Geçen Cuma gecesi Beyaz TV’de sevgili dostum Latif Şimşek’in “Dinamit” programında konuşurken kripto FETÖ’cü bir müptezel sosyal medya hesabından bir anket yayınladı.
Tam da bizim sıkı bir şekilde FETÖ ve PKK eleştirisi yaptığımız bir anda... Erdoğan’ı ölümüne sahiplenenlerin bu süreçte malum odaklarca nasıl itibarsızlaştırılmak istendiğinin dillendirildiği bir zaman diliminde...
Ankette sorulan soru şuydu: Erdoğan kaybederse ilk onu terkeden kim olur?
Verdikleri isimler: Metin Külünk, Şamil Tayyar, Mehmet Metiner, Burhan Kuzu.
Belli ki manipülatif bir anket. O anketi düzenleyen kripto FETÖ’cünün adı anılmaya değmez.
Hedef seçip itibarsızlaştırmaya çalıştığı isimlere bakın. Hepsi FETÖ’cülerin hedefindeki kişiler... Tümü Reis’e ölümüne sahip çıkan isimler...
Şimdi kalkmış bu kripto eleman bizi hedef tahtasına oturtuyor. Aşağılık bir algı operasyonu çekiyor. Milletvekili listelerinin yapıldığı bir süreçte bunu yapıyor olmasının anlamını anlatmak, malumun ilanı olur.
O eleman pekâlâ biliyor ki her dört isim de Erdoğan’a ölümüne sadık insanlardır. Ve hepsi kritik tüm süreçlerde (Gezi, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz) Erdoğan’ı herkesten önce sahiplenen ve her türlü karalama kampanyasına göğüs gererek çıkıp televizyonlarda açık ve mertçe tavır koymuş kimselerdir.
***
Madem ki bahsini açtı o müptezel eleman. O zaman cevabını alsın istiyorum.
- Gezi süreci, tıpkı Mısır’daki kalkışma gibi hükümeti devirmeyi amaçlayan bir kalkışmaydı. O kalkışmaya karşı Reis’in yanında ilk andan itibaren aslanlar gibi durduk. Öyle başkaları gibi “Uzlaşma!” arayanlardan olmadık. Reis’in dilini kutuplaştırmacı-çatışmacı bulduğunu söyleyerek alttan alta Reis’i siyaseten devre dışı bırakmayı amaçlayan fırıldakçılardan olmadık. “Reis’i yedirmeyiz!” dedik.
- 17/25 Aralık sürecinde FETÖ’nün yolsuzluk susturuculu emniyet-yargı darbesine karşı başkaları gibi aylarca beklemede kalmadık. Reis’i yalnız bırakmadık. İlk günden itibaren yazılarımızla ve konuşmalarımızla en net ve en sert duruşu sergiledik. O tarihte milletvekili olduğum Adıyaman’da yaptığım bir konuşmada “Biatsa biat, itaatsa itaat! Ölümüne arkandayız Reis!” dedik. FETÖ’nün siyasi ayağı üzerinden tezgahlanan “Yüce Divan” operasyonunda içimizdeki hainlere meydan okuyarak siyasi hayatımızı riske etmekten kaçınmadık. Unutulmasın ki o tarihte Reis partisinin başında değildi. Lakin biz Reis’e “Yüce Divan” üzerinden çekilmek istenen operasyona alenen karşı çıktık. O sürecin siyasi sıkıntılarını bilen bilir.
- 15 Temmuz’da Reis bırakınız kaybetmeyi, ölümle yüz yüzeydi. Çoklarının korkup kaçtığı o ölüm gecesinde hamdolsun meydanlardaydık. O hedef tahtasına oturtulan vekil arkadaşlarımız aslanlar gibi direndiler. Milletimiz o darbe gecesinde kimin nerde olduğunu çok iyi biliyor. Darbeyi haber alır almaz elimize aldığımız silahımızla vuruşmaya gittik. Reis’in ölümle yüz yüze olduğu o gece, Reis’imize siper olmak için milletimizle birlikte havalimanına akın ettik.
Ey müptezel herif şunu bilesin ki o gece ölüm vardı, ölüm! Ölümün olduğu yerde dünyevi beklenti olmaz! Şimdi kalkmış aşağılık bir algı operasyonuyla “Erdoğan kaybederse...” diye anketler düzenleyip şahıslarımızı itibarsızlaştırmaya çalışıyorsun aklınca.
O gece Erdoğan’ı ölümüne sahiplenenler bilesin ki Erdoğan’ı her hal ve şartta sahiplenmeye devam ederler.
Kim ki 15 Temmuz’un diyeti olarak milletvekilliği veya başkaca bir makam talep ederse 15 Temmuz’un ruhuna ihanet etmiş olur. Biz böyle inanır böyle devam deriz!
Milletvekili olmak kutsallarımız arasında bulunmuyor. Herhangi bir makam ve mevki için Reis’imizi seviyorsak ve başkaları gibi makam verilmediğinde Reis’i terkedenlerden olacaksak Rabbim canımızı o an alsın diyorum!
***
O alçaklar boş yere sevinmesinler: Erdoğan kazanacaktır!
Ve bizler Reis’imizin arkasında ölümüne duranlardan olacağız! Melek değiliz. Eksiğimiz, yanlışımız ve hatalarımız mutlaka vardır. Lakin hainlerden olmadık. Asla olmayız.
15 Temmuz askeri darbe girişiminizi nasıl bozguna uğrattıysak, 24 Haziran siyasi darbe girişiminizi de milletimizle beraber nasıl akamete uğrattığımızı göreceksiniz.