Artık, Erdoğan-Putin buluşmalı” başlıklı yazımı (13 Kasım 2014, STAR) şu cümleyle sonlandırmışım: Bence, bir Erdoğan-Putin zirvesinin zamanıdır... İki liderin paylaşacakları çok “enteresan” konular olabilir...
İki liderin Ankara buluşmasından “enteresan” kelimesini aşan “jeopolitik deprem” çıktı!..
Rus liderin Erdoğan’la birlikte düzenlediği basın toplantısında Avrupa Birliği’nin “Ukrayna Krizi” nedeniyle siyasi direniş gösterdiği “Güney Akımı” doğalgaz projesini iptal edip, Türkiye-Yunanistan sınırında, Türk topraklarına yeni bir doğalgaz vanası yerleştirme kararı, 1991’den bu yana süren “Avrasya Dengesi”nin sonlanmasıdır.
Batı, o açıklamaya kadar, Türkiye ile Rusya’nın enerji kaynakları ve nakil hatları üzerindeki rekabetinden yüksek fayda elde ediyordu. Bu rekabet, Türkiye’yi, dünya enerji denkleminin iki güçlü ülkesi ABD ve İngiltere ile birlikte çalışmaya zorluyor, iki güçlü devletin arasındaki “adı konulmamış gerilim” Avrasya içlerine kadar uzanıyordu...
Erdoğan-Putin ikilisi bu satrançta beklenmedik bir hamle yaptılar. Moskova’nın aldığı karar, Türkiye ile Rusya’yı rekabetten ortaklığa yöneltti!.. Açıklamanın yalnız Batılı başkentlerin siyaset kulislerinde değil, dünya enerji devi şirketlerin yönetim katlarında nükleer bomba tesiri yaptığı açıktır.
Erdoğan-Putin buluşması sonrasında Avrasya yeni bir döneme girdi. Enerji alanındaki Türk-Rus ortaklığı, bugüne kadar Ankara-Moskova hattında dengeli politikalar yürütmek zorunda kalan Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan -hatta- Özbekistan yönetimleri üzerindeki gölgelerin de kalkmasını sağladı.
Ruslar, hafızaları yüksek bir millettir. Ukrayna, özellikle de Kırım sorunundan kaynaklanan bir “köşeye sıkıştırma” harekatı ile karşılaştıkları anda Türkiye’nin kendilerine “nefes borusu açmasını” asla unutmayacaklardır, bu, aynı zamanda, son 300 yılı savaşlarla yazılmış Türk-Rus ilişkilerinin yeni bir döneme girdiğini göstermesi açısından önemlidir.
Londra-Washington ayakta
Bu gelişmeyi, Rusya ile “özel ilişki” içindeki Almanya soğukkanlı karşılar, tedirginliği yalnız, Moskova nezdinde yeni bir ortakla karşılaşmaktan kaynaklanır. Fransa ve İtalya ise yorumsuz karşılayıp, yeni enerji dengesinden en yüksek düzeyde yararlanmanın yollarını ararlar. Ama, gelişme, Londra-Washington hattında şekillendirilmiş “enerji imparatorluğu”kavramı açısından ciddi bir darbedir. Erdoğan-Putin buluşmasından çıkan sonuç, her iki liderin de, kendi sınırlarında yaşadıkları sorunların “gerçek adresini” çok iyi bildiklerini ve o “adrese” gereken yanıtı vermekte zaten hazırlıklı olduklarını gösteriyor.
Bırakın Londra veya Washington’da hangi gazetenin ne yazdığını, Soğuk Savaş yıllarında CIA parasıyla kurulmuş ve yayınlarını halen Doğu Avrupa, eski Sovyet coğrafyası ile Ortadoğu’ya dönük olarak aynı kaynaktan beslenerek sürdüren Özgür Avrupa Radyosu’nun buluşma sonrasında Erdoğan-Putin ikilisi için manşetten yayınladığı “Big Brothers”(Büyük Biraderler) başlıklı analiz bile şu anda oralarda esen öfke fırtınasını anlatmaya yeterli. İki lidere açık saldırı içeren analizi merak eden açar okur. Aynı radyonun “Güney Akımı sonlanınca kim kazandı, kim kaybetti” analizinde bir tek kazanan var: Türkiye... Kaybeden ise Avrupa...
Türkiye’den net mesaj
Soğuk Savaşı sonlandırmış Sovyet lider Gorbaçov son açıklamasında, “Washington’daki askeri yapılanma belli ki, Rusya ile yeni bir Soğuk Savaş istiyor, ama Avrupa bunu önleyebilir, iki başkent arasında köprü olup felaketi durdurabilir, durdurmak zorunda” dedi. Belli ki, Avrupa’nın böyle bir gücü yok, onların yapamadığını Türkiye yaptı!.. Rusya’nın sıkıştırıldıkça saldırganlaşacağını bilen bir tarihsel birikimle Moskova’ya destek çıktı. Türkiye ve Rusya, geleneksel jeopolitik zeminlerinde bu kez el sıkıştılar...
Biliniz ki, düşmanımız biraz daha artacak...
Tıpkı CIA’nın Hür Avrupa Radyosu gibi bir yorum yayınlayan BBC’nin yorumuna “Değerli Yalnızlıklar Zirvesi” başlığını koyması bir tesadüf olabilir mi, hayır.
Bakalım, bundan sonra Batı medyasında aleyhimize çıkan her güdümlü yoruma kimler sazan gibi atlayacaklar?
İzleyeceğim...