37 yaşında bir foto muhabiri görev başında hayatını kaybetti Cumartesi günü.
Geride 13 yaşında bir oğul ve 7 yaşında bir kız bıraktı.
Kaza, talihsizlik, dikkatsizlik, ihmal...
Bir sürü şey yazılıp çizildi Cumartesi gününden beri ama asıl sorun hiç konuşulmadı.
***
Erkan Koyuncu’nun, Galatasaray’ın Florya Metin Oktay Tesisleri’nde kafasının sıkıştığı kapının ağırlığı tam 5 ton.
Tek özelliği ağırlığı değil bu kapının.
Anti-terör kapısı denilen kapılardan bu yani çok hızlı kapanıyor.
Hürriyet Gazetesi “sensör olsaydı böyle olmazdı” demiş.
Anti-terör kapılarında sensör olmaz zaten ama dert bir spor kulübünün kapısına neden anti-terör kapısı koyma ihtiyacı duyduğu.
Konuşmamız gereken bu.
Konuşunca, katilin kapı değil, ekranlardan körüklenen fanatizm, maç sonları tesis, kötü sonuç alınınca idman basma alışkanlıkları olduğunu göreceğiz.
***
Birbirlerini, şeref tribününde mafya ağzıyla tehdit eden yöneticiler gördük mü, gördük.
Bu sezon fanatizm yüzünden, güvenli bölgede yönetici tokatlandığı için basketbol şampiyonluk maçı oynanabildi mi, oynanamadı.
A Milli Takım forması giyen bir futbolcunun kampta arkadaşlarına silah çektiği ortaya çıktı mı, çıktı.
Türkiye’nin en deneyim ve milli futbolcularından biri sahada kapıştığı futbolcuyu sonra sms ile haftalarca tehdit etti mi, etti, konu savcılığa yansıdı mı, yansıdı.
Bu ülkede yayınlanan bir spor programında bir yorumcu bir yöneticiye “karının arkasına saklanma” dedi mi, dedi.
Belirli taraftar gruplarına bedava bilet veren yöneticilik anlayışı hala hakim mi ve bileti kesilenler anarşi yaratıyor mu, bu soruların cevapları da evet.
Reklam arasında birbirinin üzerine yürüyen yorumcular oldu mu oldu, hatta tanıtım (!) diye bu görüntüler servis edil mi edildi.
Ankara’da iki kulüp başkanı kameralar olmasa yumruk yumruğa geliyor muydu, evet geliyordu.
Uzadıkça uzar bu liste.
***
Erkan Koyuncu’nun ölümü herkese ders olmalı.
Bir spor kulübü kapısına anti-terör tarzı kapı koymak zorunda kalıyorsa bunun sebebi ölçüsüz fanatizmdir.
Erkan’ı o kapı öldürmedi.
Erkan’ı öldüren, daha fazla şöhret, daha fazla para kazanmak için fanatizmi körükleyen yöneticiler, yorumcular, yayınlardır.
Kapıya kızmak, lanet okumak kolay.
Zor olan medyanın aynadaki haline kızmaktır...