Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan muhalefete dün bir "gol" daha attı. CHP lideri Kılıçdaroğlu'ndan sonra İyi Parti Genel Başkanı Akşener'i de partisinin Meclis grup toplantısında siyaseten ters köşeye yatırdı.
Hatırlanacağı üzere Erdoğan G20 zirvesi için gittiği Endonezya dönüşünde gazetecilere PKK'nın son saldırılarından hareketle İyi Parti'nin yuvarlak masadaki rolünü sorgulamış ve "Temenni ederiz ki gerek bu masayı terk etmek gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumlarını yeniden gözden geçirirler" demişti.
Bu çağrı İyi Parti tabanına ulaştı ama Akşener'i de masaya fena sabitledi. Kılıçdaroğlu'na hiç olmadığı kadar mecbur bıraktı Akşener'i. Haliyle siyasetin gündemi oldu hallaç pamuğu.
Akşener ise hamleyi anladı anlamasına ama düşünüp taşınmadı. Yaşına ve konumuna yakışmayan tarzda cevap verdi Cumhurbaşkanına.
Akşener Erdoğan'ın muhalefetten korktuğunu iddia ettikten sonra "Erdoğan her zaman olduğu gibi, hım ne diyelim adına, bizi yine dürtmüş! Şunu yapmış yani. (Eliyle bir hareket yapıyor. FÖ.) Sayın Erdoğan'ın (durumu toparlamaya çalışıyor. FÖ) zikzaklarına biz alıştık. (...) Dolayısıyla biz milletimizin geleceğinin heba edileceği bir kumar masasında değiliz."
Medya bir hafta boyunca sabah akşam bunu tartıştı.
Erdoğan İyi Parti'ye neden böyle bir çağrı yaptı? Maksadı karşı ittifakı bozmak mıydı yoksa taban ve iddia olarak kendini milliyetçi bir çizgiye oturtan İyi Parti'yi polislerimizi, öğretmenlerimizi, çocuklarımızı hunharca şehit eden terör örgütünün sözcüsü ile aynı masaya yakıştıramamak mıydı? Yerli milli olun derken neyi amaçlıyordu?
Bu ve benzeri pek suale yanıt arandı hafta boyu.
CHP başta olmak üzere masanın küçük büyük ortakları da cevap yetiştirdiler Erdoğan'a.
Muhalefet medyası "Akşener'den Erdoğan'a rest" manşetleriyle, Erdoğan'ın hak ettiği cevabı aldığı yorumlarıyla ciddi mesai harcadı. İçlerinde en eğlenceli olanları ise Erdoğan'ın yuvarlak masadan korktuğunu ileri sürenlerdi bana kalırsa.
Aradan altı gün geçti. Bu esnada Millet ittifakı boş durmadı, Deva Partisi'nin ev sahipliğinde sekizinci kez toplandı.
Masaya bu kez ne servis edildi bilmiyoruz çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onları "yemekte misiniz" diye eleştirmesinin ardından menüyü kamuoyuna açıklamıyorlar artık. Ama Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan toplantı notlarının hangi fontlarla, kaç büyüklükte, hangi karakterle yazılacağını açıklamıştı, bunu biliyoruz.
Fakat son toplantıdan da masadan ne somut bir işleyiş planı ne gösterilecek ortak adayın ismi çıktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise boş durmadı. Yükseklik bakımından Türkiye'nin en yüksek, dünyanın beşinci büyük barajı olan Yusufeli Barajını ve ülke ekonomisine yıllık 5 milyar TL katkı sağlayacak olan Hidroelektrik Santralini hizmete açtı; Katar'daki Dünya Kupası açılışına katıldı, Sisi ile "tokalaştı"; Başkomutan sıfatıyla Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyine yuvalanan PKK-YPG terör örgütüne yönelik Pençe Kılıç Hava Harekatı emrini verdi, yönetti. Pek çok yabancı devlet adamını kabul etti, anlaşmalara imza attı; önemli toplantılara başkanlık etti...
**
Düne gelince ... Nereye evrileceği merakla beklenen pas bu kez İyi Parti'nin eşsiz desteğiyle deldi geçti muhalefet filesini.
Çünkü Akşener medya üzerinden Erdoğan'a "Bizim senin yerli milliliğine ihtiyacımız yok, biz kendimize güveniyoruz" demesinin üzerinden iki saat ancak geçmişken bu kez Erdoğan çıktı meydana. Ve İyi Parti'nin kazandığı tek büyük belediye olan Aydın Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan ve CHP'nin Aydın İl Başkan Yardımcılığı görevinden ve partisinden istifa eden Mustafa Ertekin ile CHP'li meclis üyeleri topluca AK Parti'ye geçti.
Akşener'in Başdanışmanlığını yapan Murat Çuhadar ise hafta içinde görevinden istifa edip bundan böyle AK Parti'yi destekleyeceğini açıklamıştı.
Öte yandan yuvarlak masada kumar masalarına özgü bir çuha serili zaten. Kamuoyuna yansıyan bilgilere bakılırsa, altılı masanın seçimi kazanması halinde HDP'ye hangi bakanlıkların verileceği, seçilen cumhurbaşkanının yanına her parti genel başkanının cumhurbaşkanı adayı olarak yerleştirileceği türünden sorular kafa karıştırıyor.
Yuvarlak masanın bitmeyen "istikşafi görüşmelerini" CHP içindeki ve CHP-İP arasındaki aday uzlaşmazlığını, vaat edilen güçlendirilmiş parlamenter sistemin belirsizliklerini ıslah edip nasıl halka anlatacakları tam bir muamma.
Ama şu net. HDP'ye yaklaştıkça başkalaşan, kendini kaybeden CHP'nin boşalttığı yere göz dikti İyi Parti. Kılıçdaroğlu gözünü hırsla karartmışken Akşener'in hesabı seçim sonrasına. Tam da bu hesapla HDP'nin oyunu alıp günahından kaçacakken bir sözüyle sabitledi Erdoğan Akşener'i masaya.
Üstelik çağrısına karşılık da buluyor. Muhalefetin 'iyi'leri bir bir milli cepheye katılıyor.