Daha iktidar olduğu ilk günden bu yana Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı başlatılan bütün düşmanlık hamleleri hüsranla bitti.
2002’de iktidar olduğu gün, “Bu geçici bir durum, bunları kısa sürede paketleyip göndeririz” diye düşündüler. Düşünmekle kalmayıp, devlet içinde 28 Şubat halinin devam ettiği yapılarda darbe girişimleri, yok etme planları yaptılar.
Bu planlar boşa çıkınca, CHP+ordu+yargı+ medya formülasyonuyla millet iradesine tuzak kurup, Erdoğan’ı durdurmak için yargı mekanizmasını devreye soktular. 367 rezaleti, bu iş için özel olarak icat edilmişti.
Bütün bu karanlık işlerin ve ilişkilerin ömrü 2007’ye kadar sürdü. Son sözü millet söyledi ve AK Parti ezici bir çoğunlukla ikinci kez iktidar oldu.
Ama intikam cephesinin vazgeçmeye hiç niyeti yoktu. Bu kez de yüzde 47 ile iktidar olan AK Parti’ye kapatma davası açtılar.
Başbakan Erdoğan’ın, bütün bu hamleler karşısında dayandığı bir tek güç vardı, doğrudan millet iradesi... Her seferinde daha fazla demokratikleşme, daha fazla değişim ve sivilleşme adımı attı.
Türkiye’nin en temel problem alanlarından birisi olan Kürt sorununu çözmek için, siyaseten büyük bir risk alarak “demokratik açılım” projesini başlattığında, bütün sağ ve sol ulusalcı cephe, “İşte şimdi Tayyip Erdoğan’ı bitirmek için önemli bir fırsat yakaladık” diyerek acımasız bir karalama kampanyası başlattılar. Erdoğan’ı “vatana ihanetle”, PKK’nın rotasında gitmekle suçladılar.
Ama kaderin cilvesine bakın ki, ulusalcı güçler çaresiz kaldıkları anlarda, Kürt sorununun çözülmesini istemeyen PKK’nın lojistik desteğinden bile yararlandılar.
12 Eylül 2010 referandumunda saflar böyle tutuldu, “hayır” ve “boykot” kampanyası, Erdoğan düşmanlığında kardeş oldu.
Ancak, referandumda halk bütün hesapları bozdu ve Erdoğan düşmanlığına ayarlı hamleler bir kez daha yerle bir oldu.
Bu nasıl bir düşmanlıktır ki, MİT krizinin yaşandığı günlerde Allah’ın verdiği can üzerinden kin ve nefret hesapları yapıldı. Ve Başbakan Erdoğan’a ömür biçildi. İnsanoğlu için haddi aşmak bu olsa gerek.
***
Şimdilerde, Başbakan Erdoğan’a karşı yeni düşmanlık üretmenin adresi, Uludere...
Başbakan Erdoğan, Pazar günü Türk Telekom Arena’da düzenlenen İstanbul il kongresinde yaptığı konuşmada, Uludere konusunda çok önemli mesajlar verdi:
Uludere üzerinden yürütülen kampanya, uluslararası bir karalama kampanyasıdır.
Uludere’de hepimizi üzen bir hata yapılmıştır. Hata ile vurulan bu insanlar için devlet yapması gerekeni yapmaktadır.
Uludere konusunda adli idari soruşturma başlatıldı. Mesele kapanmış değil. Tazminat ödenip kapatılmış değil.
Uludere olayında kardeşliğimizi yıpratmayacağız. Beraberliğin düşmanlarına, Türkiye’nin düşmanlarına fırsat vermeyeceğiz.
Demokratik reformlardan asla taviz yok. Terörle kararlı mücadelede taviz yok.
Pınarbaşı’nda şehit olan kardeşimizi rahmetle yadediyorum. Uludere’de ölen kardeşlerimize bir kez daha rahmet diliyorum.
İlk günden bu yana, Başbakan Erdoğan’ı siyaseten yok etme üzerine dayalı bütün hamlelerin neden başarısız olduğunu anlayabilmek için, Arena’da verdiği mesajları dikkatle okumak gerekiyor.
Gerek Türkiye içindeki, gerekse uluslararası arenadaki bütün Erdoğan karşıtları, Uludere’nin arkasına saklanarak doğrudan Başbakan’a ateş ederken, o çıkıyor, “Uludere’de hepimizi üzen bir hata yapılmıştır” diyor.
Dahası, terörün dilini kullanarak “Uludere örtbas ediliyor” sloganıyla, Kürt halkının duyguları üzerinden “ihanet borsası” oluşturanlara karşı yine çıkıp “Uludere’yi tazminatla kapatmam.Uludure’de ölen kardeşlerimize bir kez daha rahmet diliyorum” diyerek yeminli Erdoğan düşmanlarının hayallerini yıkıyor.
İşte, halkla böylesine derinden bir gönül bağı kurabilen Başbakan Erdoğan’a karşı hiçbir tuzağın işleme şansı olamaz. Birileri boşuna heveslenmesin, bu ülkede Erdoğan düşmanlığının hisse değeri düşmüştür. Üstelik karaborsadan aldıkları Wall Street Journal hisseleri de ellerinde kaldı.