Adalet ve Kalkınma Partisi 14 Ağustos 2001 yılında kuruldu ve bugün gerçekleşecek bir törenle 18 yaşını kutlayacak.
AK Parti’nin Türk siyasetindeki yeri ve önemi üzerine çok şeyler yazılıp çizildi. Partilerin geçmişleri üzerine söz söylemek aslında geleceklerine de ışık tutmak anlamına gelir.
AK Parti Türkiye’nin en büyük kadın ve gençlik kolları teşkilatlarına sahip, en çok üyesi olan, girdiği tüm seçimleri kazanan, uzun solukluluk anlamında ‘hâkim parti’ olarak nitelenen, açık bir şekilde Türk siyasetinin bugün varlık gösteren en büyük siyasi hareketidir.
AK Parti çok büyük badireler atlatmış, krizler yönetmiş, hizmetler yapmış, rekorlar kırmış, icraatlar gerçekleştirmiş, reformlar hayata geçirmiş bir partidir.
AK Parti hem vizyon, samimiyet, fedakarlık ve mücadele azmine sahip büyük bir kadronun hareketidir, hem de ahlaki iddiaları ve hedefleri olma anlamında büyük bir dava partisidir.
Toplumun her kesimine açılarak yüzde 50’leri aşan bir oy oranına sahip olmak kolay ulaşılabilecek bir siyasi başarı değildir.
AK Parti’nin kuruluşundan bugüne kadar bu yolda milyonlarca insan emeğini, alın terini, gayret ve hayır duasını ortaya koymuştur.
Elbette AK Parti denilince Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan’a özel bir sayfa açmak gerekir.
AK Parti’nin başarısında Erdoğan’ın katkısı ilk sırada sayılmalıdır.
Erdoğan’ın şahsi özelliklerine, liderlik performansına, dava aşkına, siyaset ve yönetim tarzına atıf yapmadan birçok başarıyı izah etmek zordur.
AK Parti elbette büyük bir kadro hareketi ve ortak akılla işleyen büyük bir örgüt.
Ama Erdoğan’ın siyasi liderliğinin bizatihi belirleyici olduğu, olmazsa olmaz önemde birçok hadiseden bahsedebiliriz.
Sadece AK Parti içindeki aktörlerin değil, Türk siyasetinin gelmiş geçmiş siyasi liderlerinin de başaramadığı birçok işi Erdoğan başarmıştır.
Bu konuda birçok şey sıralanabilir. Ama birinci sırayı, elbette 15 Temmuz gecesi, insanları tankların önüne çıkarıp, ilk kez bir darbeyi püskürtebilmek alır. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir lider bir darbeyi başarısız kılmış ve demokratik rejimin devamını sağlamıştır.
Yine, FETÖ gibi yüzbinlerce insanı kapsayan ve cemaat kılıklı bir örgütle bu çapta ve kararlılıkta bir mücadele yürütmek herkesin başarabileceği bir iş değildir. Böyle bir operasyonu ancak Erdoğan gibi bir siyasi lider başarabilirdi.
Kurulduktan kısa bir süre sonra iktidara gelebilen partiler dünya siyasetinde çok azdır. Eğer AK Parti kurulduktan 15 ay sonra iktidara gelebildiyse bunda Erdoğan’a duyulan sevginin ve güvenin büyük payı vardır.
Erdoğan’ın belediye başkanlığı dönemindeki başarılarla ulaştığı popülarite, sonrasında yaşadığı mağduriyetlere rağmen dik duruş sergilemesi, Erdoğan’ın halk nezdinde bir ‘umut’ ve‘kurtarıcı’ haline getirmiştir. AK Parti bu umut rüzgârıyla iktidara gelmiştir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi devrimsel önemde bir değişikliktir. Bu çapta bir değişime imza atabilmek de büyük bir liderlik gerektirir. Erdoğan bunu da başarmıştır.
Bugün belki de sıradanlaştığı için önemsenmeyen belli alanlara yönelik ‘sigara yasağı’, Erdoğan’ın şahsi çabalarıyla yaygın bir uygulama alanı bulmuş ve bir kültüre dönüşmüştür.
Darbeyi önlemekten sigara kullanımını azaltmaya kadar, en büyük siyasi dönüşümden en küçük toplumsal değişikliklere kadar çok geniş bir alanda ‘dönüştürücü liderlik’ sergilemek Erdoğan’a nasip olmuştur.
Köklü dönüşümler ancak büyük bir siyasi/toplumsal güvenle gerçekleşebilir. Halk, lidere güvenmezse böyle bir siyasi destek ortaya çıkmaz, siyasi destek olmadan da reformlar ve değişimler gerçekleşmez.
Erdoğan’ı AK Parti içinde eşitler arasında birinci gibi bir konuma oturtmak isteyenler, Erdoğan’ın sergilediği cesur ve kararlı liderliği asla sergileyemez ve halkla bütünleşen böyle bir güven halesi oluşturamazlardı.
Cenab-ı Hak, bu siyasi harekete, samimi olarak gönül veren, dua eden, Allah aşkına gecesini gündüzüne katanlar hürmetine, hayırlı hizmetler ve uzun siyasi ömürler nasip etsin.