Otuz yıldır Türkiye’ye büyük acılar yaşatan kanlı bir sorundan kurtulmak için başlatılan ‘çözüm sürecinin’ en kritik günlerinden geçiyoruz.
Bu çerçevede, hükümet süreci toplumla paylaşacak, birebir insanların yüreğine dokunarak yaşadığımız tarihi günlerin önemini anlatacak 63 kişilik ‘akil insanlar’ heyeti oluşturdu.
Açıkçası, farklı kesimlerden ve farklı kimliklerden oluşturulmuş, her açıdan kaliteli ve zengin bir kadro bu akil insanlar heyeti. Büyük bir bölümü, kendi alanında önemli başarılara imza atmış, Kürt sorununun çözümü konusunda önemli çabalar sarfetmiş isimlerden oluşuyor.
Ancak heyet açıklanır açıklanmaz, çok yakından tanıdığımız malum çevreler hiç gecikmeden mırın kırın etmeye başladılar. “Bu heyet, AK Parti’nin yandaşı akil insanlardır, bunlar devlete dokunmayan aydınlardır” şeklindeki değerlendirmelerle, güya bu süreç çok umurlarındaymış gibi akıl satmaya çalışıyorlar.
Evet, artık biliyoruz ki birileri bu ülkenin selamete çıkmasını, kanın durmasını istemiyor. O zaman size ne, heyete kimlerin alınıp alınmayacağından? Siz zaten yoksunuz ki... Ama hayır, onlar Türkiye karşıtlığı görevlerini mutlaka bir şekilde yerine getirecekler. Hatta bununla da yetinmeyip, imalı yazılarla ‘akil insanlar heyetini’ tehdit edecekler. Sözgelimi, “Gittikleri bölgelerde çok sıkı korunmaları gerekecek...” şeklindeki cümleler, nasıl bir masumiyetin ifadesi olabilir? Acaba, ‘vur de vuralım’ sloganlarının hayata geçirilmesi mi ima ediliyor?
Peki kim bunlar?
Hayatlarının hiçbir döneminde, demokrasiyle, özgürlüklerle yolu hiç kesişmemiş, evlat acısıyla bir kez olsun yüreği yanmamış, her şehit geldiğinde vatanseverliği hatırlayan siyasetçiler, tuzu kuru aydınlar, köşelerinde Ergenekon uzmanlığı yapan gazeteciler...
Bence Başbakan Tayyip Erdoğan, barışı, demokrasiyi önemseyen, yıllardır Türkiye’nin ayağına prangalar vuran kanlı terör sorununun çözümü için çaba sarfeden, bu ülkede yaşayan herkesin eşit ve özgürce yaşamasını yüreğinde hisseden, AK Parti’nin değil ‘çözümün’ tarafında yer alan isimlerden oluşan bir heyet kurmakla yanlış yapmıştır.
Başbakan Erdoğan, Alevi önderlerine suikast için S-1 timi hazırlayan Ergenekoncular için Silivri’de özgürlük nöbeti tutan CHP’lilerden heyete almamakla hata etmiştir.
Hrant’a ‘Türklüğe hakaretten’ dava açtıran, bütün duruşmalarda mahkeme önünde ona kan kusturan Ergenekon sanıklarına köşelerinden çiçek atan ünlü gazetecilerden heyete almamakla hata etmiştir.
Ellerinde binlerce faili meçhulün kanı bulunan Silivri’deki JİTEM kurucuları için özgürlük şarkısı söyleyen abilerden bir tanecik bile olsa heyete dahil etmemekle hata etmiştir...
Hele, Cumhuriyet mitinglerinde “Ordu Göreve” pankartının altında esas duruşa geçen ulusalcı Türk büyüklerinden heyete almamak affedilir bir hata değildir.
Böyle bir ‘akil insanlar heyeti’olur mu?
Yıllarca askerden emir alarak köşelerinde hükümet yıkma planları yapan anlı şanlı gazetecilerimiz yok, parti kapattıran ünlü savcılar, yargıçlar yok.
Deniyor ki, neden Kemalistlerden, CHP paralelindeki ulusalcılardan, MHP’nin ultra milliyetçilerinden bu heyette kimse yok? Kusura bakmayın ama, onlar zaten bu sürece düşmanlar. Yani iktidar, ‘çözüm’ için başlattığı süreci baltalamaları için özel bir ‘yıkım ekibi’ mi kurmalıydı?