Korkudan titriyorlar... Mazlumlar, garibanlar, iyiler sevdikçe seviyor; zalimler, hainler, işbirlikçiler korktukça korkuyor... Erdoğan korkusunun adı demokrasi korkusudur.
Ortadoğu’nun otoriter yönetimleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Müslüman halkları etki altına almasından çok korkuyorlar. Erdoğan’ın ezber bozan, sisteme meydan okuyan ahlaki duruşu, işbirlikçi otoriter yönetimlerin korkulu rüyası haline geldi.
Halklar kendi rejimlerini ve yöneticilerini sorguluyorlar. One Minute’ten sonra sokaklara yayılan Erdoğan sevgisi giderek yerini bir ‘liderlik profiline’, bir ‘gönüldaşlığa’, bir ‘ümmetin hamiliğine’ bıraktı. Arap sokaklarında konuşması canlı yayınlarla takip edilen başka bir lider var mı acaba? 15 Temmuz gecesi, Erdoğan sevgisini dalga dalga büyüttü. Kendi kaderiyle onun kaderini örtüştüren insanların sayısı giderek artıyor.
Ve İsrail... ABD’yi ve AB’yi kendi amaçlarına hizmetkar yapan, bölgedeki rejimleri işbirlikçi haline getiren İsrail, Erdoğan’ın büyüyen etkisinden çok rahatsız. Birkaç yıldır batıda yürütülen ve darbenin dış kamuoyundaki şartlarını hazırlayan kara kampanyanın bir ayağında FETÖ’cüler varsa, diğer ayağında onların lobileri vardı. Erdoğan’ın her çıkışı onları da hop oturtup hop kaldırıyor.
Bu kafileye şimdi Avrupa ülkeleri de katıldı. Avusturya ve Almanya’da yaşanan çiğlikler bilinçaltında bir Erdoğan korkusu oluştuğunu gösteriyor. Barışçıl bir demokrasi mitinginde bağlantı yapılmasına izin vermeyen Almanya açıkça Erdoğan’ın liderliğinden korktuğunu ortaya koydu. Erdoğan’ın Avrupa ülkelerinde yükselen etki gücü kaygıları artırıyor. Erdoğan’ın göçmenlerle veya terör örgütleriyle ilgili her çıkışı Avrupalı liderlerin fiyakasını bozuyor. Demokratik değerlere sahip çıkma konusunda net tavır takınamayan ABD ve AB, Erdoğan’ın eleştirileriyle köşeye sıkışıyor.
Türkiye’nin etki gücü halihazırda küresel zeminde oyun kuramasa da kurulan oyunları bozmasından, ‘kral çıplak’ diye bağırmasından geliyor. Kimsenin soramadığı soruları Erdoğan soruyor, kimsenin söyleyemediklerini o söylüyor. Bu da küresel iktidar seçkinlerinin karın ağrısını artırıyor.
Yeni hamleleri ne olabilir?
Dış etki ve yönlendirmeyle Erdoğan’ı devirme rolü oynayan FETÖ cüretkar bir şekilde her yolu deniyor.
İlk adım sokak darbesi/kalkışması idi. Gezi ve Kobani amacına ulaşamadı.
İkinci hamle yargı darbesi/kalkışmasıydı. MİT Müsteşarının gözaltına alınmak istenmesi, MİT TIR’ları operasyonu ve 17-25 Aralık girişimi akamete uğradı.
Üçüncü hamle askeri darbe/kalkışmaydı. Eli kanlı ve gözü dönmüş cuntacılar bunda da başarılı olamadılar.
Geriye ekonomi darbesi, sabotajlar ve suikastler kaldı. İnşallah bu oyun da tutmayacak... FETÖ’nün sistemi kilitlemeye ve paralize etmeye yönelik her hamlesi vatandaşın nefretini daha artırır.
Yardım-yataklığı bırakın
FETÖ’nün içerideki işbirlikçileri bukalemun gibi renk değiştirmeye çalışıyor, ancak dışarıdaki ağa babaları pişkin bir şekilde ‘koruma-kollama’ rolünü sürdürüyorlar. FETÖ’yü kullananların kısa vadede bu pozisyonda direnecekleri görünüyor.
FETÖ’cülere yardım-yataklık yapan ülkeler bu inadı sürdürdükçe kendi bindikleri dalı kesecekler, kendileri kaybedecekler.
Deşifre olan ve kirli yüzü görülen bu örgütün kullanım değeri kalmamıştır. Ne cuntacı olarak ne de bölgeye empoze edilmeye çalışılan ‘din projesi’ olarak... Türk halkı da, Müslüman halklar da bu örgütün hastalıklı yapısını gördü ve hükmünü verdi. Bu yüzden bu örgütün yardım yataklık yapmaya değecek bir enstrüman olma kabiliyeti kalmadı.