Şimdi başlığa bakınca insan "Nasıl yani?" Diye sormadan edemiyor elbette. Ama İBB Başkanı İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kendisine kefil olmasını istiyor. Zira mazbatasını alır almaz yaptığı konuşmada yurt dışından daha fazla borç alabilmek için Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın onayını beklediklerini söyledi. Tam ifadesi şöyle;
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önünde bekleyen onlarca dosyayı bir an önce imzalamasını ve belediyelerin önündeki engellerin aşılmasını bekliyoruz"
Oysa aynı İmamoğlu, göreve geldiğinin ilk yılında yani 2020'de yurt dışından borç alma töreni yaptığında bakın ne söylemişti.
"İstanbul'a 580 milyon dolarlık yurt dışından destek bulduk. Üstelik de hazine desteği sağlanmadan. Bu kadar ucuz ve kısa sürede bu krediyi bulmamız İBB yönetimine olan güveni gösteriyor."
İşte zurnanın zırt dediği yer burası.
4 yıl önce İmamoğlu'nun deyimiyle Hazine garantisi olmadan borçlanabilen kredi notu yüksek bir İBB vardı. Oysa bugün aynı İBB borç bataklığında olduğu için yurt dışındaki yatırımcılar ancak Hazine garantisi olursa projelere yatırım ve borç verebileceklerini söylüyor. Yani bir başka deyişle devlet sana kefil olsun diyorlar...
İmamoğlu'nun durumu borç bataklığındaki futbol kulüpleri gibi ama unutmayın ki UEFA da borcunu çeviremeyen kulüplerin daha fazla borçlanmasına izin vermediği gibi, transfer yasağı, puan silme hatta küme düşürme cezası dahi veriyor.
Yani sözün özü İmamoğlu, daha fazla borç almak için Erdoğan'dan kendisine kefil olmasını istiyor. Erdoğan kefil olur mu bilinmez ama kefil olması halinde bu kez alınan paranın nereye gittiğini çok iyi takip etmek gerekiyor. Zira İmamoğlu'nun söylediği vaatleri unutmak gibi kötü bir huyu var.
RACON KESMEK
Yüreği yananlar gibi, yerel seçim sonuçlarını kendisi için fırsat görenler de var elbette. Bu yüzden sosyal medyadan racon kesen, isim isim liste paylaşıp kelle isteyenlere karşı mesafeli ve dikkatli olmakta fayda var. Samimi eleştirileri bir kenara koyuyorum. Ancak, eleştiri adı altında kimileri kendisi için koltuk peşinde koşarken, kimi de kaybettiği prestijini geri kazanma, intikamını alma peşinde olabilir. Zira bu mahallenin yakından tanıdığı bazı isimler süreçteki kendi paylarını unutup zeytinyağı gibi su üstüne çıkmaya da çalışıyor.
Şimdi sizi 2017 yılına götüreyim.
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir ifadesini hatırlatayım.
"Sosyal medya hesapları veya kimi köşe yazarları üzerinden başlatılan tartışmalarda, birilerinin şahsımın adına adeta racon kestiği anlaşılıyor.
Eğer racon kesilecekse bu raconu bizzat kendim keserim."
Yani şunu söylemeye çalışıyorum.
Bırakın raconu Erdoğan kessin.
Herkes de haddini bilsin.
Ancak Erdoğan'ın da önünde kıldan ince, kılıçtan keskin bir yol var.
Zira önüne gelen raporların dayanakları, içerikleri ve kimlerin hangi maksatla hangi önerilerde bulunduğunu iyi düşünmek lazım. Genar Araştırma Şirketi Başkanı İhsan Aktaş, 24 yayınında bir şura yapılmasının sağlıklı olacağını söyledi.
Çünkü AK Parti'de yeni küskünler ve başka partilere koşanlar durumu oluşmasına da müsaade edilmeyecek, gönül kırmayacak yol ve yöntemler de ihtiyaç var. Ama kesin olarak yola bu davaya inananlarla yürünmeli.
Makam, koltuk, para, çakarlı araba, koruma vs peşinde koşanlar kısa vadede kendileri kazanırken, davaya ağır hasar veriyorlar. Zaten "İkbal bulamadım, koltuk alamadım" diye gidenler geçmişte de oldu, gelecekte de olacak. Ama geçmişte, Davutoğlu, Babacan gibi uzayan gölgelerini kendi boyları sananların da yerel seçimde boyunun ölçüsünü aldığını unutmamak gerekiyor.
Yani sözün özü; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önünde partiyi yeniden şekillendirmek, gündemi, siyaseti ve hizmet kalitesini belirlemek için 4 yıl daha var. Milletle arasındaki kalpten kalbe olan yolda yerinde duruyor. Çatlakları onardıktan sonra zafer elbette yine Cumhur İttifakı'nın olacaktır. Zira her ne kadar CHP kazanmış gibi görünse de yüreği Cumhur İttifakı ile olan çarpan seçmen gönül köprüsünü koparmış değil, durduğu yerde durmakta ve gelip gönlünün alınmasını beklemekte.
"GÜCÜM DEFTERE KALEME YETTİ"
Kalbini kırdılar, o da gönlünden geçenleri anlattığı bir video çekti. Sosyal medyadan şiiriyle birlikte paylaştı. Türkiye'nin konuştuğu seçimi kaybeden Aşağı Homurlu Köyü Muhtar Adayı Aydın Battal 24'te sorularımı cevapladı. Çok şey söyledi ama aslında tüm söylediklerinin özeti buradaydı. Battal, yaşadıklarını, "Sen dediler dağda davar güdüyorsun. Devlet dairesine nasıl varacaksın, nasıl gideceksin? dediler. Benim de zoruma gitti. Benim de gücüm kaleme deftere yetti. Böyle şiir yazdım paylaştım" sözleriyle anlattı. Ne yalan söyleyeyim yayın sırasında aklımdan acaba sandıktan oylar CHP'ye mi çıktı diye düşündüm, aklıma "Çobanın oyu ile benim oyum bir mi?" zihniyeti geldi.
Peki vaatleriniz neydi diye sordum? Battal, Sulama kanalı, doğalgaz, bozuk yolların onarılması, Selçuklu döneminden kalan caminin onarılması, köprü yapılması gibi vaatlerim vardı. Rakipleri vaatte de bulunmadı ama kazandı diye anlattı. "Demek ki yanlış manifesto etmişim" dedi.
Yayında asıl dikkatimi çekense Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un seçimi kaybeden Battal'ı arayıp bir ihtiyacının olup olmadığını sormasıydı. Aydın Battal, muhtar olamadı ama sosyal medya fenomeni olma ihtimali var. Zira şiirleri epey özlü.. Ama bunun için de internet paketi desteğine ihtiyacı var.
Buradan Turkcell'e duyurulur.