Geçen hafta Haber Türk’te katıldığım bir programda Doğu Perinçek beni de katarak AK Partili Kürt siyasi aktörlerin Barzani karşısında Erdoğan’ı savunamadığı suçlamasında bulundu.
Oysa programı izleyenler, benim Barzani’nin Kürtlere kaybettiren hatalı politikalarını nasıl açık yüreklilikle eleştirdiğimi ve liderimiz Erdoğan’ın şahsında ortaya konulan Türkiye duruşuna nasıl kararlılıkla arka çıktığımı gördüler.
Buna rağmen Perinçek’in şahsımı da hedefleyerek sarfettiği sözler, siyasi kurnazlıkla geçiştirilecek bir şey değil.
Erdoğan’ı “destek/ittifak” laflarıyla kendilerine benzetmeyi veya Erdoğan üzerinden kendilerine iktidar devşirmeyi amaçlayanların nasıl bir projenin adamı oldukları ortada.
***
Herkes şunu iyi bilsin ki benim önceliğim Türkiye’dir.
Ben Türkiye’nin Kürdüyüm; Barzani’nin veya APO’nun değil!
Ben AK Partiliyim.
Ve sonuna kadar liderimin arkasındayım.
Reis’in Barzani yönetimine yaptığı uyarıları ve eleştirileri yerinde buluyorum.
Bu uyarı ve eleştirilerin öyle birileri tarafından iddia edildiği üzere “Kürt düşmanlığı” içerdiğine zinhar inanmıyorum.
Erdoğan’ın karşı çıktığı şey, Kürtlerin kazanımı değildir.
Barzani’nin hatalı politikalarına yönelttiği eleştiriler, Barzani üzerinden sadece Kürtlere değil hepimize kaybettirecek bir bölünme/çatışma senaryosunun devreye alınmış olmasına yöneliktir.
Mesele asla Barzani’nin şahsı veya Irak Kürtleri değildir.
Emperyalist güçlerin bu oyun planının hedefinde Müslüman halkları birbirine kırdırtma politikası vardır.
Erdoğan kendi liderliğinde somutlaşmış güçlü Türkiye’yi bölüp parçalayarak zayıflatmayı amaçlayan bu kanlı siyasi projeye karşı çıkmaktadır.
“Kürt milliyetçiliği“ üzerinden Erdoğan’ı “Kürtlerin kazanımından rahatsızlık duyan bir Kürt düşmanı lider” olarak gösterenlerin sergiledikleri duruş utanç vericidir.
Suriye’nin kuzeyinde dalgalanan ABD, Irak’ın Kuzeyinde sallandırılan İsrail bayrakları nasıl tehlikeli ve kirli bir siyasi projeyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Erdoğan’ın karşı çıktığı şey işte bu projedir.
Kendi ülkesini ve liderliğini tehdit eden bu projeye karşı çıkmasını “Barzani/Kürt düşmanlığı” eksenine oturtanlar bu projenin figüranlarıdırlar.
Türkiye’de Kürtlere yönelik inkâr ve asimilasyon politikalarını sonlandıran Erdoğan olmuştur.
Barzani’ye elini kardeşçe uzatan Erdoğan olmuştur.
Erbil’i Bağdat’a ezdirtmeyen Erdoğan olmuştur.
Erbil ile Bağdat arasında sorunlar çıktığında çözüm için herkesten çok gayret gösteren Erdoğan olmuştur.
Bu yüzden Bağdat yönetiminin düşmanlık politikalarına maruz kalan da Erdoğan olmuştur.
Şimdi birilerinin kalkıp gerçekleri çarpıtarak Erdoğan’ı “Kürt düşmanı” ilan etmesi çok büyük bir ahlaksızlık örneğidir.
O birilerinin kalkıp AK Partili Kürtleri “Barzanici” ilan ederek Erdoğan’ın Kürtleri kaybedeceği tehdidinde bulunması da ahlaksızca bir algı operasyonudur.
Herkes bilsin ki biz Erdoğan’ı destekleyen Kürtler, Barzani’nin nam-ı hesabına kendi ülkesine, partisine ve liderine hainlik edecek Kürtlerden asla değiliz.
Biz sonuna kadar Erdoğan’ın arkasındayız.
Çünkü Erdoğan’ın, Kürtlerle beraber bölgede herkese kazandıracak bir kardeşlik projesinin mimarı olduğuna inanıyoruz.
Herkes bilsin ki biz iki şeyi çok yanlış ve tehlikeli buluyoruz.
Bir: Barzani yönetiminin hatası dolayısıyla Irak’taki Kürt kardeşlerimizin düşmanlaştırılıp cezalandırılmasını.
İki: Barzani dolayısıyla Türkiye Kürtlerini ötekileştiren incitici söylemleri.
Biz sadece Türkiye Kürtlerini değil diğer ülkelerdeki Kürtleri de kendimizden bilerek kucaklayan bir anlayışın mensuplarıyız.
Türkiye Kürtlerini “Barzani’nin Kürtleri”ne dönüştürecek ötekileştirici nefret dilini asla tasvip etmediğimiz gibi, “Barzani’nin Kürtleri” gibi davranıp Erdoğan’ın şahsı üzerinden hükümetimizin politikasını “Kürt düşmanlığı“ biçiminde takdim eden yaklaşımları da ihanet düzeyinde bir algı operasyonu olarak görüp red ederiz.
Cumhurbaşkanı’mızın dün Meclis’in açılışında yaptığı konuşmada, “Kuzey Irak Yönetimi, yaptığı yanlıştan dönme erdemini gösterdiğinde, Türkiye, devleti ve milletiyle bu kardeşlerimizin yanında olmaya devam edecektir” sözünü Barzani yönetimi dikkate almalı ve gerekli adımı atarak çözüme kapı açmalıdır.