Peygamber Efendimiz ile Erbakan hocanın hayatını dört merkezden birbirine rapt eyleyen bir adam tanıdım. Bu kişiye göre Efendimiz, teoriğe hâkimdi, uygulamaya liderlik ediyordu, cömertçe adam yetiştiriyordu ve geniş kitlelere, nesillere yazılı ve sözlü olarak anlatıyordu.
Bahsi geçen MGV'nin Generallerinden bir kardeşim ve formülasyonunu dört kelimeyle formüle ediyor: "Biliniz, yapınız, öğretiniz, anlatınız."
Şimdi, giderek yabancılaşan, soyadını hak etmeyen oğul Erbakan'a anlatılası, belki sadece onu muhatap ve hedef alan bir diyalektik ortaya koyacağız.
Umarız oğul Erbakan bunun üzerinde düşünür!
Geçen yüzyılın son hakikati devletimizin yıkılıp, milletimizin bölünüp, parçalanıp yuvamızın dağıtıldığı, medeni değerlerimizin ancak uzak nostalji olarak anlatılabildiği ve geçmişimizin çocuklarımıza lanetli, kaçınılması ve kaçılması gereken bir tarihi dönem gibi anlatıldı.
N. Erbakan bütünü, geçtiğimiz yüzyılın zulmüne muhatap olmuş milletimizin her bir ferdinin acıklı hikâyesinden oluşuyordu.
Tıpkı karanlık çağa mahkûm edilen İslam milletinin, Türk milletinin, Anadolu milletinin son umudu gibi, son şansı gibi.
Teoriyi biliyordu, uygulamayı biliyordu, çok sayıda insanı yetiştirdi ve bütün hikâyeyi milyonlarca insanın ve toplumun öğrenmesini sağlama gayretinde oldu.
İstemesek de babasının bu aziz millet için ne demek olduğunu bilmeyen bu çocuk tam da üstat Necip Fazıl'ın dediği gibi, "baba katiliyle bir safta".
N. Erbakan'ı yetiştiren çevrelerin, bu çocuğa hangi dille, hangi sabırla anlatılabileceğine tahammülü olan düşünsün.
CHP anaforunda oluşan zulümleri bir yana bırakıyoruz. CHP eliyle yüzyılın başından itibaren yapılanları da bir kenara bırakıyoruz.
Bu çocuk altmışlardan itibaren CHP Genel Başkanlarının Cumhuriyet Gazetesine manşet olan konuşmalarını bir özetini alsa çok şey öğrenmiş olur.
Bu çocuk bunu düşünmekten bile aciz mi? Bu kadar mı nasipsiz?
Bu bahsi şöyle sürdürelim: Erbakan hocanın siyasi hayatı boyunca yapmak istediklerini, söylediklerini oğlunun dost edindiği CHP'lilerin dalga geçtiği konular üzerinden yürütülebilir aslında. Ancak Fatih için bu emeğe değer mi bilemiyoruz.
Ama milletimiz, gençlerimiz bilsin isteriz.
Yani Erbakan, Mehmet Zahit Kotku Hoca'nın ifadesiyle "kurban edildiği" görevini ifa ederken ne zulümler gördü biz unutmayız, tarihte unutmaz.
Allah nasip etti; Erbakan'ın hepimize öğrettiği cihat ibadeti disiplini ile çalışıldığında siyasal mücadelenin ilk elli senesinde elde edilemeyen çoğu başarı son on yılda elde edildi.
Listelemeye gerek duymuyoruz.
İngiliz'in Körfez'deki, Fransız'ın Kara Kıtadaki, Fars'ın bölgemizdeki ve dahi CHP'nin ülkemizdeki bütün kaleleri teker teker fethedildi.
Bu zaferin müstahkem esaslarla, yöntemlerle tahkim edilmesi aşamasına geliyoruz ve kum saatini tersine çeviriyoruz.
Fatih, babasının Türkiye'de tek defa yapılan Milenyum Konferansını bari bulsun izlesin, okusun isteriz.
Bir hakikat var ki CHP'liler bile belki otuz sene sonra fark edebilirler; Erbakan geçen yüzyılı CHP'lilerin üstüne kapadı.
Onları geçen yüzyıla gömdü.
Onları milletimize öğretti.
Ve biz dahi CHP'nin kurumsal yapısının kapatılacağı, utançtan artık milletin içine çıkılamayacağı, "ebter" bir şekilde ait olduğu tarih çöplüğüne atılmasına ramak kaldığını düşünürken Erbakan'ın dostları olduğunu söyleyen SP'liler son beş sene içerisinde, bu yetmezmiş gibi muhabbet beslediğimiz oğul Fatih'te son altı ayda CHP'ye hayat öpücüğü vermekte, can simidi sağlamakta, lanet olası gayri meşruluğuna meşruiyet sağlamakta...
CHP'yi mumyalayıp bu milletin önüne yeniden çıkma cüretine, cesaretine kavuşturmaktalar.
Bu ne yaman çelişki Allah aşkına!
Geçen yüzyılı kapatıp yeni yüzyılı kurmaya çalışan Erbakan'ın büyük kadrosu Ak Parti içerisinde onun hedeflerini gerçekleştirirken, onların ayağını CHP ile beraber kaydırmaya çalışan dar bir kadronun; oğlu, damadı vb. en yakınındakiler olması ne büyük bir trajedidir.
Fatih, Temel ve her neyse; bütün bu nadanlar N. Erbakan gibi, aklın zirvesi saydığımız bir insanın; sizlerin gaflet, dalalet ve hıyanetinizi ön görmüş ve belki de önlemini almıştır kanaati taşıyoruz.
Ve biliyoruz ki bir küçük grup var, MGV'nin Generalleri diye tesmiye ettiğimiz bunlar sizi gafletten, dalaletten kurtaracak, hayatinize de engel olacaktır.
Öyle öngörüyoruz ki üç sene içerisinde sizler ya N. Erbakan'ın yoluna geri döneceksiniz ya da artık CHP'yle birlikte tarihin gübreliğine yuvarlanacaksınız.
Özetliyoruz,
Baban, CHP'yi bütün melanetiyle yirminci yüzyılın içine gömdü; orası bir çöplük, orası bir mezarlık, orası bir karanlık, orası bir mezbelelik; gitme oraya oğul Erbakan, çık oradan!
Düşmanına benzeme! Ruhunu kirletme! Baba düşmanlarını arkandan güldürme, babanın dostlarına ıstırap verme! Kendi geleceğini karartma, çocuklarına dedelerini anlatabilecek sebepleriniz olsun!
Yine merhametimizden bir analizimizi belki gazetede ilk defa sizin için yazıyoruz oğul Erbakan!
N. Erbakan'ın ne olduğunu anlamayan dostları çokluk iken, onun gerçekte ne olduğunu bilen kallavi düşmanlarından biri Karanlıklar Prensi Perle denen adamın baban için söylediği şu tespit çok isabetli.
Diyor ki gâvur: "Elli bin fit yüksekte Erbakan'la uçakta olsam, onu uçaktan bizzat kendim atsam, yerde onun parça parça olmuş cesedini kontrol edenler bana kesinlikle ölmüş olduğunu söyleseler inanmam! İner kendi gözlerimle parça parça olmuş cesedini görürsem ancak o zaman kabul ederim ki Erbakan ölmüş!"
Oğul Erbakan, bu adamın önümüzdeki elli seneyi kurgulamamış olduğunu düşünüyorsanız ne acı, ama biz bu dehanın yirmi birinci yüzyılı kurmuş olduğu kanaatindeyiz.
Bunun uygulamalarını Recep Tayyip Erdoğan'ın yapmakta olduğuna inanıyoruz.
Kallavi düşmanların bunları gördüğü için Erdoğan'a tıpkı baban gibi düşmanlıklarını görüyoruz.
Fakat senin gibi bir evlat ve gafil dostları bunu belki başladığımız asrın sonlarına doğru hayatta olurlarsa görürler.
Saptığınız bu yolda devam ederseniz bir ömür N. Erbakan'ı koruyan Allah sizi de yeni dostlarınız gibi melanetliler içerisine dâhil eder!
Adının hatırına yeni yüzyılın fütuhatına sen de katıl.
Çünkü Erbakan yirmi birinci yüzyılın kurucu lideridir.