırım tanınması talebiyle kapatamaz. Ermenistan’ın Türkiye sorunu çözüldükten sonra Dağlık Karabağ ve işgal altında tuttuğu topraklar meseleleriyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
4- Türkiye için Ermenistan AB ve ABD ile olan ilişkilerinde kullanabileceği anahtarlardan biridir. Heybeliada Ruhban Okulu gibi sembolleşmiş bir kaç sorununun çözülmesi, Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi yolunda adım atılması son yıllarda Batı başkentlerinde erozyona uğrayan Türkiye algısının iyileşmesi için vesile yaratacaktır ve yaratmalıdır da.
5- Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi Türkiye’ye Kafkaslardaki sorunların çözümünde yeni fırsatlar tanıyacak, Rusya’nın bu ülke üstündeki siyasi ağırlığının ve askeri varlığının azalmasına yol açabilecektir. Her ne kadar aramızda gerilim yaratan bir sorun yoksa da, büyük ve güçlü komşumuz Rusya’nın sınırlarımızdan uzaklaşması güvenliğimizi eksiltmez, arttırır.
***
Doğrudur, Ermenistan gibi bir ülkeyle ilişkilerin normalleşmesi yukarıda anlatıldığı kadar kolay değildir. Mantıksal çıkarsamaların karşılığı siyaset sahnesinde her zaman bulunmaz. Ancak Türkiye’nin Ermenistan sorunu çaba harcamaya değecek kadar önemlidir. Yeni hükümet ülkesi ve bölgesi için yeni inisiyatifler geliştirmek isterse, Ermenistan böylesi bir inisiyatifin giriş kapısı olabilir.
2009’dan bu yana geçen zaman içinde Türkiye değişmiş, Ermenistan algısı büyük ölçüde farklılaşmıştır. Hrant Dink cinayeti, soykırım tartışmaları, futbol diplomasisi, sivil toplum temasları eski siyasi reflekslerin unutulmasına yol açmıştır. 2015 Türkiye’sini yönetmeye talip olacak yeni iktidar bloğu eskisinden çok farklı siyasi tercihlerle karşı karşıya kalacaktır.
Türkiye, Ermenistan sorununu Azerbaycan’ı yanına alarak, Rusya’ya güven vererek, İran’da Körfez’den sonra Kafkaslarda da Türkiye tarafından çevrelendiği endişesine yol açmamaya çalışarak çözebilir. Hiç kimseyle kötü olmadan, kimsenin çıkarlarını sarsmadan Kafkaslardaki dengeleri değiştirebilir. AB ve ABD ile olan ilişkilerinde sıçrama gerçekleştirebilir...