Afrin'den gelen Nevruz halayı görüntülerini izleyince kendimi bir anda altı yıl öncesinde buldum. Türkiye Zeytindalı Harekatı'nı yapıyor. Afrin'i terör örgütü PKK/YPG'den kurtarmak için ilerliyordu. Terör örgütü ise sivilleri canlı kalkan olarak kullanıyor. Çatışma hattından kaçmaya çalışan siviller PKK'nın döşediği EYP ile havaya uçuyor. Küçücük çocukların parçalanan bedenleri İHA kamerasına yansıyordu. Batı medyası o sivilleri katleden PKK'yı görmezden geliyor. Afrin'de Türkiye korkusu haberleri yapıyordu. O dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı bir açıklamayı sizinle paylaşıyorum. "Türkiye Afrin'de Kürtlere karşı değil, oradaki terör örgütüne karşı mücadele etmektedir. Çok yakında görülecektir ki terör örgütünün baskısı ortadan kalktığında, bize en büyük teşekkür Afrin'deki Kürt kardeşlerimizden gelecektir."
6 yıl sonra zaman Erdoğan'ı haklı çıkardı.
Türkmen Gazeteci İbrahim Bozan'ın paylaştığı mesajı görünce böyle düşündüm.
İfadesi aynen şöyle; "Afrin kırsalı Mağbatlı kasabasında düzenlenen Newruz kutlamaları. Buradaki Kürtlerin %99 Türk askerini çok seviyorlar. Bu sene Devrim bayrağına bağlılık göstermeleriyle PKK'ya büyük bir darbe vurulmuş oldu. Kendileri gitti, lanet ideolojileri de temizleniyor çok şükür."
Halay çekenlerin elindeki bayraklara da dikkat edin lütfen, Türkiye, Özgür Suriye ve Kuzey Irak yönetiminin bayrağı ellerde. Suriyeli muhalifler, Barzani yönetimi ve Afrin'deki Kürtler terörle mücadelede Türkiye'ye güveniyor. Zira Türkiye 6 yıldır Suriye'nin kuzeyinde okullar, hastaneler, organize sanayi bölgeleri ile hayatı normalleştirmeye çalışıyor. Bu yaz terör koridorunun kapatılmasıyla bu süreç tahkim edilecek. Aynı şekilde Irak'taki Kalkınma Yolu projesiyle kalkınma ve huzur ortamlı tahsis edilecek. Tıpkı doğu ve güneydoğu illerimizde olduğu gibi terörün gölgesi kalkınca gelecek çok daha güzel gelecek.
TABUTEVLER
Bahçelievler'i, Şirinevleri ya da Beşyüzler'i biliyorsunuz. Peki ya Tabutevler'i...
Şimdi size birkaç saniye verelim. Bir düşünün bakalım.
"Tabutevler neredeydi?"
Açık söylemek gerekirse her yerde. Bağcılar'da, Kadıköy'de, Bakırköy'de, Güngören'de listeyi uzatmak mümkün. İstanbul'da her ilçede bir ya da birkaç tane "Tabutevler mahallesi" var. Ve buradaki evlerde yaşayanlar aslında kendi mezar yerinde kaçınılmaz sonu bekliyor. Deprem gerçeği tüm çıplaklığıyla önümüzdeyken biz İstanbul seçimi için İmamoğlu'nun kısır döngüsüne kapılmış gidiyoruz. En son "Sanki Ekrem'in elinde sihirli değnek var." diye konuşuyordu. 5 yılda neden kentsel dönüşüme kenti hazırlamadınız sorusuna tepki gösteriyordu.
Oysa köprüden önce son çıkış misali belki de İstanbul depremi için son sapağa yaklaşmış vaziyetteyiz. Cumhur İttifakı Adayı Murat Kurum, dirençli bir İstanbul için gece gündüz çalışma sözü veriyor. Rakibi İmamoğlu ise "Bu seçim çok önemli. Bu anlayış tarihe gömülürse, demokrasi, özgürlük, adalet kazanacak" diye konuşuyor. Yani çalışmıyor ama "goygoy siyaseti" ile oy devşirmeye çalışıyor.
İstanbul'da 2 milyon 400 bin kent sakini risk altında.
Kurum'un karnesi de ortada. Bakanlığı döneminde,
· Tüm Türkiye'de 5 yılda 365 bin yeni yuva, 46 bin yeni afet konutu yapıldı.
· İstanbul'da 80 bin sosyal konut yapıldı, 173 bin konutun dönüşümü tamamlandı.
· Mevcut yönetim 100 bin konut vadetti, 5 bin bile yapamadı.
İmamoğlu şimdi de "Elimde sihirli değnek mi vardı?" diye soruyor.
Mesele sihirle ilgili değil ki, bilimle, projeyle, akıl ve alın teri dökmekle ilgili...
Bu arada küçük bir not daha düşüp bu bölümü bitirelim.
24 ekranında belediye başkan adaylarını misafir ediyoruz. Ve hepsinin yoğun temposu yüzlerindeki çizgilere yansımış vaziyette. Yorgun, uykusuz görünüyorlar. Yani seçim öncesi tam saha pres yapıyorlar.
Bakalım millet nasıl takdir edecek?
YENİDEN BÜYÜK İSTANBUL
Siz bu satırları okurken, dinlerken biz de Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'nde olacağız. Cumhurbaşkanı Erdoğan 18'inci seçim zaferi için milletle bir kez daha kucaklaşacak. Açık söylemem gerekirse bu tür büyük buluşmaların katılanlar açısından da gazeteciler açısından da çok farklı bir havası oluyor. Demokrasi şölenine tanıklık ediyoruz. Ve bazen fark etmiyoruz ama Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'de seçmenin önüne 25 yıldır sandık kesintisiz geliyor. Yani E-Muhtıra ve 15 Temmuz darbe girişimine rağmen CHP'nin tek adamlıkla suçladığı Erdoğan her daim çözümü sandıkta aradı, arıyor...
Bu yüzden CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in kendince şaka olarak paylaştığı darbe sözleri kabul edilemez. Türkiye'de darbenin şakası bile yapılmamalı... Erdoğan'da Çankırı'dan bu duruma tepki gösterdi. "Darbe dönemi kapanmıştır. Değişim olacaksa bu sandık yoluyla olacaktır" diyerek yeniden milleti işaret etti. Bu yüzden 31 Mart'a aynı zamanda bir demokrasi şöleni gözüyle bakın lütfen.