Takipçilerinin yetersiz performansı yüzünden, Beşiktaş giderek ligde şampiyonluk yolunda arayı açı- yor. Bunu yaparken de; sırtını başkalarının kaybettiği puanlara dayamıyor. Etkin, gösterişli ve yüksek tempolu futbol oynuyor. Quaresma ile de son cilasını atıyor... Hep dolu tribünlere oynaması, boşuna değil!
Akhisar Belediyespor karşısında, özellikle ilk yarı içinde sergilenen futbol; görsel ve profesyonel şovun tüm gereklerini kapsadı. Taraftar mest oldu.
İkinci yarı da fena değildi ama; ilkinin başarı/ süreklilik/verimlilik ve temposu, biraz kalite kaymasına uğradı. Beşiktaş bu farklılıktan kendine ders çıkarmalı. Neyi/nasıl yapmak istiyorsa; bunu gerçekleştirmek için *Tam saha ve tam süre" rayına oturtmanın yolunu bulmalıdır. İyi bir oyundan sonra, yeterli farkın elde edilmesi; projeksiyonu amacından saptırmamalıdır. Oyun ve hedef disiplini bunu şart kılar.
Her rakip; Akhisar Belediye gibi sadece futbol oynamayı düşünen, centilmen, temiz, net ve dürüst olmayabilir. Onların bu kimlikle maça sağladığı olumlu katkıyı da unutmayalım. Beşiktaş anlık parlamaları değil; uzun soluklu ve kalıcı oyun disiplinini, maçın geneline yayma alışkanlığı edinmeli. Bu onları daha güvenli tutar.
***
Galatasaray-Fenerbahçe ikilisine 7 ve 10 puanlık fark yapmış olmak, belirgin bir gevşeme ve rahatlık opsiyonu tanımaz. Yakaladığınız avantajı bu yönde bir fırsat olarak algılarsanız, ibrenin anında tersine döneceğini görürsünüz. Teknik Direktör Şenol Güneş hoca da bu yüzden; elde edilmiş farkın yaratacağı atmosferin, takımı ele geçirmesini önlemeye çalışıyor. Farkı bilinçli olarak ciddiye almıyor.
Beşiktaş artık, bir maceraperest olarak değil; ilkeli/tutarlı/çaplı/ bir ekip olmanın sürdürülebilir ağırbaşlılığını sergilemelidir. Avrupa'daki olası başarı serüveni de, zaten bunu şart kılar.
İşin sonuna gelinmiyor, herşey şimdi başlıyor... Gaza, oyuna ve erken doyuma gelme Beşiktaş