TÜRK sinemasının en büyük eksikliği şehir hayatının yeterince anlatılmamasıdır. Yeşilçam sinemasında klişelere boğulan bir tasvir vardır, şehirli kadın ve erkek için. Sarışın kötü kadın ile elinden viski bardağı düşmeyen ve diskoda abuk sabuk dans eden sosyete erkeği en unutulmazıdır. 80’lerde ise işkence gören devrimci veya entelektüel olma adına gerçek hayatın izlerinden uzak tiplemeler vardır. 2000 sonrasında taşradan gelmiş şehirde yaşayan ama şehirleşememiş erkek karakterler basmıştır salonları. Nedense 2000 sonrası daha doğru şehirli kadın karakterleri çizildi sinemamızda. Mesela Çiğdem Vitrinel’in yazıp yönettiği Geriye Kalan ve Ümit Ünal’ın Ara filmi şehirli erkek ve kadının yaşamı, ilişkileri, ihanet, sadakat gibi konulara cesaretle yaklaşan filmlerdi. Vizyona giren Aşk Kırmızı da aynı kategoride değerlendireceğimiz bir yapım. Fakat bir farklılığı var: Aşk Kırmızı’nın yönetmeni ve senaristi Osman Sınav filmi tamamıyla kendi bakış açısından ve duygusal dünyasından yola çıkarak çekmiş. O kadar kişisel bir film olmuş ki karakterleri genelleyip belirli çıkarımlarda bulunmakta zorlanıyorum. Belki filmi konuşmak için ilk önce konusunu aktarmalıyız.
ŞORAY’IN KARİZMASI AR’IN CESARETİ
Ferhat ve Zeynep, birlikte güzel bir hayat kurmuşlardır. Birbirlerini çok sevmektedirler. Ferhat gelecek vadeden bir satış temsilcisidir. Çalıştığı şirketin organize ettiği bir iş toplantısı için birkaç çalışma arkadaşı ile Antalya’ya uçakla gidecektir. Zeynep ile evlendiklerinden beri ilk ayrı kalışlarıdır. Antalya’daki ilk gece Ferhat, Nazlıgül ile karşılaşır. Bu kız, Ferhat’ın uzun yıllar önce ayrılmak zorunda kaldığı ilk aşkıdır. Efsanevi bir aşk yaşamış, birbirlerini çok sevmişlerdir. Ancak Nazlıgül’ün annesinin sevgilisi, aşıkların birbirlerinin izlerini kaybetmesini sağlamıştır. Ferhat karısını sevmektedir ve karısını aldatmaya hiç niyeti yoktur. Ama şimdi karşısındaki Nazlıgül’dür. Filmde Nazlıgül’ü Nurgül Yeşilçay canlandırıyor. Hiç tartışmasız kadın yıldızlar içinde en hacimli ve yetenekli isim Yeşilçay. Türkan Şoray’ın karizması ile Müjde Ar’ın cesareti onda toplanmış.
DİYALOGLAR FAZLA DİDAKTİK
Ne yazık ki dönem gerçek sanatçının değerinin ortaya çıkacağı üretimlerin yapıldığı bir dönem değil. Özellikle sinemamızda cinsellik tamamıyla bir tabu halini aldı. Durum böyle olunca kadın karakterler erkek karakterleri tamamlayan, kendi ayaklarının üzerinde durmayan bir yapıya büründüler sinemamızda. Kadının üzerindeki baskı en çok cinsellikle kendini belli eder. Kadın bir kişilik olacaksa önce bu baskıyla savaşabilmeli. Mesela feminizmin sinemada kendini en çok gösterdiği 80’ler ve 90’ların ikinci yarısına kadar Müjde Ar, Nur Sürer gibi isimler hafızamızda yer etti. Ama 2000’lerden sonra kadın oyuncular kadın özgürlüğü adına hiçbir riski göze almadı. Bir tek Nurgül Yeşilçay bu yolda gidebilecek cesarete sahipti. Son filmi biraz bu söylediklerimi kaşıyan bir yapım. Ama hikayenin gerçek bir bilince sahip olduğunu söyleyemeyeceğim. Özellikle Osman Sınav’ın kaleminden çıkan fazlasıyla didaktik diyaloglar filmi daha ciddiye almamızı engelliyor. Halbuki filmin kadrosu mükemmel. Türk sinemasında değil de Hollywood’da olsa ismini en önemli yıldızların yanında göreceğimiz bir oyuncu. Bütün isimler filmde iyi performanslar gösteriyorlar. Ama Osman Sınav’ın tercih ettiği sinema dili ve fazlasıyla kişiselleştirdiği öyküyle evrensel olamıyorlar. Yine de erkek kadın ilişkisi bakımından Türk sinemasında bir çölün içinde vaha gibi Aşk Kırmızı. Gitmenizi öneririm.
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen ve senarist: Reha Erdem Görüntü: Florent Herry Müzik: Hildur Gudnadottir Oyuncu: Deniz Hasgüler