Görünen o ki Başkanlık sistemi 2015 seçimlerinin baş gündemini oluşturacak. Muhalefet bu meseleyi Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın şahsı üzerinde yürüteceğe benziyor. Oysa Başkanlık, adı üstünde sistemik bir mesele, kişisel bir mesele değil.
Erdoğan’ın sınırları Türkiye’yi çoktan aşan güçlü karizmatik liderliğinin altında siyaseten ezilen muhalefetin o bildik pespaye ve iler tutar yanı olmayan “otoriterlik” veya “diktatörlük” suçlamaları üzerinden sürdürdüğü tartışmaların kıymeti harbiyesi yok.
Yeni Türkiye’nin güçlü ve karizmatik Başkanı Erdoğan’ın “Ak dediğine kara, kara dediğine ak!” demeyi siyaset zanneden paralel muhalefet bloğunun 2015 seçimlerinde derin bir siyasi hezimete uğrayacağını söylemek bile gereksiz.
Sadece parlamenter sistem mi demokratik?
Paralel muhalefet bloğu ne hikmetse parlamenter sistemi fetişize ediyor.
Öyle bir savunma mantığı geliştiriyorlar ki sanki parlamenter sistem yegane demokratik sistem imiş gibi! Parlamenter sistemi demokratik, başkanlık sistemini diktatörlük biçiminde tanımlayan açıklamaların Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun da dediği gibi siyaset biliminde hiçbir karşılığı yok. Anayasa teorisi bağlamında da bu indirgemeci yaklaşımın zerrece kıymeti yok. Anayasa teorisi açısından bakıldığında sistemleri demokratik ve hukuki kılan özün gerçekte güçler ayrılığı ilkesi olduğu ve bunun da tek örnekli bir modele yaslanmadığı biliniyor.
Fren ve denge sistemi diye tanımlanan sistem ülkelere göre değişiklik arz ediyor.
Türkiye’nin sosyolojisine uygun başkanlık sistemi denildiğinde akıllarına hemen “diktatörlük”ü getirenler bilmiyorlarsa öğrensinler sistemler varlıklarını içinden geldikleri toplumun özgül koşullarına borçludurlar.
Tarihsel tecrübe, kültürel miras ve derin sosyoloji sistemleri biçimlendiren unsurların başında geliyor.
Kendi ülkelerine yabancı olanların nobran bir dille tarihsel tecrübemize ve sosyolojimize yaslanan önerilere peşinen karşı çıkmaları bir başka zihinsel hastalığın ürünü olarak değerlendirilebilir elbette. Ama geliniz görünüz ki mağribi/garpçı/batıcı geçinen bu çevrelerin sırf hastalıklı Erdoğanfobik anlayışları yüzünden Batı’daki başkanlık sistemine sırt çevirmeleri pek anlaşılır gibi değil.
Diyeceğim o ki parlamenter sistem de, başkanlık sistemi de Batı’da örneklerine sıkça rastlanan, ama farklı biçimlerde uygulanan demokratik sistemlerdir.
Bölücülük ve otoriterleşme
Siyasetin teorik düzeysizliği son zamanlarda muhalefet üzerinden iyice belirginleşmeye başladı. Başkanlık sistemiyle ülkenin bölüneceği ve otoriter bir eksene oturacağı söyleniyor.
Sormak lazım:
“Kürt sorunu” ve “PKK sorunu” bağlamında ülkemizi kronik bir çatışmanın eşiğine getiren sistem, herhalde Başkanlık sistemi değildi değil mi? Başkanlık sistemine geçilmesi halinde ülkenin bölüneceğini iddia etmek, eski bir paranoyadır.
Bu paranoya üzerinden siyasi varlık inşa etmeye çalışan MHP’nin kendi davasının kurucu lideri olan rahmetli Alparslan Türkeş’in Başkanlık sisteminden yana olan görüşlerini bir tarafa itmiş olması da ayrıca manidardır.
Erdoğanfobizmin MHP’yi sürükleyeceği başka tehlikeli siyasal alanın MHP tabanı tarafından doğru okunması gerektiğine inanıyorum.
CHP’nin “otoriterleşme” ve “diktatörleşme” iddiaları ise tek kelimeyle ironik...
Kendi siyasal kültürü “otoriterlik” üzerinden şekillenen CHP’nin nasıl bir “Milli Şef/Führer” geleneğinden geldiği biliniyor.
CHP önce kendi siyasal geçmişini reddetmeli ki söylediklerinde inandırıcı olabilsin.
Ayrıca CHP karar versin: Erdoğan başkanlık sistemine geçildiğinde mi “diktatörleşecek”, yoksa zaten mi “diktatör”?
Erdoğan’a Başbakan iken de “diktatör” diyen CHP’nin bu iddiası doğruysa, demek ki “diktatörlük” için Başkanlık sistemi şart değilmiş!
Başbakanımıza haksızlık ediliyor
Davamızın lideri olan Cumhurbaşkanımızın söyledikleri ortada... Anayasa Komisyonu’na AK Parti olarak sunduğumuz teklif ortada... Başbakanımızın bir televizyon programında söyledikleri ortada...
Hala birilerinin “AK Parti ne istiyor?” diye sormaları abesle iştigal.
Başbakanımızın bu meselede Cumhurbaşkanımızdan ayrı düşündüğünü iddia edenler Başbakanımıza haksızlık ediyorlar. Vakti zamanı geldiğinde Başbakanımızın neyi nasıl söylediğini herkes görecektir elbette. Bu meselenin Erdoğan üzerinden tartışılmasının yanlış bulunması, sistemik değişikliğe karşı olunduğu anlamına gelmiyor.
Başkanlık sistemi Erdoğan’ın ihtiyaç duyduğu bir mesele değildir.
Erdoğan zaten Başkan...
Başkanlık sistemi “cihan devleti” olmaya doğru yürüyen Türkiye için gerekli ve zorunlu bir ihtiyaç olduğu için savunuluyor.