Bismillahirrahmanirrahim.
Bugün 24 Nisan. Ermeni hemşerilerimizin matem günü. 1915’te yaşanan vahşeti acıyla andıkları gün.
Acılarını paylaşmalıyız; “Onlar bizim acımızı paylaşıyorlar mı?” diye sormadan. Herkes kendi insanlığından mesuldür.
Binlerce veya onbinlerce veya yüzbinlerce masum Ermeni’nin hangi sebepten olursa olsun Müslümanlar tarafından hunharca katledilmiş olmasını katiyen mazur göremeyiz ve içimize sindiremeyiz. Mazur görememeliyiz ve içimize sindirememeliyiz. Yakışmaz, Rahmet Peygamberi’nin ümmetine.
Tarihimizde rezil bir sayfadır bu. Keşke yırtıp atabilsek. Yırtıp atamayız, ama altına şöyle bir şerh düşebiliriz:
O akıl almaz zulmü işleyenlerin torunları Ermenilerden özür dileyerek redd-i miras eylediler.
***
“2015’te Ermeni lobileri soykırım dedikleri hadisenin 100’üncü yıldönümü münasebetiyle dünyayı ayağa kaldıracaklar. Tedbirimizi şimdiden almalıyız” diye konuşuluyor.
Ermeni lobileriyle baş edebilmek için ona buna ve bilhassa Yahudi lobilerine yedirdiğimiz paranın haddi hesabı yok.
Görünen o ki, 2015’e kadar yedireceğimiz paranın da haddi hesabı olmayacak.
“Soykırım Endüstrisi”nin değirmenine su taşımayı marifet bellemişiz. Yanlış.
***
Sırtımızdaki ağır yük öyle bir yük ki, onu ancak büyük bir vicdan hamlesiyle atabiliriz.
Başbakanımız veya cumhurbaşkanımız çıkıp diyecek ki: “Ruslarla işbirliği yapan Ermeni çeteleri Müslümanlara ne kadar zulmetmiş olurlarsa olsunlar, Müslümanlar öfkelerini kontrol edip Hududullah’ı gözetmeliydiler. İçinde devlet adamlarının da bulunduğu cinayet şebekelerinin Ermeni milletine ve aslında bütün insanlığa karşı işlediği korkunç suçlardan mustaribiz. Bizim neslimizin o suçlarla alâkası yok ise de, kanayan vicdanımız bizi o suçların bedelini mümkün mertebe ödemeye sevk ediyor. Ermeni tarafı Müslümanlara yapılan fenalıklar için özür diler mi, tazminat ödemeyi düşünür mü, bu onların kendi meselesidir; biz, 1915’te masum Ermenilere yapılan soykırım derecesindeki fenalıklar için özür diliyoruz ve Ermenilere tazminat ödemeye hazır olduğumuzu ilan ediyoruz. Bu tazminatı tam olarak kimlere ve nasıl ödeyeceğimizi Ermeni milletinin temsilcileriyle beraber belirlemeye hazırız. İşgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi kaydıyla Ermenistan Cumhuriyeti’ne de ödeyebiliriz.”
Bu kadar.
Dünya çapındaki “soykırım endüstrisi” bir anda çöker. Türkiye bir anda kuş gibi hafifler. Üstelik tarihdaşlarımız olan Ermenilerle yeniden yol yürüme imkânına kavuşuruz.
***
Daha ileri de gidelim:
6-7 Eylül olaylarında barbar Kemalist kitlelerin derin devlet kaynaklı terörü yüzünden İstanbul’u terk etmek zorunda kalan Rumlardan -ve öldürülen Rumların çocuklarından, torunlarından- da özür dileyelim, onlara da tazminat ödeyelim. Tabii, varlık vergisi terörünün kurbanlarını da unutmamalıyız. Bir de, aslında hepsinden evvel, PKK meselesinde hayatını kaybeden 30 ilâ 40 bin vatandaşımız için özür dileyip, hiçbir ayrım yapmadan, kimin hangi tarafta öldüğüne bakmadan, “Ne olduysa devletin hataları yüzünden oldu” diyerek, istisnasız bütün maktullerin ailelerine tazminat ödemeli devlet.
***
Mümkün mertebe hatırı sayılır ve fakat ille de sembolik miktarlardan bahsediyoruz. Saydığım bütün tazminatların toplamı belki 5-10 milyar dolar civarında olur ve bu para tedrici olarak ödenir. Türkiye’yi dünyanın vicdanı, bütün insanlık için bir adalet adası yapmak için değmez mi?