Tek bir sebep bile yeter, tek bir cümle bile her şeyi ifade eder:
Dünya mazlumlarına sahip çıkan bir liderimiz olsun diye…
Dünya markası olmuş; tanınan, bilinen, sevilen, gündem oluşturabilen, bölge halklarında coşku seli oluşturabilen bir tane liderimiz var. O da R. Tayyip Erdoğan.
Gazze’deki mazlumlar İnce’yi veya Akşener’i tanır mı? Saraybosna’daki, Üsküp’teki kardeşlerimiz onlar için sokağa dökülür mü? Somali’deki, Sudan’daki mazlumlar diğer adayları umursar mı?
Erdoğan seçildiğinde dünyanın dört bir yanında insanlar sel olup sokaklara taşıyorsa, başına bir şey gelmesin diye gece gündüz hayır dua ediyorsa, Türkiye’deki seçimler birçok ülkenin öncelikli meselesi haline geliyorsa Türkiye sınırlarını aşan bir liderlik sözkonusudur.
Hep söylüyoruz; lider olmakla parti genel başkanı olmak aynı şey değildir. Diğer Cumhurbaşkanı adayları arasında bırakın küresel düzeyde olmayı ulusal düzeyde bile lider vasfına sahip bir aday var mı? Hatta M. İnce bırakın lider olmayı genel başkan olmayı da başaramamış.
Lider olabilmek zordur; küresel düzeyde lider olabilmek, başka ülke halklarının yüreğini titretebilen bir etki yapabilmek daha zordur.
Samimi olarak soralım:
Diğer adaylar içinde Gazze için, Kudüs için, Filistin için samimiyetle güzyaşı döken var mı?
Arakan Müslümanlarının dramını yüreğinde hisseden var mı?
Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin halini hatırını soran var mı?
Sudan’da mazlumları tedavi için açılan hastaneyi gören var mı?
Somali’de açlıktan kırılan garibanlara yardım dağıtan aşevlerinden haberi olan var mı?
Tarihteki Osmanlı’nın yardımı sebebiyle Türklere şükran duygusuyla bakan Açe’nin yolunu bilen aday var mı?
Irak’taki savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan yüzbinlerce Türkmen ve Arap kardeşimizin elini tutan, derdini paylaşan var mı?
Suriye’deki ölümden ve zulümden kaçarak canını kurtaran anneleri-babaları ziyaret eden, burada doğan yavrularının başını okşayan var mı?
Binlerce yetim-öksüz çocuk mülteci var, bunların kimsesizliğinin acısını yüreğinde hisseden var mı?
Türk halkı genel olarak bu meselelerle ilgilidir, üzülür, ağlar, dua eder, yardım eder ama lider olarak bu meselelerle ilgili olmak hayatın hangi alanında olursa olsun bir aksiyon ortaya koymayı, bir inisiyatif almayı, bir tavır takınmayı gerektirir.
Kendi seçmeniyle gönül bağı kurmak ve güven ilişkisi oluşturmaktan daha zor olan, başka ülke halkları tarafından tanınmak, bilinmek, sevilmek, güvenilmektir.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan bunu başarmıştır.
İnsanlığın vicdanı olarak liderliğe soyunmak, küresel güçlere karşı mazlumların sesi olmak için ortaya atılmak başka bir karakter gerektirir.
Diğer adaylarla Erdoğan arasındaki belki de en bariz fark bu liderliğe soyunup soyunmama meselesidir.
Savaştan kaçan Suriyeli, Iraklı Müslüman kardeşlerimizi, Türkmenleri, Arapları ülkelerine geri göndermekten başka bir cümle kuramayan adaylar var.
TİKA’yı kaldırmaktan, kardeş coğrafyalara kol kanat geren işleri bertaraf etmekten başka bir şey öneremeyen adaylar var.
Türkiye’yi içe kapamayı, iddialarından koparmayı, kendi menfaatinden başka kimsenin meselesiyle ilgilenmemeyi maharet sayan adaylar var.
Oysa Türkiye’nin dünya genelinde 50’den fazla ülkede şehitliği var. Bu ne demektir? Milletimizin evlatları dünyanın dört bir yanına adalet için gitmiş, şehit düşmüş, yaban ellerdeki kabir toprağını vatan yapmış.
Gönül coğrafyası, kardeş halklar, mazlum milletler gibi ifadeler durup dururken oluşmuyor.
Gazze için müstekbirlere one minute diyemeyen, Kudüs için dünyayı ayağa kaldıramayan, Balkanlar için diplomasi savaşı veremeyen, İslamafobya’ya karşı hakikati haykıramayan bir kişi ne dünya lideri olabilir ne bize liderlik yapabilir.
Biz hem Türkiye’ye tam anlamıyla bir lider seçeceğiz, hem de dünya mazlumlarına…
***
Aziz milletimizin ve İslam aleminin Ramazan Bayramını tebrik ederim.