Başörtüsü çıkışı ile Kılıçdaroğlu kazdığı kuyuya düştü.
Aklınca Cumhur İttifakını, Erdoğan'ı köşeye sıkıştıracaktı.
Durup dururken, kimsenin mesele etmediği bir konuyu, siyasî istismar vesilesi yapıp kanayan yara ilan etti, "Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkarıyoruz." dedi.
CHP Grup toplantısından sonra da üç maddelik bir yasa teklifi verildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün kaçak güreşmeye çalışan Kılıçdaroğlu'nu mindere çekti: "Kılıçdaroğlu samimiyse çözümü yasa değil, anayasa düzeyinde sağlayalım." dedi.
Kılıçdaroğlu'nun afra tafrası bir anda bitti.
Öyle ki, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Yeni Anayasa, yeni Meclisin işi olacak." deyip Erdoğan'ın teklifine anında ret cevabı verdi.
Erdoğan da gazetecilerin sorusu üzerine "Olacağı buydu zaten. Bunlar dürüst değil." dedi.
Kılıçdaroğlu'nun, başörtüsü nereden aklına geldi? Neden böyle bir çıkış yaptı?
Kendisinin adaylığını destekleyenler bile şaşırdılar.
Bir ağızdan, "Türkiye'nin gündemi bu mu?", "Kılıçdaroğlu'nun yaptığı bir seçim hazırlığı." dediler.
Kılıçdaroğlu, herkesin aklıyla alay etmeye kalktı.
Geçmişte başörtüsü zulmünün savunucusu ol, Meclis'ten geçen değişikliği Anayasa Mahkemesine götürüp iptal ettir, ikna odalarının zalimlerini hem de üst üste iki defa milletvekili yap, bugün mesele çözüldüğü halde "imana gelmiş" gibi davran...
Kılıçdaroğlu başörtüsünü, öylesine siyaset malzemesi yaptı ki, yayınladığı videoda, "Türkçülüğün Esasları kitabı ile tespihi masada görünür şekilde öne çıkardı.
Mesele başörtüsü ise bu ne?
Başörtüsü meselesini Erdoğan, AK Parti-MHP çözdü. Kurumların aldığı kararlarla, yönetmeliklerle bu mesele halloldu.
Diyelim ki, yarınlar için bir endişe var. Erdoğan'ın dediği gibi asıl Anayasa düzeyinde temel bir çözüm aranmalı. Eh, CHP buna da hemen "hayır" diyor. Demek samimiyetsiz olan Kılıçdaroğlu yönetimidir.
6'lı masa jantta giderken, o masada havanda su dövülürken Kılıçdaroğlu yeni bir abuk sabukluk daha yaptı. Bir tuhaflık daha sergiledi. (Akşener öyle diyor.)
CHP Genel Başkanı, Türkiye'nin gerçek meselelerine odaklanmak yerine 6'lı masadaki 5'linin, ya da "ajans"ın aklıyla gündem değiştirmeye kalkıyor. "Biz daha iyi yönetmeye talibiz" diyor ama nasıl yöneteceğine dair henüz bir şey duymadık.
Bir defa makul çoğunluk, CHP zihniyetinin samimiyetine inanmıyor.
Eğer Kılıçdaroğlu samimi ise, Ayasofya cami olmamalı, hatta Sultanahmet camii bile müze olmalı diyene, Kur'an kurslarına bühtanda bulunana, İHA'lara SİHA'lara düşman muamelesi yapana, "Türkiye Azerbaycan'a maalesef silah gönderiyor diyene...
Bir laf söylesin bakalım.
Desin ki, "Ben başörtüsü için 'bir metrekarelik bez barçasıdır' demiştim. Pişmanım, özür diliyorum..."
Hadi desin.
Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü hamlesi tam bir istismar, tam bir siyasî cambazlık örneğidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'teki dünkü konuşmasıyla Kılıçdaroğlu'nu rezil etti. Boks maçı olsaydı Kılıçdaroğlu nakavt olmuştu...
Erdoğan sahalara dün indi. İndiğinde neler olacağı gördük. Acaba daha ne hazırlıkları var?
Kılıçdaroğlu, başörtü hamlesi ile kendi ayağına sıktı. Kazdığı kuyuya düştü.
Üstelik Cumhurbaşkanlığı adaylığına umut bağlamış kim varsa hepsini tedirgin etti, morallerini bozdu. Şimdi onlar, "arkadaş Kılıçdaroğlu ile olmaz, onunla seçim kazanılmaz. İşte dakika bir, gol bir..." diye söylenip duruyorlar.
Erdoğan'ın Anayasa zeminini işaret etmesinden sonra Akşener, Karamollaoğlu, Davutoğlu, Babacan, Uysal ne yapacak?
AK Parti ve MHP'nin hazırlayacağı Anayasa değişikliği teklifinde nasıl oy kullanacaklar?