Dokunulmazlık zırhına sahip CHP milletvekili Eren Erdem hakkında “fezleke” hazırlandığı haberini aldık.
Çok mutlu olduk.
Bu fezleke, TBMM’ye ulaşır ulaşmaz, HDP’lilere ait fezlekelerle birlikte hemen (ve tabii “öncelikli” olarak) işleme konulmalı, adı geçen milletvekillerine yargı yolu açılmalıdır.
Hayır, Eren Erdem “İran-Türkiye savaşında İran’dan yana olurum” dediği ve ülkesini dışarıya jurnallediği için suçlanmıyor...
Konumuz “Karşı” gazetesi...
Bu gazete, biliyorsunuz, “sol gazete” iddiasıyla yayın hayatına başlamıştı. Ama ilginç bir durum oluştu. “Solculuk” iddiasıyla çıkan gazetede, “solcu” diyebileceğimiz bir tek yoktu. En solcuları, piyasanın “sağcı” olarak tanıdığı Serdar Akinan’dı... Ki, bir zamanlar, çalıştığı Akşam gazetesinde, içinde “kan” geçen yazılar yazıyor, orduyu “kanlı” bir müdahaleye çağırıyordu...
Hadi “solcu”yu geçtik...
Karşı gazetesinde “solculuk” da yoktu.
İnsan, ayıp olmasın diye, arada sırada, “emek, grev, sendika, işçi hakları” filan der... Bunlar da yoktu.
Bir tarihte, bu duruma dikkat çeken bir yazı yazmış, “Ne biçim sol gazetesiniz siz?” diye sormuştum.
Eren Erdem efendi, genel yayın yönetmeni sıfatıyla köşesinde cevap verdi.
Daha doğru, küfretti...
İddialarımı tekrarlayınca, bu kez mahkemeye koştu. Hakkında iki adet ceza davası açtı.
İddialarım bunlarla sınırlı değildi elbette.
Karşı gazetesinin en önemli misyonu, Cemaatin temin ettiği tapeleri ve “illegal kayıtları” yayınlamaktı. Bu görevle kurulmuştu. Görevini tamamlayınca da kapatılmıştı yahut “kapanması” sağlanmıştı.
Eren Erdem’in cevaplaması gereken ilk soru şuydu:
Niçin apaçık bir paralel organizasyonu olan “Karşı” gazetesi oluşumu içinde yer aldınız?
Peşinden diğer sorular:
Kuruluş aşamasında, kimi cemaat yetkilileriyle, CHP’den kimi isimleri (biri genel başkanınız Kemal Kılıçdaroğlu olabilir mi?) bir araya getirdiniz mi, birlikte toplantılar düzenlediniz mi? Bu toplantılara hangi “yazarlarınız” katıldı? Bu yazarlardan bazıları niçin sonradan gazeteyle yollarını ayırma gereği duydu?
Solculuk iddiasıyla yola çıkan, sol kamuoyundan da destek gören gazeteniz, niçin sadece “tape yayıncılığına” yöneldi?
Büyük çoğunluğu “suç” ihtiva eden kayıtlar (ve ilaveten gizli telefon görüşmeleri) hangi “mutemet el” tarafından gazetenize ulaştırılıyordu?
Pizza kutusu iddiaları doğru mu?
Daha da önemli soru şu:
Bu gazetenin finansörü sadece Turan Ababey midir? (Gazetenin finansörü olarak tanıtılan Turan Ababey, bir televizyon kanalında şu itiraflarda bulunmuştu: “Kendimi gazetenin finansörü zannediyordum. Değilmişim. Beni kandırıp paramı aldılar ama gazetenin arkasında başka güçler vardı. Gazeteyi çıkaran kadro, Cemaatle işbirliği halindeydi. Ben de bu olayın mağdurlarından biriyim...”)
Bunlar, bir gazetecinin merakı çerçevesinde kalan sorular...
Muhtemeldir ki, paralel yapı soruşturmasını yürüten savcıların da cevabını merak ettiği sorular vardır.
Çünkü cari operasyonun en önemli ayağını, “Karşı” gazetesi oluşumu oluşturuyor. Örgütün çökertilmesi ya da çözülmesi, büyük ölçüde, bu gazeteyle ilgili iddiaların aydınlatılmasına bağlı... En azından savcılar bu görüşte.
Eren Erdem “Karşı” serüvenini sonlandırdıktan sonra CHP’ye katıldı, milletvekili oldu ve “dokunulmazlık” kazandı. Dolayısıyla, sorulardan kurtuldu.
Bunun “nihai kurtuluş” olmadığını bilmesi gerekiyor.
Dolayısıyla, hakkındaki fezleke TBMM’ye ulaşır ulaşmaz, derhal işleme konulmalı, dokunulmazlığı kaldırılmalıdır.
Bir durumun vuzuha kavuşturulması için bu şart...
Belki de suçsuzdur.
En azından suçsuz olduğunu, sadece “gazetecilik” cehdiyle bu işlere bulaştığını öğrenmiş oluruz.