2001 yılında başlayan Erdoğan liderliğindeki AK Parti hikâyesi 22. yılını doldurdu. 2028 yılında ise Erdoğan, Türk siyasetinde çeyrek asrı aşan bir lider olarak tarihte ayrıcalıklı bir yere sahip olacak.
2002 seçimlerine giderken ülkemizde 24 banka batmış ve ekonomik krizin faturasını millet ödemişti. Siyasette büyük bir tasfiye yaşanmıştı. Koca koca partiler baraj altında kalmış ve neredeyse tabelaları inmişti. 1980 ve öncesinde doğanlar Özal'ın ölümünden sonra yaşananları iyi hatırlayacaklardır.
Özal'ın Çankaya'ya çıkmasından sonra ANAP'ta yaşanan çekişmeler partinin kongresinden başbakanlık koridorlarına kadar uzanmıştı. O günlerde Ankara siyasetinde holding patronlarının ve medyanın etkisi fazlaydı.
Özal'dan sonra 9 Kasım 1989'da 47. Akbulut hükümeti kurulmuştu. 2002'deki 58. AK Parti hükümetine kadar 13 senede 11 hükümet kuruldu. Bu hükümetlerin bir kısmı birkaç aylık üstelik. 13 senede 1 post-modern darbe yapıldı, batık bankalar, dolandırılan mudiler, kayıp holdingler...
2002'de başlayan AK Parti hikâyesi şüphesiz vesayet odaklarına karşı milletin sesi oldu. Türk siyasi hayatı Erdoğan'ın bu istikrarlı dönemini elbette çok arayacaktır. Erdoğan'ı partinin içerisinde güçlü kılan ve ekip arkadaşlarından ayrıştıran ise cesur siyaset yapma biçimi.
Erdoğan gibi karizmatik liderler her asırda ancak bir kere geliyor. Bu millet elbette cesur ve çalışkan siyasetçiler çıkartacaktır ancak bu yolculuğun sokaktan, mahalleden, teşkilattan ve sandıktan geçtiğini kimse unutmasın.
Erdoğan efsanesinin arkasında Kasımpaşa'daki gençliği, lise yıllarındaki hitabet aşkı, dönemin siyasal koşulları, teşkilatın her kademesinde çalışarak tırmanışı var.
Türk siyaseti tepeden inme isimlere hiç sıcak bakmadı. Amerika'dan, İngiltere'den tahsilli çok isim denendi. Birçok tabela partisi bu lider arayışıyla vakit geçirmiştir.
Erdoğan'dan sonra yerine isim arayanlar boşu boşuna isimler zikrederek onları da yıpratıyorlar. Başarı hikayesi olmayan ve siyaset yapmayan isimler bu dedikodulardan yıpranır. Liderlik doğuştan gelen bir meziyettir ve bunu zaten milletin kolektif aklı keşfeder. Zamanı geldiğinde aziz millet Erdoğan'ı keşfettiği gibi onun misyonunu takip edecek liderde ittifak edecektir.
Türkiye kritik bir eşikten geçerken Erdoğan'ın misyonunu anlamak gerekiyor. Cumhuriyet'in 100. yılında kurucu felsefeyi yeniden yorumlayan, partisini merkeze oturtan, aşırılıkları ve sertlikleri törpüleyen bir Erdoğan liderliğini salt parti siyasetine indirgemek eksik bir okuma olur.
AK Parti'nin yola çıktığı günlerdeki koşullar değişti. Türkiye altyapı sorunlarını çözdü ve yüksek teknoloji üretimine adım attı. Bölgesel işbirliklerinde stratejik adımlar atıldı. Bugünlerde yaşadığımız ekonomik koşullar siyasi istikrar sayesinde aşılacaktır.
Erdoğan, partisinin üzerinde bir oy oranına sahip ve siyasette öngörülü bir lider. Onun misyonunu ve gelecek perspektifini anlamak için parti yöneticilerinin de çaba sarf etmesi gerekiyor. Vakti geldiğinde geleceğe hitap eden, milletin sesini duyan genç lider adayları çıkacaktır ve merkez siyaset ayakta kalacaktır.