Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın Başbakan Erdoğan’la görüşmesi, Hürriyet’e verdiği söyleşinin dalgalarını büyüttü. Başbakan silahtan, kandan yana yaklaşımı değil, onlardan ‘bağımsız’ yaklaşımı muhatap aldı. Elbette Leyla Zana, ‘kendi kendini inşa etmiş’ bir kadın siyasetçi olarak hem bölgesinde hem de temsil ettiği siyaset alanında özel ve önemli bir yere sahip. Ancak bugün gündemimizde olan ‘muhataplık’ konumu salt adı değil, gösterdiği yaklaşımdır. Ve bu yaklaşımı üreten de kendisidir.
Görüşmenin içeriği şimdilik sadece muhataplarının bilgisinde. Leyla Zana, yaptığı açıklamada Kürt sorununun çözümüne ilişkin uç noktaları işaret etti. Bunu “BDP’nin söylediklerini tekrarladı” diye yorumlamak eksik olur. On dakikalık basın toplantısında söylenenlerden ibaret değildi bir saat kırk dakikalık görüşme. O yüzden Ankara’da nelerin konuşulduğundan önce ‘nasıl konuşulduğu’ ve ‘konuşulmuş olması’nın önemi üzerinde duruluyor.
Görüşmenin süresi ve Erdoğan’ın Zana’ya hediye ettiği ‘kırmızı-beyaz-lacivert’ fuların anlamı, ‘siyaset zemininde çözüm’ merkezli müzakere yaklaşımıdır.
Bu aynı zamanda, BDP’ye yönelik, ‘hasım’lığı büyüterek ve şart dayatarak çözümsüzlüğü sürdürmek yerine Kandil çizgisinden çıkarak ‘bağımsız’ olmaya davettir.
Şunu söyleyelim; siyasi aktörler arasında ‘siyaset içinde çözüm’ arayışına dayalı girişimler, görüşmeler sürecek. Sadece AK Parti’yle de sınırlı değil elbette. Hatırlayalım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da çözüm için Başbakan Erdoğan’ı ziyaret etmişti. Ve Erdoğan’ın Zana’ya randevu vermesini olumlu bulmuştu.
Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Bu süreçte Zana’nın sizinle görüşmesi oldu mu” soruma, “Bu olay özelinde değil ama Zana’yla sık görüşürüm. Erdoğan’ın Zana’yla görüşmesinin içeriğinden çok görüşmenin kendisi önemli. Başbakan’ın simgesel önemi olan bir isimle görüşmesi önemli. Yeni bir üslup başladı” cevabını verdi ve “Meclis odaklı çözüm”ün altını çizdi.
Benim kanaatim, bir Kılıçdaroğlu-Zana görüşmesi de sürpriz olmayacak.
Gelişmeleri anlamada turnusol kağıdı, Leyla Zana’nın kimleri rahatsız ettiğidir. İlk sırada Kandil ve uzantıları var. BDP de Zana’nın muhatap alınmasından rahatsız. Kamuoyu önünde tepkiler düşük tonda seslendirilse de ‘içeride’ çok sert ifadeler kullanılıyor. Zana’ı ‘davayı satmakla’, ‘AKP ağzıyla konuşmakla’ suçlayanlar oldu.
Öte yandan Zana’nın tutumundan aşırı heyecan yaşayanlar, “gerçekleri gördüğü” ve “AK Parti saflarına geçtiği” yorumlarını yapıyorlar. Bu da ‘etkisizleştirme, itibarsızlaştırma’olarak Zana’yı susturma girişimlerine hizmet ediyor.
Ancak hükümet kanadında böyle “ya bizdensin ya onlardan” gibi siyah-beyaz bir ayırım yok. BDP ise Zana’nın temsil ettiği diyalog-siyaset tutumu ile Kandil arasında tercih yapmak veya yol bulmak zorunda.