Cannes Film Festivali’nde yarışacak olan Heli adlı Meksika filminde, yönetmen Amat Escalante, Türkiye’den iki isimle de çalıştı. Cannes’ın gediklisi haline gelen Ayhan Ergürsel ve Zümrüt Çavuşoğlu ile konuştuk.
AMAT Escalante, bu yılki Cannes Film Festivali’nde yarışan en genç yönetmen, henüz 34 yaşında... Altın Palmiye’ye aday olan filmi Heli’nin ardında ise daha önce de çalıştığı iki Türkiyeli sinemacının işbirliği var: Ayhan Ergürsel ve Zümrüt Çavuşoğlu’nun. Ergürsel’in imzası Uzak, İklimler, Üç Maymun, Yumurta ve Los Bastardos’tan sonra beşinci kez Cannes’a seçilen bir filmin jeneriğinde geçiyor.
Başörtüsü yüzünden okula alınmayan bir genç kadının öyküsünü anlattığı Islak adlı kısa filmi ve 97 yaşındaki teyzesi hakkında cinemaverite tarzında çektiği 8mm belgesel Dinozor ile tanınan Zümrüt Çavuşoğlu ile Amat Escalante, yönetmenin ilk filmi Sangre/ Kan’ın (2005) Rotterdam Film Festivali’ndeki gösterimi sırasında tanışıp arkadaş oldu. Çavuşoğlu onun ikinci filmi Los Bastardos/ P..ler’de(2008) sanat asistanı olarak çalıştı. Çekimlerin ardından İstanbul’a gelen Escalante, Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerindeki çalışmasından tanıdığı kurgucu Ayhan Ergürsel ile tanışmak istedi. O sırada Üç Maymun üzerinde çalışan Ergürsel, kalan zamanını Escalante’ye ayırdı. Birlikte kurguladıkları Los Bastardos, Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış bölümüne seçildi. Escalante yeni projesi Heli’nin senaryosunu da İstanbul’da Ayhan Ergürsel ve Zümrüt Çavuşoğlu danışmanlığında tamamladı. Meksika’daki çekimlerde de sürekli Ergürsel ve Çavuşoğlu ile irtibatta kalarak filmi onların öngördüğü haliyle kurgusunu da kağıt üzerinde tamamladı!
İÇGÜDÜLERİYLE ÇALIŞIYOR
Ergürsel, Beyrut’ta Suriyeli yönetmen Mohamad Malas’ın siyasi içerikli Ladderto Damascus adlı filminin kurgusunu yaptı. Ergürsel, filmin siyasi yönünü ortaya çıkarmaya çıkarmakta ısrarlı olan yönetmenle başlangıçta pek anlaşamadı. Sonunda dengeyi bulup “Ortak bir çalışma yaptık, bir dil çıkardık ortaya ve filmi çok güzel bir yere getirdik” diye özetliyor Malas ile işbirliğini. Yapımcı Abbout Productions’tan başka projeler için teklif de aldı.
Çavuşoğlu, Escalante’nin Ergürsel’in mesleğe alaylı girmiş bir kurgucu olmasından ve önerdiği sahne bağlantılarından etkilendiğini “İkisi de okullu değil, içgüdüleriyle, kalpleriyle bu işi yapıyorlar. Aynı dili konuşamasalar bile bir ortak dilleri var. Çok radikal kararlar verdiler” sözleriyle anlatıyor.
Heli, filmle aynı adı taşıyan bir karakterin başının uyuşturucu çeteleriyle belaya girmesi ve ailesinin bu yüzden dağılmasını konu ediyor. Heli için yaptıkları işi Çavuşoğlu şöyle anlatıyor: “Senaryo üzerinde çok detaylı bir çalışma yapıldı. Her bir sahnenin, her diyaloğun üzerinden tek tek geçildi. Ayhan Ağabey çok opsiyonlu çözüm üreterek çalıştı. Oyuncular seçilirken de fikrini söyledi. Meksika’dayken başrol oyuncusunu sokakta ben gördüm, telefon numarasını aldım ve Amat’a önerdim. Binlerce kız arasından sonunda o seçildi. Bazı sahneleri baştan yazarak işlerini kolaylaştırdı. Filmin kamera hareketi açısından en çarpıcı planını da Ayhan Ağabey önerdi. Görüntü yönetmenliğine kadar giden kurgu önerilerinde bulundu. Meksika’da çekilen ve çekilmeyen sahneleri biliyorduk. Çekilmeyen on beş sahneyi ve bir sürü diyaloğu Ayhan Ağabey attı. Bu sayede filmi bitirebildi. Yaptığı tam olarak senaryo doktorluğu değil kurguculuğu senaryo üzerinden yaptı, sadece operatör değildi.”
25 yaşında, negatif kurgu yapan Ömer Sevinç’in yanında mesleğe adım atan ve Ergürsel reklam filmleriyle deneyim kazandı. Sinemaya Ersin Pertan’ın Kurt Kanunu adlı filmiyle başladı. Ardından İrfan Tözüm ve Yavuz Özkan ile çalışmaya başladı. “Buralara geleceğimi hiç bilmiyordum... Düzgün bir iş yapayım, aileme bakayım, evime ekmek götürüyorsam onu helaliyle yedireyim, insanların yüzüne dürüst bir şekilde bakayım diyordum” diye anlatıyor başlangıçtaki amacını. Bu süreç içinde filmler zaman zaman yönetmenliğe de heveslenecek kadar içine işledi.
Sinema dünyada ortak bir dil
Sinemamızın henüz içe dönük olduğu bu dönemde kafasını kurcalayan ilk soru “Bir yabancı yönetmenle film yapabilir miyim?” oldu... “Nuri Bilge Ceylan ile tanıştıktan sonra uluslararası festivallerin farkına vardım. Cannes ve Berlin’in ne kadar önemli olduğunu bilmezdim. Bir film yalnızca Türkiye’ye mi özgü, uluslararası değil mi, felsefeyi aynı dille anlatamıyor muyuz, diye sorardım kendi kendime” diyor Ergürsel. Yönetmenden istediği ise “Sinema dünyada ortak bir dil, sadece konuştuğumuz diller farklı. Sağlam bir tercümanla beraber çalıştığımız zaman yönetmenin istediği hedefe gidebiliriz. Yönetmenden tek istediğim neden bu filmi çektiği, içeriği nedir, hangi karakterin öne çıkmasını istiyorsa psikolojisini anlatması...”
Zümrüt Çavuşoğlu, Amat Escalante’nin Ergürsel’insinemaya iş olarak olarak başlamasını ve mütevazı duruşunu cazip bulduğunu söylüyor. “Amat, Ayhan Ağabey’i şöyle özetliyor yönetmen arkadaşlarına: Sahnedeki karakterlerin duygularına göre kurgu yapıyor. Sahneleri duygularının devamına göre bağlıyor.”
Ergürsel ilk ödülünü 1994 yılında Adana Altın Koza Film Festivali’nde Cazibe Hanım’ın Gündüz Düşleri ile kazandı. Mayıs Sıkıntısı 2000’de İskenderiye Uluslararası Film Festivali’nin kurgu ödülünü getirdi. 2002’de Uzak ile Ankara, 2006’da İklimler ile Antalya Altın Portakal film festivallerinde aynı başarıyı yineledi. 2007’de Yumurta, 2008’de Üç Maymun ile SİYAD Ödülü’nün sahibi oldu. Ama ödüllerde gözü yok: “Beni en çok mutlu eden, bana verilen bir işin sahibine düzgün bir şekilde geri dönmesidir”