Cümleyi başlığa sığmadığı için yeniden yazmak istiyorum; Ergenekon tasfiye edilemeseydi, terör örgütü de tasfiye edilemezdi...
Sevgili dostlar, bugün “ne verdiniz de gizli anlaşma yaparak bunu sağladınız” sorusunu kendi kafa karışıklıkları içinde soranlar ve seslendirenler, çok önemli bir gerçeği göremiyorlar; bugün gelinen noktaya gelinene kadar o kadar önemli adımlar atıldı ve “yapılamaz” denilenlerin hepsi aşıldı...
Neler mi? Geçmişe dönün ve lütfen hatırlayın; MİT, GENELKURMAY ve POLİS’in bir bölümünün “tanımadığı, kendini bağlı görmediği” Hükmetler olsaydı acaba bu adımlar atılıp, görüşme-konuşma noktasına gelinebilir miydi!
Bir dostum yıllar önce şunu söylemişti; PKK bir AB projesi, Barzani bir ABD projesidir... Çok yerinde bir tespit. 2001 krizinden çıkmış, 2003’te Süleymaniye’de “çuvallanmış” bir Türkiye’de herkes projesinden ve alacağı sonuçtan emindi... Aradan geçen 10 yılda, proje sahipleri Türkiye’ye karşı bir başarı şansları olmadığını, bölgede “Türkiye’siz bir denklemin” yürüyemeyeceğini çok ama çok net gördüler. Arkaları boşalınca projelerin de Türkiye’ye “yaklaşması-tasfiye olması” kurgulayanlar gibi “ne olacaksa Türkiye ile olacak” noktasına gelmeleri gayet doğal...
Sonuç: “ne verdiniz de bunlar oldu” diyenler, lütfen 2001-2003 döneminden başlayarak son 12 yılı çok iyi sorgulasınlar. Olanları, olamayanları, aşılanları net olarak tespit etsinler ve hâlâ o soruyu sormak istiyorlarsa o zaman sorsunlar! Olanları göremeyip “hala ne verdiniz” diyenelere de tek bir cevap var; İNSAF!
Ergenekon-Almanya bağlantısı var mı ?
Yazımın başında bir kez daha uzun süredir ortaya koyduğum “Alman bağlantısı bulunamadan Ergenekon operasyonu son noktasına varamaz” iddiamı tekrarlamak istiyorum...
Bu noktada konuyu tespitler eşliğinde açalım;
“Alman vakıfları” aslında işin sadece görünen ve konuşulan ucu Almanya’nın Ergenekon-PKK çizgisinde algılanma-sorgulanma sebebi daha derin...
Hep bahsettiğim bir Alman var! KİM inanın ben de bilmiyorum ama her yerde var! Murdoch’un yakın çevresinde, “411 el kaosa kalktı” manşeti atıldığında-öncesinde-sonrasında, manşeti atan gazetenin yönetiminde! Bu Alman kardeşimiz Murdoch ve Türkiye’deki bazı basın kuruluşlarının ortak paydası! Tekrar ediyorum: İngiltere’deki skandalları yaratanların odağındaki isim ile Türkiye’de “411 el kaos’a kalktı” manşetini atan ve öncesinde-sonrasında halkın iradesine kastedenlerin en yakınındaki isim hep aynı ALMAN!
Osmanlı’da da ilginç Alman vatandaşları var hep sahnede...Baron von Sebottendorff...Türkiye’deki yerleşik düzenin nasıl tesis edildiğini analiz ederken geriye her dönüşte gördüğümüz bu kardeş, ilginçtir “önemli her adımın” içinde!
Daha açık yazayım; “Ergenekon” olarak adlandırdığımız adı belkide içinde çok farklı olan yapılanma, “Osmanlı’nın 1854’ten 1919’a kadar etkisinde kaldığı” yabancı kardeşler tarafından tesis edilen “iskelet” üzerinde şekilleniyor.
Bütün kararların altında bu kardeşleri görmek mümkün. Ermeni araştırmaları enstitüsünün belgesine bu noktada bir göz atalım; “1915 yılı başlangıcından itibaren Alman Büyük Karargâhı’nda yapılan değerlendirmeler, üst komuta kademesi tüm savaş boyunca Almanlara teslim edilen Osmanlı ordusu ve en önemlisi bir Alman tarafından yönetilen Osmanlı Genelkurmay Başkanlığı gibi etkenler sonucunda Osmanlı ordusu kendi ülkesini korumaktan çok, Alman ütopyasına hizmet eder hale gelmişti. Bu süreç Ermenilerin geçici bir süre zorunlu göç ettirilmesiyle sonuçlanan 1915 Geçici Yasası’nın çıkarılmasına kadar net olarak devam etti...”
İlginç detaylar bu kadar da değil! Almanya, Berlin’de 15 Mart 1921 tarihinde Talat Paşa’yı şehit eden Ermeni teröristi, Alman Mahkemesi’nde yargılandıktan sonra haklı görülüp beraat ettiriyor. Osmanlı’yı yer değiştirmeye alet et, sonra da Osmanlı paşasını vuranı haklı bul! Yaptır-ortadan kaldır-kullandığını da akla!
Sevgili dostlar, 1854’te Rusya ile savaşmaya başlayan ‘Osmanlı devletini o dönemde kontrol etmeye çalışan ve özellikle 1900’lerden sonra orduya sızan bir Alman örgütlenmesi kesin. Buna “X” diyebiliriz! Siz isterseniz “Ergenekon” deyin! Bu örgütlenme 1914 sonrası öyle güçlü bir hale geliyor ki Osmanlı Genelkurmay Başkanı ve 2. Başkanı bile Alman generallerden atanıyor...Ve işin acısı; Çanakkale savaşı sırasında ordunun bir bölümü bu örgütlenmenin “etkisi-kontrolü” altında!
Son söz: Türkiye’de son 160 yılda yaşananları, “Medya,Finans, Askeri-Endüstriyel” bacaklarını detaylı görebilirsek, bu denklemi çözeriz! Aslında çok açık ve gözümüzün önünde duruyor!