Her geçen gün resim biraz daha netleşiyor. Gezi Parkı’nda ‘ağaçlar kesilmesin’den yola çıkılarak başlatılan ‘masum’ eylemler, Dolmabahçe’de ‘eski rejim’ özlemini çeken, Türkiye’yi dizayn etmeye çalışan odaklar tarafından ‘darağacında Erdoğan’ın kellesini’ alma kampanyasına dönüştürüldü.
Her ne kadar ‘Mesele Gezi değil anlamadın mı’ çağrısı Gezi Parkı’ndan pis kokuların geldiğini gösterse de Gezi’nin ‘samimi genç eylemcileriyle’, Beşiktaş’ın provokatörlerini birbirinden ayırmamız gerekiyor.
Ortada tahminimizin ötesinde adım adım tezgâhlanmış, Halk Tv’den CNN International’a, ‘Erdoğan liderliği Gül’e devretmeli’ çağrısı yapan İngiliz Economist dergisinden Alman ZDF’ye, Putin’den Joe Biden’e kadar uluslararası dayanağının da olduğu bilinen büyük bir kumpas var.
***
Resim gittikçe netleşiyor demem boşuna değil.
Mehmet Ali Alabora’nın ‘Mesele Gezi değil anlamadın mı arkadaş?’ çağrısı, Taksim Dayanışma üyesi Tayfun Kahraman’ın yaptığı ‘İlk gün Taksim Gezi Parkı’na yol genişletme çalışması yapıldığını biliyorduk. Bu işin içindeyiz. Sosyal medyada AVM için ağaç kesiliyor haberi yayılmasaydı bu eylem olmazdı. Biz AVM diye eylem yapmadık’ açıklamasıyla daha bir anlam kazanıyor.
Önce Taksim Dayanışması oluşumuna bakalım. 2 yıl önce kurulmuş! DHKP-C’den Çağdaş Hukukçular Derneğine, KESK’den DİSK’e, CHP’den İP’e, TKP’den, BDP’ye (ayrıca tüm ‘odalar’ içerisinde) yok yok anlayacağınız! Herkesçikler toplanmış! Bir anda grev için sokaklara inen KESK ve DİSK’in ne yapmaya çalıştığını anlayabilmek için, eski TİSK başkanı Refik Baydur’un 28 Şubat post-modern darbe sürecinde kendilerine düşen rolü deşifre ettiği ‘Bizim Çete’ kitabını bugünlerde yeniden okumakta fayda var.
Taksim Dayanışması üyelerinin ‘Gezi Parkı’ eylemcilerini temsilen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la görüşmeleri neticesinde ortaya koyduğu taleplere ve bildirilerine baksanıza Allah aşkına! Talepler arasına bir de ‘özgürlüğüme kavuşmak istiyorum’ diyen Hürriyet Gazetesinin devrik yayın yönetmenine ‘411 el kaosa kalktı’ manşetlerini attıracak ortamın oluşturulmasını şart koşsalarmış tam olacakmış!
Yakalarında milletvekili rozetleriyle halkı terörize edeninden sosyal medyada ‘devrim’ çığlıkları atanlarına... Halk Tv ekranlarında ‘Son 10 yılın en heyecan verici gelişmesi’ diyerek amigoluk yapanlarından ‘Türkiye’de neler oluyor?’ başlığı altında New York Times’ta ‘Geleceğimizden endişe eden bizler Türkiye’nin dört bir yanında cesurca direniyoruz geleceğimize sahip çıkıyoruz’ cümlelerinin yer aldığı ilanlar yayımlatanlara baktığınızda...
Görünen o ki ‘bu onlar içinde son şans’ zira kendi ifadeleriyle ‘Bu kez iktidarı deviremezlerse’ bir daha bu fırsat ellerine geçmeyecek.
***
O halde...
Bu kadar büyük organizasyonun bir anda, 28 Mayıs gecesi spontane geliştiğini düşünmüyorsunuz değil mi?
Oyun büyük ve bunların gözü dönmüş! Gerekirse kendi ideolojilerinden birisini de acımadan öldürebilirler, gerekirse de 12 yaşındaki bir çocuğu köprüden hiç acımadan atabilirler, yeter ki ülkede kaos ortamı yaratılsın da ellerinde tuttukları ipi Erdoğan’ın başına geçirebilsinler.
Ne istedikleri çok açık; 2023 vizyonunu ortaya koyan Erdoğan’ı Çankaya’ya taşımamak.
Başından bu yana söylüyorum bu eylemi başlatan gençlerin (ki Cuma akşamı içlerinden bazılarıyla konuşma fırsatım oldu, ısrarla ortalığı yakıp yıkanlarla ve iktidarı istifaya çağıranlarla bir ilgilerinin olmadığını vurguluyorlar) samimiyetinden zerrece şüphem yok.
Başbakan Erdoğan’ı dahi ‘Bir şeylerin olacağı haberini alıyorduk ancak bunun çevre ve ağaçlar üzerinden yapılacağını tahmin edemedik’ dedirtecek kadar şaşırtsa da senaryoyu iyi yazmışlar...
Ağaçlardan darağacı yaratmak fikri epeyce düşünülmüş üzerinde iyi çalışılmış bir senaryo!
Mevzu ‘ağaç değil’ diyenler, Perşembe gecesi Kuzey Afrika gezisinden ülkeye dönen Başbakan’ı karşılayan halk da size ‘sevgilerle’ diyerek bir mesaj gönderdi...
Sahi siz o mesajı aldınız mı? Yoksa hala #direniyor musunuz?