Cumadan beri dedikodu ve spekülasyonlarla bulanıklaşan “piyasa” dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grup toplantısında yaptığı açıklamalarla netleşti. Cumhurbaşkanı ekonomide yeni dönem vurgusu yaparak üç ayrı hedeften bahsetti. Büyüme, istikrar ve istihdam. “Seferberlik başlatıyoruz” dedi.
CHP ve İP genel başkanlarının suistimal ederek eleştirdikleri Berat Albayrak ilgili gelişmeyi ise tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde noktaladı, Albayrak’a teşekkür etti.
IMF'ye olan borcu kendilerinin kapattığını söyleyerek AK Parti iktidarları döneminde ekonomi yönetimine duyulan güveni hatırlattı.
***Erdoğan’ın konuşmasındaki şu vurgu bulanık suda balık avlamaya kalkanların kulağına küpe olmalı. Bu tür kritik gelişmelerin Erdoğan sayesinde krize dönüşmeyeceğinin garantisi olarak da bakılabilir.
“Milletimizden işareti aldığımızda hiç tereddüt etmeden gereğini yerine getiririz, bunun dışında her türlü haber, dedikodu, söylenti, lafügüzaftan ibarettir ve bu millete ihanettir. Değişim gerekiyorsa bunu milletin yetki verdiği Cumhurbaşkanı belirler, gerektiğinde hayata geçirecek olan da Cumhurbaşkanıdır.”
Daha önce de yazdım. Türkiye için özverili bir milli mücadele yürütüyor AK Parti kadroları. Ülke menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapmaktan çekinmeyen bir siyasetçi Erdoğan. Ülkenin her yönden ve ekonomik açıdan saldırıya uğradığı dönemde milli ekonomi için adımlar attı. Baskılara rağmen sondaj gemilerinin alınması bunun önemli bir göstergesiydi.
Şimdi dünya yeni bir dönemin eşiğinde. Uyum sağlamak için yeni bir yöntem geliştirilmesi, yeni bir ekip kurulması eleştirilmesi değil takdir edilmesi gereken bir durumdur.
Dün Cumhurbaşkanı gerçekçi bir söylemle “ekonomide sıkıntılarımız elbette var ama karşımızdaki göstergeler de umut verici” diyerek pozitif bir girizgah yaptı yeni döneme. Erdoğan’ın konuşmasının ardından dolar hızla 7,90’nın altına geriledi.
***YENİ DÖNEMDEN NEYİ KAST EDİYOR CUMHURBAŞKANI?
Sorunun cevabını yakın dönemde kendisi verdi. Pazartesi günü gerçekleşen 12. Büyükelçiler Konferansı’nda dünyayı esir alan pandemiye vurgu yaparak "dünyanın yeni bir yol ayrımına geldiğini görüyoruz. Uluslararası kuruluşlar yeni dönemi okumakta çaresiz kalıyor. Ne zaman biteceği belli değil. Karamsarlığa kapılmadan, dengeli, uygulanabilir anlayışla hareket ediyoruz. Eskiler 'Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz' diyor. Biz de zihniyetimizi, kurumlarımızı ve kurallarımızı bu yeni dönemin şartlarına göre düzenlemeden uluslararası örgütlerdeki itibar kaybının önüne geçemeyiz" demişti.
Buna ABD seçim sonuçları da eklendi. Yeni ABD Başkanı Biden, Trump sonrası dönemde dünyaya yeniden liberal değerleri, uluslararası kuruluşları merkeze alan bir politika empoze edecek.
Türkiye’nin menfaatlerini, önceliklerini buna göre yeniden gözden geçirmesi Erdoğan’ın yönetim becerisidir.
***ZAFER BİZİMDİR!
Muhalefetin ve muhalif çevrelerin dayattığı gündemin gölgesinde kalmasına razı olmayacağımız gelişmeler yaşanıyor peş peşe.
Muhalefet parti başkanları ise Karabağ’daki başarıyı kendiliğinden gerçekleşmiş gibi aktardılar grup toplantılarında. Yazmadan edemedim.
Hayır efendim! Karabağ zaferi kendiliğinden gelmedi. Karabağ’ın işgalinde Ermenistan’a açıkça destek veren, 28 yıl boyunca sorunun dondurulması için arka çıkan Rusya Azerbaycan’ın zaferini durup dururken tescillemedi. Türkiye’nin askeri ve siyasi olarak adım adım bağımsızlaşmasıyla, sahada ve masada artan gücüyle, ülkenin genişleyen vizyonu, derinleşen tarih bilinciyle ve Erdoğan’ın son derece akıllı ve yürekli şekilde yürüttüğü liderliğiyle mümkün oldu bu zaferler.
28 yıl sonra özgürlüğüne kavuşan Karabağ’da Türkiye’nin eli, emeği ve kurmay zekası vardır.
46 yıldır kapalı olan Maraş’ın açılmasında Erdoğan’ın etkin liderliği ve diplomasi başarısı vardır.
86 yıl sonra aslına dönüşen ve cemaatiyle buluşan Ayasofya’da da öyle. Müslümanların bunca yıllık gözyaşı ve duası ile Erdoğan’ın arkasında sapasağlam duruşları vardır.