Çarşamba günü Başbakan’la yaptığım söyleşide bir cümle sarfetti ama üzerinde durulmadı.
dedi. 17 Aralık operasyonunu kastederek... Evet, Başbakan ve ailesinin yolsuzluklarla ilgisi olmadığını, böyle işlere bulaşmadığını herkesten çok Gülen cemaati biliyor. 11 yıldır Başbakan’ın en yakınında bulunan, onu adım adım izleyen, takip eden, bütün hayatını kayıt altına alan; hatta koruma polisleri aracılığıyla çalışma odasına böcek koyacak kadar sistematik izleme yapan cemaatin Erdoğan’ın bu taraklarda bezi olmadığını bilmemesi mümkün değildir.
Sadece dinlemek ve izlemek yoluyla değil, bizzat görüşerek, konuşarak da Erdoğan’ı bilirler. Türkiye’de Başbakan’la en çok teması olan, en çok görüşen, en çok iş götüren, en çok iş halledenler Gülen Grubu’ndandır. En çok derken sıradan bir istatistikten bahsetmiyoruz. Diğer bütün cemaatlerin, STK’ların, vakıfların, derneklerin yaptırdıkları işlerin tamamından birkaç kat fazla. Netice zaten, devletten özele kadar bütün alanlarda ayan beyan görülüyor. Durumu uzun uzadıya anlatmaya gerek yoktur.
Başbakan’ın neyi nasıl yaptığını, hayır hasenat hukukuna nasıl riayet ettiğini Gülenciler kadar kimse bilemez. Ne işler, ne imkanlar, ne kolaylıklar gördüler de böyle bir şeye bir kez bile şahit olmadılar. Olsalar, nefes alışlarını dahi takip ettikleri Başbakan’ı mutlaka ihbar ederlerdi, herhalde... Kendilerine imtiyaz sağlasa bile!
İşin içine tek kör kuruş haram ve rüşvet karışmadan sayısız imkana kavuştular. Aksini iddia edebilen var mı? 10 yılda Erdoğan’ın Gülen Grubu’na yaptığı hizmet Fethullah Gülen’den daha fazladır. Başbakan’ın bugünlerde durup durup “Ne kadar safmışız, bilemedik” demesi biraz da bundan olsa gerek.
Başbakan, 11 yıldır defalarca darbeye maruz kaldı. Suikastlerden de döndü. Bütün siyasi kariyeri aslında darbe ve darbe girişimlerine maruz kalmaktan ibarettir.
Son dönemde ise, Erdoğan’ı devirmek azgın bir siyasi projeye dönüştü. Ne olursa olsun Erdoğan gitsin. Ekonomi batsın, terör geri dönsün, Türkiye bölünsün, dünyadan dışlansın... Ne olursa olsun... Yeter ki bu adamdan kurtulalım. Gelinen nokta budur.
Erdoğan, kendisine farklı yollardan verilen mesajı anlamadığı için şimdi yolsuzlukla damgalanıyor. Mesajı alıp yavaşça kenara çekilseydi huzuru bozulmayacaktı, konuşmaları da montajlanmayacaktı.
Şimdi istedikleri şu: Erdoğan kendi kendine çekilsin!
Seçim geliyor, ardından iki seçim daha var. Sandığa gitsin, Millet istemezse zaten gidecek. Hayır! Olmaz, bıraksın.
Her darbe gibi 17 Aralık da sandığı bir seçenek olarak görmüyor, göremez. Cemaatle el ele kol kola operasyona girişen CHP bile görmüyor. O kadar yolsuzluk iddiası çıktı, o kadar El Kaide kampanyası, o kadar MİT baskınları falan... Bir hükümeti yıpratmak için bundan daha fazlası olamaz. Bir aya kalmaz sandık kuruluyor, millet Erdoğan’ı zaten gönderir değil mi? Hayır... Sandığı beklemeden çekilsin gitsin.
Veya yerel seçim yetmez hemen erken genel seçim yapılsın diye bir çağrı... O da yok. Erdoğan’ı devirmek için asrın projesi yapılıyor ama gelip gelinen nokta da nihayet budur.