Dört yıl geçmiş. Dört yıldır annesi yaylalardan çağıramıyor Eren'i. Dört yıldır sessizliği çiçek açmış, yokluğu meyve vermiş, geçtiği yollardan kervanlar çevrilmiş, kuyulara seslenilmiş.. Bir gün ermiş başı göğe, sonra gitmiş şehadete sarılı yağmurun ilahisiyle cennetteki yaylasına..
Sen annene ekmek bölen adamdın Eren, babanın ardından dağılan bir nardın Eren, dağları köpeklerin başına devirendin, ağıdı kursağında asılı taze yetimdin Eren.
Ah! o cennete EREN başın, bizi şehadet şehadet yaşımızdan utandırışın, bizde sahil yanığı yüzler, sende ağıt yanığı bir kalp.
Sen o 15 yaşınla, eve ekmek, eve vatan, eve bayrak götüren küçük asker. Sen, fistanlara dolanıp inlerinin salyasıyla böğürenlere vatan diye seslenişin adı. Sen, kalleşlere karşı kardeşimin zaferi.
Sen, köyünün yağmurlarıyla yunmuş şehit yüzlü sükunet. Sen şeref züğürtlerine Karadeniz'in en sert rüzgarı , mazlumlarına en yumuşak ekmeği Eren.
Annesinin Eren'i anlatışını izledim . Seni Annenden dinliyoruz Eren. Çileni katlayıp yıkayan ama ertesi gün yine yunmuş bir çileyi üzerine nasıl giyindiğini anlatıyor. 20 lira için sırtında taşıdığın Karadeniz'i anlatıyor. Altı yırtık lastiklerini ancak toprağın yamadığı günleri anlatıyor.
Yazmasıyla gözlerinden akan seni siliyor sanki. Senli bakan gözlerden senden başka ne akar ki. " En büyük hayalin ezan okumakmış". Onu söylüyor annen. Bilmiyorsun belki ama artık bu topraklarda ezan senin sesinle okunuyor. Garipliğinin sesiyle, çilenin sesiyle, bu vatana olan imanının sesiyle, annene taşıdığın ekmeğin sesiyle.
Dallar yeşillenmiş, çaylar toplanmış .. Göğe baksan senin aktığın yerlerden oluk oluk akıyor şehadet. İyi ki varsın Eren diye haykırıyor senin yiğitliğinin akranı bütün yiğitler.
Sen cennet vatanı feda etmediğin içi cennetindesin. Bilali Habeşi'nin ilk ezanına benzesin yüzün. Sen oradan oku , bu topraklar inlesin. Alnındaki secde izi , dalında çiçek gibi taze. Rabbim şehadetini kabul eylesin. Annenin kalbine kevser serinliği olasın Eren .
Yıllar geçiyor, şehadet en taze. Kapı eşiklerinde bekleyen bir Anne. Gölgesini bulsa Güneşi öteleyecek öyle özlem . Vuslatı cennette olan ayrılıkların tesellisi de şehadet değil miydi?