Soner Yalçın öyle demiş...
Binali Yıldırım’ın AK Partili eski bakanlarla Ankara’da yaptığı bir toplantıyı “Erdoğan’a güç gösterisi” başlığıyla yazıya dökmüş...
Merak ettim araştırdım...
Çünkü yazıda benim ve Şamil Tayyar’ın da adı geçiyor...
Güya toplantıya katılan Bülent Arınç bize ağza alınmayacak sözlerle saydırmış...
O saygısızca lafların yeri burası değil...
Kem söz sahibine aittir...
Önce toplantıya dair bilgi vereyim...
Böyle bir yemekli toplantı yapıldığı doğrudur...
Binali bey adına eski Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan herkesi aramış...
Yemekli toplantıya 48 kişi katılmış...
Binali bey açılış konuşmasında Cumhurbaşkanımızın selamını iletmiş...
Demek ki Cumhurbaşkanımızdan habersiz bir yemekli toplantı değil...
“Erdoğan’a güç gösterisi” şekinde yorumlanabilecek bir durum zinhar söz konusu değil...
Ne Binali bey böyle biridir, ne oraya çağrılan bakan arkadaşlarımızın kahir ekseriyeti buna izin verecek tıynette kimselerdir...
AK Parti’de liderimize güç gösterisinde bulunmaya ne kimse cesaret edebilir ne de cesaret edenin yanına yaptığı kâr kalır...
Reis’ten dolayı AK Partili olmayı şeref addedenler, böyle bir durum karşısında gök kubbeyi başlarına indirir bu arayışta olanların...
Konuşmak isteyenlere söz hakkı verilmiş...
Tabii siyasi nezaket ölçüleri içinde kısaca konuşmalar yapılıp hasbihâl edilmiş...
Bir tek Bülent Arınç mikrofunu aldığında bırakmamış...
Uzattıkça uzatmış...
Konuşmasında “vefasızlık”tan dem vurmuş...
“Yalnız bırakılmak”tan şekvacı olmuş...
Hızını alamamış bizzat adımızı anarak saygıyla ve edeple bağdaşmayan suçlamalarda bulunmuş...
Trol muhabbeti biliniyor zaten...
Tabii bu konuşma başta Binali bey olmak üzere orada bulunan bazı siyasi büyüklerimizin canını sıkmış...
“Bu tür konuşmaların yersiz ve yanlış” olduğu biçiminde nezaketli tepkiler konulmuş...
Adı bende saklı eski bakan abilerimizin tepkileri için şahsım adına teşekkürlerimi iletiyorum.
Soner Yalçın’ın sözünü ettiği toplantının asıl gerçekliği bu...
Yanlış iddialar bilinsin, işin doğrusuna göre konuşulsun diye yazdım.
Yoksa Bülent Arınç’a burada cevap vermek için değil.
Zira Türkiye’nin “beka sorunu” yaşadığı bir dönemde, kendisi siyaseten her anlamda bir soruna dönüşen Arınç gibilere cevap vererek enerjimizi tüketmek istemeyiz.
Liderimiz ne sorunlarla uğraşıyor, Arınç gibileri hâlâ neyin derdinde...
Şu kadarını söyleyerek kapatıyorum konuyu:
Biz davamızın selameti için ne zaman farklı davranma kararı alsak Arınç bir yerlerden başını uzatıyor...
Bize de haysiyetimize ve kişiliğimize yakışır bir şekilde cevap vermek düşüyor...
Keşke yakamızdan düşse de biz de rahatlasak...
Benim açımdan Bülent Arınç artık siyasetin konusu olmaktan çıkmıştır...
Bizatihi siyasi bir soruna dönüşmüştür...
Özellikle de AK Parti siyaseti açısından...
YA GAFİLSİNİZ YA HASIM
İdlib’te askerlerimiz şehit ediliyor...
Askerlerimizin şahsında Türkiye’ye adı konmamış bir savaş açılıyor...
Kim tarafından?
Esed tarafından...
Eli kanlı diktatör Esed’in katil ve cani sürüleri tarafından...
Ama içimizden birileri kalkıp utanmadan Esed savunusu yapmaya devam ediyor...
“Suriye’de ne işimiz var!” diyorlar...
“Meşru devlet başkanı Esed ile masaya oturulmalı” deniliyor...
“Esed ile işbirliği yapılsa bunlar olmaz!” diyerek birileri alçakça Esed’in cinayetlerinin ve Esed rejiminin ta eskiye dayanan Türkiye düşmanı politikalarının üstünü örtmeye, Suriye’de olup bitenlerin suçunu da Cumhurbaşkanımızın üstüne yıkmaya çalışıyor...
Onlara göre Esed zalimine direnen mazlum Suriye halkı “terörist!”, Esed ise “meşru Başkan!”...
Onlara göre Esed teröristlere karşı mücadelesinde haklı, Erdoğan ise Suriye’nin içişlerine karıştığı, dahası “teröristlere destek!” verdiği için haksız...
Olup bitenlerin tek suçlusu Esed değil, Erdoğan!
Askerlerimizi alçakça şehit eden eli kanlı diktatör Esed’e tek laf etmeden Erdoğan’a en ağır suçlamaları yöneltenler alçakça bir ihanetin temsilcileridirler.
Bu ülkede Esed’i Erdoğan’a tercih edenler aleni bir ihanet içindedirler.
Esedseverliği pervasızca savunanlarla bırakınız aynı gemide olmayı aynı havayı solumaktan bile ar duyarız.
Cumhurbaşkanımız söylenmesi gerekeni söyledi...
“Türkiye’nin Suriye’de ne işi var diyenler ya gafildirler ya Türkiye’nin hasmıdırlar.”
Herkes safını netleştirmeli artık...
Gafillere düşmanlığımız olmaz ama Türkiye düşmanlığına varan Esedseverliğe asla müsamahamız olmaz...
Türkiye’nin hasımlarıyla söylem ve amaç birliği içinde olanlar zinhar dostumuz olamaz bizim...
Esed’in gemisine binenlerin Türkiye gemisini batırmalarına izin verecek kadar gaflet sahibi değiliz hamdolsun...