Anayasa değişikliğini komisyonda ve genel kurulda engelleyemeyenler, “referandum riski” lafını dillerine dolamaya başladılar.
Sandıktan “beklenmeyen bir sonuç” çıkabilirmiş.
Yani halk anayasa değişikliğine “evet” demeyebilirmiş.
Bu görüşlerini, bir araştırma şirketinin anketine dayandırıyorlar...
Halka sorulmuş, “Anayasa değişikliğinden ne ölçüde haberdarsınız?” diye...
Büyük bir çoğunluk, “Haberdar değiliz” cevabını vermiş.
Doğan Medya Grubu’nun bir tetikçisi, “Halkın dediği olacak da, halk neye oy vereceğini bilmiyor ki!” diyerek, aklı sıra “cahil oy çoğunluğunun temsilcisi” vurgusu yapıyor.
Öyle ya, Profesörün oyuyla dağdaki çobanın oyu bir değil.
Dağdaki çoban genellikle içgüdüleriyle oy veriyor, işaret edilene yöneliyor...
Ama Profesör sandığa gittiğinde hem kılı kırk yarıyor, hem de yapacağı tercihin ülke kalkınmasına ne yarar getireceğini düşünerek oyunu kullanıyor.
Sanki halk, bugüne kadar yapılmış anayasaların içeriğinden haberdardı.
Sanki sistemi kuranlar halka sordular.
Cumhuriyete geçenler, çok partili sisteme son verenler, Mustafa Kemal ve İsmet Paşa dönemlerinde “fiili Cumhurbaşkanlığı sistemi” uygulayanlar, son verdikleri çok partili parlamenter sistemi yeniden ikame edenler, kendi yaptıkları anayasaları beğenmeyip yenilerini yapanlar, “Senato” diye ucube bir paralel Meclis kuranlar, Başbakan asanlar, ülkeyi sıkıyönetim yasalarıyla yönetenler bütün tasarruflarını halka sordular...
Madem referandum risk barındırıyor, bırakın sistemi değiştirmek isteyenler düşünsün.
Halk haberdar olmadığı bir anayasa değişikliğine “evet” demeyeceğine göre (“evet” demeyeceğini öngörüyorsunuz), Cumhurbaşkanlığı sistemi rafa kalkar, mesele de kapanır.
Bu telaş niye?
Bir de “suret-i hak”tan görünüp referandum riskine dikkat çekenler var.
Geçenlerde muhafazakâr bir gazetenin yazarı, “Erdoğan’ın oyu” gibilerden garip bir yazı yazdı.
Bir araştırmaya göre (hangi araştırma olduğunu söylemiyor) Erdoğan’ın alacağı (muhayyel) oy, AK Parti’nin 1 Kasım’da aldığı yüzde 49 oyun epey altındaymış...
Ne kadar altındaymış?
Bilmiyoruz.
Referandumdan çıkacak sonucu mu, yoksa Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra Erdoğan’ın alacağı oyu mu kastediyor, bunu da bilmiyoruz.
Demek istiyor ki, “Erdoğan Cumhurbaşkanlığı sistemi ısrarından vazgeçsin. Harcanır.”
Türkiye’nin ve AK Parti’nin iyiliğini düşündüğü için bu uyarıyı yapıyormuş.
Aslında başka bir şey demek istiyor.
AK Parti’nin 1 Kasım’da aldığı oyu, Erdoğan dışındaki faktörlere bağlıyor. Yani, yüzde 49’u Erdoğan dışındaki siyasetçilerin başarısı olarak görüyor.
Böyle görmesinde beis yok.
Fakat arkadaşımız sürekli bir “saçmalama” halinde... Bilinçaltını denetleyemiyor. Daha doğrusu, niyetini gizleyemiyor.
Mütemadiyen şuna benzer şeyler yazıyor: “Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi 15 Temmuz girişimi yaşanmazdı... Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi kredi notumuz düşmezdi... Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi dolar yükselmezdi...”
Erdoğan’ın harcanmasından korktuğu (!) için Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıktığını düşünmemizi isteyen bu arkadaşa da şunları söylemek isterim:
Bırak harcansın.
Halk içeriğini bilmediği bir anayasa değişikliğine hayır diyecekse ve referandum oyu AK Parti’nin oyundan daha düşükse, bırak Erdoğan harcansın.
Siz değil, halk harcasın!