Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TBMM açılış konuşmasının merkezinde "yeni anayasa" vardı.
Cumhurbaşkanı yerli, milli, sivil ve vizyoner bir anayasayı Türkiye Yüzyılı'nın yapı taşlarından biri olarak görüyor ve özellikle son günlerde sıklıkla da söz ediyor. Türkiye'nin ikinci yüzyılını inşa edecek güçlü bir mutabakata gerçekten ihtiyaç var çünkü.
Nitekim Meclis açılışında da 41 yıl önce darbe yönetimince yazdırılan anayasanın neden değiştirilmesi gerektiğini, değiştirilmesi için daha önce yapılanları kısaca özetledikten sonra çok önemli bir çağrı yaptı Erdoğan:
"Cumhurbaşkanı olarak şahsım ve Cumhur İttifakı partileri olarak;
Grubu olsun olmasın tüm partileri, tüm milletvekillerini....
Tüm toplumsal kesimleri...
Bu konuda sözü ve teklifi olan herkesi...
Yapıcı bir anlayışla yeni anayasa çağrımıza katılmaya davet ediyoruz."
Bu samimi ve tarihi çağrıya cevaben Meclis'te güçlü bir alkış yükseldi ancak CHP ve HDP sıraları sessizdi.
Salonun en donuk kişisi ise tartışmasız biçimde CHP lideriydi.
EBLEHÇE TAVIRLAR
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın çağrısını sanki duymuyor, kürsüdeki konuşmacıyı görmüyor, Meclis Genel Kurul'unda ne olup bittiğini anlamıyor gibiydi.
Cumhurbaşkanı alkışlar eşliğinde salona girerken ve çıkarken Kılıçdaroğlu ayağa kalkmadı. Sakin görünmeye çalışmasına rağmen agresif görünüyordu.
Saygısızlığı marifetmiş, siyasi cesaretmiş gibi yutturmaya çalıştığı açık ama yaptığı şey saygısızlıktan ibaret değil.
Erdoğan'ın temsil ettiği makam hem cumhurun hem devletin en yüksek makamı.
Milletin iradesinin, devletin kudretinin anayasal yetkiyle donatılan makamı.
Şahsına saygı duymuyorsanız bile Cumhurbaşkanı makamına saygı göstereceksiniz. Bundan imtina etmek, millete ve devlete saygısızlıkta ısrar etmek Kılıçdaroğlu'nun ailesini ve temsil ettiği partiyi ciddi ciddi utandırması gerekir.
Üstelik CHP lideri kendisinin devlet yönetmeye ne kadar ehil olmadığını da ispat ve ilan ediyor tüm dünyaya.
2010'dan beri girdiği seçimleri kaybetmesi bir yana, Mayıs seçimlerinde ilk kez doğrudan rakipti sonuçta Erdoğan'a. Hırslı ve tutarsız kampanyasına, yuvarlak masa dayatmasına ve tüm iddiasına rağmen ibretlik şekilde kaybetti.
Pazar günü Meclis'te de yenilgiyi göğüsleyemediğini, siyasi olgunluğa sahip olmadığını ispatladı ülkenin ikinci büyük partisinin genel başkanı.
LOCADAKİ DİPLOMATLAR RAPORLARINA NE YAZDI ACABA?
Yaklaşık 50 dakika konuştu Cumhurbaşkanı.
Meclis'in ve Türkiye'nin gündeminden, deprem ve ekonomi başta olmak üzere önceliklerden bahsederken, terörle mücadele ve dış politika stratejilerine dair bilgi verirken Kılıçdaroğlu boş gözlerle karşısındaki locaya bakıyordu!
Şaka değil... Abartı değil...
Tam 50 dakika boyunca kürsüdeki Erdoğan'a bakmamak için insanüstü bir çaba sarf etti Kılıçdaroğlu.
Sürekli karşıya baktı.
Karşısındaki locada yabancı misyon şefleri vardı, büyükelçiler, konsoloslar, diplomatlar...
Loca rengarenkti. Boş koltuk yoktu. Hepsinin gözü Erdoğan'ın üzerindeydi, dikkatlice dinleyip notlar alıyorlardı.
Ama onlar da fark etti haliyle salondaki tuhaf kişiyi.
50 dakika boyunca tuhaf bir yüz ifadesiyle kendilerine doğru boşluğa bakan CHP lideri için ne düşündüler acaba?
Başkentlerine gönderdikleri gizli ibareli raporlarda nasıl bahsettiler acaba Kılıçdaroğlu'ndan?
"Güçlenen Türkiye'nin en zayıf yanı; ana muhalefeti" yahut "CHP lideri komik duruma düşme pahasına Erdoğan'ı yok saymaya çalıştı" yazmış olabilirler mi?
Onu destekleyen başkentlere "büyük fiyasko" notu da gitmiş olabilir tabii.