Siyasetteki gelişmeler deprem bölgesine olan ilgiyi gölgeledi. Her ne kadar cumhurbaşkanı mesaisinin büyük kısmını deprem bölgesine ayırsa da Muharrem İnce'nin Kemal Kılıçdaroğlu'na zeytin dalı uzatması daha fazla ilgi çeker oldu.
YRP Genel Başkanı'nın Cumhur İttifakı'na önce rest çekip adaylığa müracaatının ve bir hayli imza toplamasının ardından tekrar Cumhur İttifakı'na dönmesi ve adaylıktan çekilmesi ise siyaset dünyasında şok etkisi oluşturdu.
Tabii bu şok bir tarafı sevindirirken diğer tarafı üzen bir şok oldu.
Hem Cumhur İttifakı hem de YRP tabanı bu şok gelişmeye sevindi, çünkü anlaşmak üzereyken YRP'nin teklifi geri çevirmesi, YRP'liler dâhil herkesi şaşırtmıştı. Son karar ile bu şaşkınlık sevince dönüşmüş ve Cumhur İttifakı bu katılım ile daha da güçlenmiş oldu.
YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan Cumhur İttifakına dönerken yaptığı açıklama önemliydi. İki hususa değindi.
Birincisi, YRP'nin taleplerinin kabul edilmiş olmasıydı. Ki 30 maddelik taleplerin AK Parti tarafından reddedilmesi mümkün değildi. Maddelerin çoğu zaten uygulanan ve AK Parti tabanının da talepleri sayılırdı. En fazla 6284 üzerinde tartışıldı. YRP'nin talebi de 6284 sayılı kanunun tamamen kaldırılması değildi. Talep 'aile bütünlüğünü bozucu hükümlerinin ayıklanması' şeklindeydi.
İkincisi ise muhalefet bloğunun 'ülkemize ve milletimize bir fayda getirmeyecek olması' gerekçesiydi.
Bence bu gerekçe fevkalade önemlidir. Bir fayda getirmeyecek olması çok nazik bir ifadedir. Karşı blok ülkemize ve milletimize zarar verecek bir bloktur.
CHP'nin HDP ile anlaşmış olması öyle sıradan iki partinin anlaşması olarak görülemez.
HDP emperyalist güçlerin bölgedeki silahlı maşası olan PKK'nın siyasi uzantısıdır. HDP ile anlaşmak PKK ile anlaşmak demektir. PKK ile anlaşmak ise PKK'nın iplerini elinde tutan güçlerle anlaşmak demektir.
Ve bunu Tutum Belgesi üzerinden sinsice yapıyorlar. HDP, CHP'den tutum belgesindeki taleplerinin karşılanmasını istedi. CHP de bunu kabul etti. Bunun anlamı özerklikten tutun, teröristlerin affedilmesine kadar PKK ne istiyorsa hemen hepsinin kabulü demektir.
Tutum Belgesindeki 11 maddenin ana başlıklarına kimse itiraz etmez ama detaylar okunduğunda PKK taleplerinin meşrulaştırma belgesi olduğu görülecektir.
Yavuz Ağıralioğlu bu gerçeği bildiği için başından beri HDP ile bir arada bulunmaya ve hatta HDP'nin gölgesinin düştüğü yerde bulunmaya karşı çıktığını lafı eğip bükmeden söyledi.
HDP'nin CHP ile anlaşması sonrası yaptığı sert çıkış o güne kadar söylediklerinin arkasında durduğunu göstermiştir. Bence partisindeki milliyetçi muhafazakâr kesimin duygularına tercüman olmuştur.
O sert çıkışın ardından aslında istifa etmesi bekleniyordu, onca laftan sonra istifa etmesi yakışırdı. Ancak ihraç edilmeyi bekliyor diye yorumlar yapıldı. İstifa etmemesi belki bu gerekçeyle anlaşılabilirdi. Ancak son olarak, 'Ben mızıkçılık yapmam, kızgın veya kırgın da olsam Kemal beye oy veririm. İstişare ile alınan karara ergen gibi karşı çıkmam.' demesi şaşırttı.
Yavuz bey soylu bir çıkış yaptı ama maalesef arkasında duramadı. Kendisini sevenleri mahcup etti.
Tıpkı Meral Akşener gibi. O da altılı masayı zehir zemberek bir açıklama ile terk etmiş ama iki gün sonra hiç bir şey olmamış gibi geri dönmüştü.
Meral hanım gibi Yavuz bey gibi yarın Muharrem İnce de Millet İttifakı'na dönerse şaşırmamak gerekir!
Oyun büyük!
Lakin millet daha büyük! O oyunu bozacak ferasete ve güce sahip olduğundan ben şüphe etmiyorum!
Millet, Ayasofya'yı ibadete kapatan Sultanahmet camiini de müze yapmak isteyen zihniyetin genel başkanını, Ayasofya'yı ibadete açan zihniyetin temsilcisi ve savunucusu başkana tercih etmez!
Ayrıca, YRP'nin Cumhur İttifakı'na katılması ve HÜDAPAR'ın AK Parti listelerinden seçime girmesi Cumhur İttifakı'nın gücüne güç katmıştır!
YRP zaten iyice savrulan SP'nin tahribatını ülke çapında telafi edecek, HÜDAPAR da doğuda ve güneydoğuda AK Parti ile güç birliği yaparak, HDP'nin tahribatına engel olacaktır!
Ve Türkiye, 15 Mayıs'ta kirli oyunlara bir ders daha vermiş olarak uyanacak inşallah!