AK Parti’nin milletvekilleriyle yapılan geleneksel istişare toplantısı bugün Afyonkarahisar’da başlıyor. 26’ncısı yapılacak bu toplantı bile AK Parti’nin ne kadar kurumsallaştığını ve istişareye önem verdiğini göstermek için yeterlidir. AK Parti kadar düzenli olarak MYK, MKYK, İl Başkanları ve Belediye Başkanları toplantılarını gerçekleştiren başka bir parti olmasa gerek…
AK Parti büyük bir kadro hareketi… İçinden 4 Başbakan, 6 Meclis Başkanı, 2 Cumhurbaşkanı, 3 Genel Başkan, onlarca bakan, yüzlerce milletvekili, binlerce belediye başkanı çıkardı.
AK Parti’nin 15 yıllık başarılarında bu büyük kadronun alınterinin, emeğinin ve gayretinin olduğunu söyleyebiliriz. Hiçbir başarı tesadüf değildir. AK Parti başarılı olduğu için girdiği 5 genel ve 3 yerel seçim ile 3 referandumdan galibiyetle çıkmıştır.
AK Parti’nin büyük başarısı yaptığı reformlar, icraatlar, hizmetler ve uyguladığı doğru politikalarla gelmiştir. AK Parti’nin çıkardığı devlet ve siyaset kadroları, tüm teşkilatları ve görevlendirdiği bürokratlar bu başarıda pay sahibidir.
Peki, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın bu başarıdaki payı nedir, AK Parti hareketi için ne anlam ifade etmektedir?
Onu, eşitler arasında birinci, ağır toplar içinden hasbelkader öne çıkan bir isim olarak görmek doğru mudur?
AK Parti’nin kuruluş aşamasında RP çizgisinden gelen siyasetçilerin, Erdemliler Hareketi veya Yenilikçi Hareket’teki isimlerin itici güç olduğu doğrudur. AK Parti’ye kuruluş sürecinde farklı siyasi geleneklerden ve çizgilerden de önemli siyasetçiler katılmıştır. Neticede yeni bir siyaset tarzı, yeni bir siyasi kimlik, yeni bir siyasi vizyon ortaya konmuştur. Ortak akıl, ekip çalışması, kadro hareketi vs…
Kanımca R. Tayyip Erdoğan partinin ilk genel başkanı, ikinci cumhurbaşkanı ve başbakanı olsa da bu hareketin kurucu ve doğal lideridir.
AK Parti halkın büyük destek ve teveccühüne Erdoğan isminin ürettiği sinerji ile mazhar olmuştur. Büyük kitleler daha yeni kurulan bu partiye ‘Erdoğan’ın partisi’ diyerek yönelmiştir. Yani partinin kuruluş ve iktidara geliş aşamasındaki temel motivasyon kaynağı Erdoğan’ın liderliği olmuştur.
AK kadroların büyük emeği olan reformlar, icraatlar ve hizmetler de yine Erdoğan’ın sergilediği liderlik, vizyonerlik ve yönetim tarzıyla alakalıdır. Ekip çalışması, ortak akıl, istişare gibi başarıyı getiren yönetim tarzını oluşturan da yine Erdoğan olmuştur.
Bu değerlendirmeleri bir güzelleme olsun diye yazmıyorum.
AK Parti’nin karşı karşıya kaldığı büyük saldırıları ve badireleri atlatması Erdoğan’ın liderliğiyle doğrudan ilişkilidir.Gezi olayları, 17/25 Aralık yargı kumpası, 15 Temmuz darbe girişimi ve daha niceleri hep Erdoğan’ın kararlı duruşu ile bertaraf edilmiştir. Yol arkadaşları bu süreçlerde sağlam durmuştur, teşkilatlar bütün gövdelerini ortaya koymuştur, AK Partili siyasetçiler serden geçmekten çekinmemiştir, evet… Ama onun sağlam iradesi ve dik duruşu olmasa ne bu hareket kalırdı, ne Türk demokrasisi, ne Türkiye…
Zaman zaman bazıları, Erdoğan’ın zaman içinde partide çok güçlendiğini ileri sürerek yakışıksız değerlendirmeler yapıyorlar. Oysa Erdoğan AK Parti yokken ve siyasi yasaklıyken ülke gündemini etkileyecek bir siyasi ağırlığa sahipti. Bu yüzden Erdoğan’ı AK Parti içinde bir şekilde öne çıkan ve sivrilen bir isim gibi görmek son derece yanlış olur. Erdoğan, partisiyle, teşkilatlarıyla, yol arkadaşlarıyla büyük bir tarih yazmıştır ve bu tarih yazımında onun kişisel etkisi başlı başına önemli ve yadsınamaz bir faktördür.
AK Parti’nin kuruluşundan önce, kuruluş aşamasında, iktidar döneminde ve büyük badireleri atlatarak geldiği noktada Erdoğan’ın liderliği ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Bu önemi doğru anlayamayanlar siyasi tabloyu da doğru okuyamazlar.