Başlamadan bir not düşelim: Türkiye’de 1800’lerin başından bugüne bu “toprakları kontrol altına alan” Siyasal-EKONOMİK-FİNANSAL VESAYET BİTİYOR...
Nasıl mı?
Bazı detayları hatırlatalım;
1- 1854’te başlayan yurtdışı borçlanmanın ve vesayet altına alınan Türk Hazine sisteminin 2008’de “IMF’nin dışarı çıkarılmasıyla” millileşme yoluna girmesi...
2- ABD-İsrail-Almanya üçgeninde boğulan Milli İstihbarat refleksimizin kurtarılarak milli gerçeklere göre ilşler hale getirilmesi...
3- Savunma endüstrisinde DEVRİM yapılarak, başta F-16 yazılımları olmak üzere, tank-uçak dahil olmak üzere yerli üretimin başlaması...5-G dahil her türlü ihtiyacımızı yerli malzeme ile karşılayacak şirketlerimizin ortaya çıkması...
4- Füze savunma sistemlerinde “kalıpların” dışına çıkılarak, yerli fırlatma imkanları dahil her adımın YERLİLEŞTİRİLMESİ...
5- Ulaşım Devrimi ile “montaj-karayolu” vesaetinin kırılması ve demiryolu devriminin yaygınlaşması...
6- Rusya, Avrasya, Orta Doğu ve Afrika’da “Türkiye’nin kendi politikasını” uygulamaya başlaması...
7- Balkanların ayağa kaldırılması ve “Rumeli Sancağı” gerçeğinin hayata geçmesi. Sayın Erdoğan’ın “Kosova Türkiye’dir, Türkiye Kosova’dır” referansını tanımlaması ve arkasından değişen BALKAN gerçeği...
8- AB ve Gümrük Birliği tıkanıklığına karşı “Şangay ve Avrasya Gümrük Birliği” sorgulamaları ve Rusya ile vize duvarlarının yıkılması...Çin ile tarihi ticari adımların atılması. Dünyanın en büyük bankası olan Çin bankasının Türkiye’ye gelmesi...
9- İçerideki FİNANSAL VESAYET ve OLİGARŞİK BÜROKRASİ’ye karşı atılan net adımlar...
10- Amerika ve Rusya’nın, uzun bir süredir devam eden ilişkiler kapsamında, ÜST DÜZEY ziyaretler ile Türkiye ile yeni bir ilişki tanımlama yoluna girmeleri... Çin’den Japonya’ya Türkiye’ye yeni bir ilgi dalgasının ortaya çıkması...
11- MB başta olmak üzere finansal vesayete bilerek-bilmeyerek yol açma yoluna giren kurumlar için yeni paradigmaların tanımlanması...
12- Kurumların ÖZGÜRLEŞTİRİLEREK, yerel-küresel oligarşik yapıların baskılarından arındırılması.
Sevgili dostlar, bunlar sadece atılan adımların bir kısmı...
Bu noktada soralım; nasıl “kontrol altına girdik” ve en önemlisi ne zaman “ekonomik vesayet altında” kalmaya başladık?
Dostlarım, cevap çok zor değil; Osmanlı’nın tasfiye edilme sürecinde “Hasta Adam” olarak damgalanıp, özellikle Avrupa sermayesi kontrolüne “borç alma” dinamiği ile sokulduğumuz 1839’lardan beri...
Çok önemli bir tespit daha; Cumhuriyet Kurtuluş savaşı ile kuruldu ama “ekonomik kurtuluş savaşı” tam olarak yapılamadı!
ŞİMDİ TAM OLARAK YAPILAN BU: “YENİ DÜNYA DÜZENİ’nin YENİ HASTA ADAM’ı olarak analiz edilen sürekli güç kaybeden “Anglo-Sakson-Cermen” yerleşik yapı kontrolünden her anlamda kendimizi kurtarıp, bağımsızlık adımlarımızı daha da hızlandıracağız... Devlet’in her kademesine sızmış “tuzluk ZİHNİYET” kırılıyor ve TÜRKİYE AYAĞA KALKIYOR!
Sevgili dostlar, Türkiye’nin Osmanlı’dan bugüne “ekonomik-finansal” tutsaklığını iyi analiz eden biri olarak, 2001 krizinden bugüne aynı tezi savunuyorum; Türkiye, 1930’lardan sonra “içine çekildiği” YALNIZLAŞTIRMA-ÇARESİZLEŞTİRME denkleminden çıkarak geçmişinden getirdiği gücü geleceğe taşıyacak şekilde her türlü projeyi sorgulamalı...
Bu noktada soralım; bu adım atıldı mı? Dikkatli bakanlar ve yakın geçmişi hatırlayanlar, Sayın Erdoğan’ın “Türkiye her türlü sorgulamayı yapacak güç ve bağımsızlıktadır” çıkışlarını hatırlayacaklar. Bu çıkış harici “one minute” dahil birçok adım “yeni çıkışın fikri tabanını” oluştururken, OLİGARŞİK BÜROKRASİ’ye rağmen Sayın Erdoğan tarafından atılan adımlar “faizi 4.61e kadar” çekerken, GÜÇLÜ EKONOMİ’nin yolunu da açtı...
Sevgili dostlarım, kendim, çocuğum, torunum adına çok daha umutluyum. Bu topraklar 1830’lardan sonra içine düştüğü “batı hayranlığı-batı sömürüsü” ve içeride 1930’lar sonrası”BATI sahipliğinde oluşan montaj burjuvazisi ve uzantıları” tarafından kurulan “finansal vesayet” döngüsünden kurtulmak, kendi geleceğini çizmek için yola çıkmış durumda! Bundan sonrası oluşacak BİLİNÇ ile çok daha hızlı ve kolay olacak.
Sonuç: 1980 darbesi sonrası ve özellikle 28 Şubat süreci ile “Türkiye’nin geçmişi ile bağlarını koparma” ve “TESLİMİYET OLMADAN OLMAZ” algılaması adı altında içerideki YERLEŞİK YAPI tarafından TURBO KAPİTALİZM ve BATI EMPERYALİZM’ine teslim edilme süreci hızlandı... 2001 krizi bu sürecin “zirve noktasıydı” ve bu kriz çıkmadan önce-sonrasında”yerleşik medya” teslim alınma şartlarını içeride “dikta etmeye” ve “kamuoyunu alıştırmaya” başlamıştı. 2003 yılından itibaren bu yapı kırılma yoluna girdi ve 2003-2015 arasında Türkiye TAM BAĞIMSIZ olma yolunda çok büyük yol aldı. 2015 yılında şimdi çok daha net idrak ediyoruz ki; her türlü senaryonun sorgulanabileceği yeni bir yola giriyoruz. Bu 10 yıllık bir yol ve ilk hedefimiz 2023...
Son söz: Türkiye uyanıyor, ayağa kalkıyor... Özümüze, yapay yollarla, zorla YERLEŞTİRİLEN PARADİGMA Sayın Erdoğan liderliğinde kırılıyor. Bu yeni bir BAŞLANGIÇ ve Türk Halkının da bu YENİ ALGILAMAYA göre zihnini “şartlanmalardan” kurtararak ileriye bakmayı denemesi, sınırları zorlaması gerekli. Haydi Türkiye bu 100 yılda gelen bir şans, KULLAN bu şansını ve kır iç-dış Siyasal-EKONOMİK-Finansal VESAYETİ! Yaşasın tam bağımsız Cihanşümul BÜYÜK TÜRKİYE!