Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak ziyareti, 12 yıl sonra gerçekleşmiş olmasıyla birçok önemli gündem maddesini taşıyor ve bu açıdan tarihi bir öneme sahip. Ziyaretin ana başlıkları arasında terörle mücadele, enerji iş birlikleri ve kalkınma projeleri yer alıyor.
Türkiye'nin coğrafi konumu gereği, sınır komşusu Irak'ta yaşanan belirsizlikler ve istikrarsızlıklar nedeniyle bölgesel dinamiklerden doğrudan etkileniyor. Özellikle Irak'ta yaşanan siyasi ve güvenlik sorunları, terör örgütleri için potansiyel faaliyet alanları oluşturuyor.
Terör Meselesi
ABD'nin Saddam sonrası dönemde bölgeye demokrasi ve refah getirme vaatleri, zamanla iç savaşlar ve krizlerle dolu bir sürece dönüşmüş, bu da bölgenin istikrarsızlaşmasına neden olmuştu. 2014 yılında DEAŞ, Irak'ın yaklaşık üçte birini işgal etmişti. Bu süreçte Türkiye, Irak'ın terörle mücadelesine önemli destekler verdi. Ancak, müttefikimiz ABD'nin DEAŞ'a karşı savaşta PKK'ya desteğini sürdürmesi, müttefiklik ilişkileriyle doğrudan çelişiyor.
Ankara, DEAŞ ile etkin bir şekilde mücadele ederken Irak'ın toprak bütünlüğünü koruma yönünde de somut adımlar atıyor. Özellikle Türkiye-Irak 2. Güvenlik Zirvesi sonrasında Irak tarafından ilk defa PKK'nın yasaklı örgüt olarak ilan edilmesi, Türkiye ve Irak silahlı kuvvetlerinin Ortak Harekat Merkezi kurmaları ve bu merkez aracılığıyla PKK'nın Irak topraklarındaki faaliyetlerinin sonlandırılması önemli gelişmelerden. Türkiye, net bir şekilde adım atılmadığı takdirde Türkiye-Irak sınırında 30 kilometrelik bir güvenli hat oluşturacağını ve gerekirse operasyon yapmaktan çekinmeyeceğini açıkça belirtmiştir. Bu durum, Türkiye'nin sınırın ötesinde bir terör örgütü istemediğini ve bu konuda gerekli önlemleri alacağını gösteriyor.
Kalkınma Projesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretini önemli kılan unsurlardan biri de "Kalkınma Yolu Projesi"dir. Özellikle pandemi sonrası, bölgesel ve küresel aktörler, İpek Yolu gibi alternatif ticaret güzergahlarını geliştirme çabalarını hızlandırdı. Tarih boyunca ticaret yolları, ülkeler ve toplumlar arasında yakınlaşmayı sağlamış, ekonomik entegrasyon zamanla siyasi bütünlüğe evrilmiştir. Örneğin, Alman birliği sağlanmadan önce, Bismarck öncelikle Alman prenslikleri arasında gümrük birliğini kaldırarak toplumsal birlikteliği sağlamış ve bu süreç Almanya'nın birleşmesine katkıda bulunmuştur. Benzer şekilde, Fransa ve Almanya tarih boyunca iki kez savaşmış ve zamanla Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) içinde ekonomik bütünlüğü sağlayarak günümüz Avrupa Birliği'ne (AB) dönüşmüştür. Bu bağlamda, Ankara, sınır komşusu ile kalıcı ve sürdürebilir ilişkiler kurmayı, Kalkınma Yolu Projesi gibi ekonomik güzergahları sağlayan projelerle pekiştirebilir. Zira "Kalkınma Yolu Projesi" olarak da bilinen bu girişim, Asya piyasalarını Avrupa'ya bağlamayı hedefleyen ve Çin'in Kuşak ve Yol Projesi ile entegre olabilecek önemli bir alternatif olarak öne çıkıyor. Türkiye, bu projeyle Süveyş Kanalı, Nabu'l Mendeb ve Hürmüz Boğazı gibi daha maliyetli ve güvenlik açısından tartışmalı asu yollarına bir alternatif sunmayı amaçlıyor. Projenin tahmini maliyeti 17 milyar dolar ve uzunluğu ise 1200 kilometredir. Irak, projeye katılımıyla kendi zenginliklerini Avrupa piyasalarına sunmanın yanı sıra Asya ve Körfez ülkelerinin yeraltı kaynaklarının uluslararası pazarlara ulaşmasında da önemli bir rol oynayacak.
Enerji
Kerkük-Yumurtalık boru hattı, Irak'ın petrol rezervlerini Türkiye üzerinden dünya pazarlarına taşıyan stratejik bir enerji güzergahı. Bu boru hattı, yıllık yaklaşık 1,5 milyon varil petrol taşıma kapasitesine sahip. Boru hattının kapalı olması, hem Irak'ın petrol gelirlerinde düşüşe yol açmakta hem de global petrol arzında önemli bir rol oynayarak enerji piyasalarını etkiliyor. Irak'la bu alandaki iş birliğimizin gelişmesi, kaynak ve güzergâh çeşitliliği sağlaması bakımından, uluslararası enerji güvenliğine de katkıda bulunacak.
Bu ziyaret, bölgesel ekonomik ve siyasi istikrarın pekiştirilmesine katkıda bulunarak, uzun dönemde terörle mücadele ve enerji güvenliği konularında olumlu etkileyecektir. Ayrıca, Kalkınma Yolu gibi projelerin hayata geçirilmesi, bölgesel entegrasyon açısından tarihi bir adım olarak değerlendirilmeli.