Boğaziçi Üniversitesi'ni, provokasyon üssü olarak seçen bir yeni kalkışmanın bütün aktörleri devrede.
Taksim Gezi Parkı kalkışmasının birebir kopyası bir kalkışma bu.
Şer şebekesinin projesi bir defa daha sahneleniyor.
Sosyal medya üzerinden yapılan organizasyon yine aşikâr... Amerikan, İngiliz ve Fransız medyası yine "polis şiddeti" ile mevziden çıkıyor...
Başta CHP, muhalefet partileri, siyasî destek birliği olarak sahada.
Gezi'den farkı, bu defa Davutoğlu ve Babacan da terör estiren provokatörlerin yanında.
"Boğaziçili gençler", "masum gençler" diye bir terane tutturdular.
İçişleri Bakanı Bakan Soylu, gerçeğin şamarını yüzlerine yapıştırdı:
"Gözaltına alınanlardan 108'inin 101'i Boğaziçi ile alâkalı değil, 79'u DHKP/C, TKP-ML dâhil olmak üzere terör örgütü üyesi..."
Bu gerçeği; Akşener, Karamollaoğlu, Davutoğlu ve Ali Babacan ağzına hiç almıyor. Erdoğan düşmanları hariç, kamuoyu elbette bunun farkında.
Kılıçdaroğlu; "Çocuklarımız, öğrencilerimiz ve Türkiye'nin evlatları gençlerimizle ve aileleriyle beraberiz" diyor.
Ahmet Davutoğlu, terör estirenlerin ciğerini bildiği halde;"Sorunlar, gözaltılarla değil konuşularak çözülür" derinliği ile Kılıçdaroğlu'nun yanında.
Küresel projenin elemanı gibi konuşlandığını gördüğümüz Ali Babacan, savrulmasındaki taklaları ile fal taşı gibi açılmış gözlerimizin önünde; "Gençleri rahat bırakın. Duruşumuz budur" ültimatomu veriyor.
HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, göz altılara engel olmak için polisin karşısına dikiliyor.
Selahattin Demirtaş, Edirne Cezaevinden Boğaziçili öğrencilerine selam gönderiyor.
Bir de unutulmuşluğun kompleksi ile rol çalan bir siyaset eskisi var. O da yandan koroya iştirak ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, CHP destekçisi TV kanalı Tele1'den aleni tehdit savuruyor:
"Sen şah değilsin, padişah değilsin, sultan değilsin. Aklını başına al. Yarın yapayalnız kalacaksın. Hiçbir dikta heveslisi insan hiçbir tek adam yatağında ölmemiştir..."
Hani CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu, "erken seçimle ya da başka bir şekilde..." diyerek darbe düğmesine basmıştı ya... Şimdi o başka şeklin, Boğaziçi Üniversitesi üzerinden ortaya çıktığını görüyoruz.
Cumhurbaşkanımıza "sözde" demek, devletin valilerini, yargı mensuplarını "militan" diye suçlamak... Bunların hepsi devletin sinir uçları ile oynamak, milletin damarına basmaktır.
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli'nin kararlılığını görmeyenler/göremeyenler çok yakında fena yanıldıklarını anlayacaklardır. Halk lisanıyla diyeyim, hevesleri kursaklarında kalacaktır...
Şu anda Cumhur İttifakı'ndan güç alan devlet birimleri; 2013'ün, FETÖ'den kaynaklanan zaaflarının hiçbirini taşımıyor.
Devletimiz kararlıdır.
Milletimiz, devletin alacağı her tedbirin yanındadır.
CHP kendi içindeki milletvekili istifalarının, taciz ve tecavüzlerin baskısını dağıtmaya uğraşıyor.
Akşener, Davutoğlu ve Ali Babacan küresel yıkım projesi fitnesinin kazanına odun taşıyor.
Hiçbiri milletimizi tanımış değiller.
Milletimizdeki; Menderes'i astınız, Özal'ı harcadınız ama Erdoğan'ı yedirtmeyiz" kararlılığını görmüyorlar.
15 Temmuz şanlı direnişine rağmen görmüyorlar...
Cumhur İttifakının liderleri olarak Erdoğan ve Bahçeli, Boğaziçi Üniversitesi üzerinden bir daha denenen kalkışma karşısında gerekenin yapılacağını üç gündür hatırlatıyor.