AK Parti, günler öncesinden bütün ülkenin dünkü kongreye kilitlenmesini ustalıkla başarmıştı. Neredeyse bütün detaylar hem haber hem de magazin konusu oldu.
Konuşma, konuklar, salonun havası, partiye katılımlar vs. hepsi doğal olarak birer propaganda malzemesine dönüştü.
Ana muhalefet kongreleri neredeyse aç-kapa kıvamında seyrederken, iktidar partisinin kongresi üçüncü döneminde ve 11. yılında giderek artan bir ilgi odağı haline geliyor.
Beğenip beğenmemek siyasal tercih meselesi ama bugün Erdoğan’ın vizyonuyla rekabet edilmesi imkansız görünüyor.
Erdoğan, Türkiye’ye değil bölgeye hatta dünyaya kongre yapıyor. Misafir profili ve politik mesajlar bir yana; tane tane anlattığı Türkiye tecrübesi örnekleri bunu ifade ediyordu.
Mesela, 2023 hedefli kongrede birdenbire sıradan bir şeyden bahseder gibi 2071 vizyonunun üzerindeki örtüyü açıyor.
Ve çok önemli bir sahne... Daha düne kadar neredeyse düşman ülke konumundaki Mısır’ın Cumhurbaşkanı, kongrenin 50’ye yakın yabancı misafirleri arasında oturuyor. Erdoğan konuşuyor Mursi dinliyor, Mursi konuşuyor Erdoğan dinliyor.
Tek başına bu fotoğraf bile AK Parti dördüncü kongresi kadar değerlidir. Türkiye, birkaç ayda Arap dünyasının lideri olan ülkeyi dostluk safına çekmeyi başarmış bulunuyor. Hem de ne dostluk...
Başbakan Erdoğan AK Parti kongresinde daha iyi ve daha rafine bir demokrasi için söz verdi. Söz verip geçmekle kalmadı, kritik noktalarda neyi nasıl yapacağını da anlattı.
Parti kongreleri detayların açıklanacağı yerler değil. Herkesin gözü kulağı yeni anayasa ve Kürt meselesindeydi. Konuşmayı baştan sona ve satır aralarını iyice okuyarak değerlendirince samimi bir çözüm arzusunu anlıyorsunuz.
Ne dedi?
Kürtlerden teröre karşı güçlü bir “yeter artık” beklerken, bu yolda en çok adım atan bir lider olarak “10 yılda yaptıklarımızı başa kakacak değiliz” dedi.
Çözüm arzusu da su cümlelerde saklı:
“Bugün hepimiz için bir milat olsun. Hep birlikte özeleştiri yapalım...”
Erdoğan çözümcü ve müzakereci pozisyonunun altını kalınca çizdi.
Hemen ardından yeni anayasa için takındığı vaatkar tavır da bunu teyit ediyor:
“Yeni anayasa hazırlanması konusundaki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Masadan çekilmeyeceğiz...”
Yeni anayasa ile Kürt meselesi arasındaki ilişkiyi ayrıca anlatmaya gerek yoktur.
Son genel başkanlık kongresi duygusal coşkuluydu ama aynı zamanda alışık olduğumuz Erdoğan profilinin gereği olarak kendini bağlayan ve önüne ağır icraat hedefleri koyan teknik bir toplantıydı. Erdoğan, yaptıklarıyla övünmekle yetinmeyen, yapacaklarını anlatmaktan daha çok keyif alan bir lider.
Siyasete ve icraatçılığa büyük bir iştahı var. 59-60 yıl sonrasına, 2071’e hedef koymak başka nasıl açıklanabilir ki...