Son dönemde medyada, Başbakan Tayip Erdoğan’ın özellikle Çamlıca’ya cami projesi çerçevesinde çok ilginç tartışmalar ve garip ittifaklar ortaya çıktı.
Çamlıca’ya cami projesine karşı olan laikçiler, radikaller, daha çok sağcılık müktesebatından beslenen kalemler “Çamlıca’ya cami yapılmasın” ortak paydasında buluştu.
Herkesin, kendine göre bir gerekçesi vardı. Mesela laikçiler, mimaride ihtişama karşı olan radikallerin ‘mütevazi’ duruşunu pek beğendiler. Küçük bir kamuflaj hilesiyle, açıkça ‘cami istemiyoruz’ demeden, ‘dinde böyle ihtişamlı yapılara yer yoktur’ diyerek, Çamlıca’da camiye karşı çıktılar.
Bazı sağcı kalemler, Çamlıca’ya camiyi bir ‘meydan okuma’ olarak değerlendirdiler. Radikaller ise malum...
Bütün bu karşı çıkanların argümanlarını topluca değerlendirdiğimizde, aslında hiçbirinin işin aslını bilmediğini ve tamamen ezbere yorumlar yaptıklarını görüyoruz.
Daha işin başında, projenin mimarını belirlediler, ona açıklamalar yaptırdılar ve de bu açıklamaların üzerine derin analizler yaptılar. Hatta satır aralarında, Başbakan Erdoğan’ın estetikten anlamadığını ima ederek, yapılacak caminin bir TOKİ binasından farksız olacağını bile söylediler.
Peki, birazcık olsun araştırıp işin aslını öğrenmek gerekmez miydi?
Neyse, “Çamlıca yeni silüetinin mimarını arıyor” sloganıyla Çamlıca camii için proje yarışması başlıyor.İstanbul Cami ve Eğitim Kültür Hizmet Birimleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği imzasıyla hazırlanan ilan dün bütün gazetelerde yayınlandı. Hemen belirtelim, bu yarışma Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın himayesinde yapılıyor.
Hani Başbakan estetikten anlamazdı, Çamlıca’nın tepesine kaba bir yapı oturtacaktı?
Türkiye’deki bazı kalemlerin hali pür melalini göstermesi açısından, bu olay son derece manidardır.
Ama ben bizim bazı yazarlarımızın, aydınlarımızın bütün bunlara rağmen, Başbakan Erdoğan’ın icraatları konusunda entelektüel bir dürüstlükle yorumlar yapabilecekleri kanaatinde değilim.
Nitekim, derinlikli bir sanat ve edebiyat birikimine sahip olmadığı halde, bize‘estetik fetvası’ vermeye çalışan bir kalem,
“HEP Necip Fazıl okudular.
- Sakarya Türküsü’nü ezberlediler.
- Sert oldular, sekter oldular.
Keşke biraz da Yahya Kemal okusalardı...” diyerek aklınca Başbakan Erdoğan’ın Çamlıca projesini Ve Ataşehir’deki Mimar Sinan camiini eleştiriyor.
Bir kere, iddia ediyorum Başbakan Tayip Erdoğan’ın sanat edebiyat ve estetik bakışı bu zatı muhteremin çok ilerisindedir.
Başbakan Erdoğan’ın kültürel ve estetik hafızası konusunda kuşkusu olanların, The Istanbul Review’e verdiği ropörtajdaki şu satırları okumalarında yarar var: “Bu topraklar son derece bereketli topraklar. Burada ismini sayamayacağım nice isim; Yusuf Has Hacip’ten Ahmet Yesevi’ye, Fuzuli’den Nedim’e, Hacı Bektaş’tan Kemal Tahir’e, Yahya Kemal’den Cemil Meriç’e, Oğuz Atay’dan Nurettin Topçu’ya, Orhan Pamuk’a kadar nice büyük isim, nice büyük eserler verdiler.”
Evet Tayyip Erdoğan, Necip Fazıl’ı ezbere bilir, Sezai Karakoç’un şiirlerini adeta yudumlayarak okur ama Yahya Kemal’i de bilir. Ayrıca Yahya Kemal’in şiirlerini de çok iyi okur.