Her devrin kendi has gençliği var. Eğitim ve kültürel terbiye mevzu olduğunda elbette temel çerçeve ve değerler dünyamız bellidir. Ama genç insan bu değerler dünyasındaki gezintisini, ait olduğu çağın ilgileri ve araçları üzerinden gerçekleştiriyor... Dünyanın en ağır sorusu “sen kimsin” ile en temel varoluşsal sorumuz “ben kimim” arasında geçen süreye hayat diyoruz. Doğrusu, bu iki soru olduğu müddetçe, tüm insanlık genç'tir. Sorusu, merakı, hedefi olduğu sürece genç...
İletişim çağının bunca yoğun uzmanlaşmış çeşitliliği ve hızına karşın, gece gündüz açık sosyal medyalarla kuşatılmış olduğu halde, gençlerimiz niçin hala yalnız hissediyorlar kendilerini. Ve can sıkıntısı... Değişik imkanlara sahip olunduğu halde bir türlü bitip tükenmeyen şu can sıkıntısı...
Üniversite gençliğine yurt ve barınma hizmeti veren kurumların yöneticileri ve öğretmenleriyle oturduğumuz her masada konuşmaların gelip dayandığı yer, en kalabalık ortamlarda bile atomize yalnızlığı yaşayan, sanal dünya vatandaşı haline dönüşmüş gençlerimizi gerçek hayata nasıl çağırabileceğimiz konusu... Eğer bir değerler dünyasına talip isek, değerler dünyasını içselleştirecek gençliğin dilini öğrenmek zorundayız.
Üniversite eğitimine eşlik edecek eğitsel faaliyetler, müzik, spor, tiyatro, edebiyat, sinema, folklor gibi alanların gençlere sunulması büyük imkan... Artık üniversite yurdu dendiğinde sadece barınma hizmeti alınan binaları anlamıyoruz, o devir çoktan geçti... Bu tür faaliyetlerin arasında gençlere en cazip gelen eylemler; bizzat onların da katıldığı işler, yani seyirci veya dinleyici olarak kalmayıp, bizzat işin içine girdikleri çalışmalar...
Hedef, gençlerin enerjisini, eylemlilik içinde sorumluluk bilincine dönüştürüyor. Paylaşılan hedef ise, yalnızlığı ve can sıkıntısını kırmaya, gerçek arkadaşlıklar edinmeye imkan sağlıyor. Takım ruhu, gençlerimizi edilgenleştiren, silikleştiren sanal ağların tutsaklığından, bağımlılıklardan çıkartıyor, kurtarıyor...
***
Geçen hafta Erciyes Dağı'ndaydık. Erciyes'teki dağ yönetiminin başındaki isim, Murat Cahit Cıngı, “Gençlerimizi Erciyes'e bekliyoruz” diyor. ‘Kültür Kayağı’ projesiyle, Erciyes ve Kapadokya'yı birbirine bağlamışlar. Erciyes yaz kış geziye elverişli. Her yaştan insan, yürüyüş gruplarıyla rehberler eşliğinde zirveye yürüyormuş hafta sonu. Cüz'i bir ücretle, teleferik sonrası bir günlük bir yürüyüş ve çadır macerası ile kurulacak dağ yoldaşlığının gençler için ne kadar cazip oldacağını düşündüm Murat Beyi dinlerken... Erciyes, Uluslararası kayak camiasının dikkatle izlediği ve her geçen yıl sporcuların yoğun bir şekilde tercih ettiği, dünya finallerinin, müsabakaların gerçekleştiği bir merkez... Şehre yakın olması ve dağ yönetimince düzenli ve bilimsel nosyonla idare ediliyor oluşu büyük imkan...
Kayseri'nin şehir merkezi ise kültürel manada bir zaman makinası gibi adeta. Gençlerin milli hafızasını, tarihini, mimarisini, içinde gezerek, dolaşarak, ellerini değdirerek öğrenebileceği bir şehir burası...
Gençleri, hem kültür, hem spor, hem de gezi içerikleriyle, anlamlı bir hedefe çağırıyor Erciyes. Aidiyet ruhu ve amaç sadece okuduğumuz kitaplar aracılığıyla kazanılmıyor. İçinde olmak, dokunmak, alnın terlemesi, odaklanmak içeriğinde yeni bir gençlik diline ihtiyacımız var.
Gençlik ve Spor Bakanımız Mehmet Kasapoğlu öncülüğündeki gençliği Erciyes'e bekliyoruz!