Cumhurbaşkanlığı seçimi ne zaman yapılacak?
Ufukta erken seçim olmadığına göre 2028, öyle değil mi?
Henüz ortada fol yok yumurta yok, İmamoğlu neden telaşlıydı?
Aklı başında olan herkes bu soruyu sormadı da değil.
Ortada başka bir soru daha vardı aslında:
İmamoğlu'na dava cumhurbaşkanı adayı olduğu için mi açıldı yoksa hakkında bir soruşturma yürütüldüğü için mi İmamoğlu adaylığını açıkladı?
Ekrem İmamoğlu kendini millete emanet etti ama, milletin kafasını kurcalayan asıl soru da bu.
Yankı odasındaki CHP'lileri bir kenara bırakırsak...
İmamoğlu ve Saraçhane bülbülleri kendilerini akıllı, "herkesi kör alemi sersem" yerine koydular hep.
Gelin görün ki, cehaletin beslediği özgüven kibirdir, kibir de insanı çökertir.
Öyle eğip bükmeye gerek yok...
Ekrem İmamoğlu siyaset sahnesine girdiği günden beri hep bir gizli gündem, hep bir gri alanla karşı karşıya kaldık.
Konuşma tarzına kadar sinmiş bir tevil, bir enselenme tedirginliği var...
Biyografisine bakıyorsunuz, aman Allah'ım, öyle karanlık bölgelerle karşılaşıyorsunuz ki...
Okul hayatı, ticaret hayatı hep belirsizlikler, karışıklıklarla dolu.
Türk Zelenski çıkarmak için Necati Özkan tarafından yazılan "Kahraman'ın Yolculuğu" kitabının, Zülfü Livaneli gibi eski tüfek sözde solcu sanatçıların ikinci Atatürk söylemlerinin işte bu gri alanı perdelemek için üretildiğini düşünmeden edemiyorsunuz.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan sonra batıya çaktığı selamlar da cabası. Büyükelçilerle gizli yemekler, batı başkentlerinde Türkiye'yi şikâyet etmeler.
Propagandayla, algı yönetimiyle, ajans çalışmalarıyla, buraya kadar gelebildi İmamoğlu.
Dün, Savcılığın basınla paylaştığı açıklamada insanın küçük dilini yutacağı nitelikte iddialar var.
Masumiyet karinesi en büyük hukuki güvence. Ama Savcılık açıklaması gerçekten İmamoğlu'nun telaşının gerekçelerini de ortaya koyuyor sanki:
İmamoğlu'nu çıkar amaçlı örgüt kurmakla suçluyor savcı. Bu öyle yenilir yutulur bir şey değil. Yani deliller olmadan bu kadar keskin bir cümle kurulamaz diye düşünüyorum. Medya A.Ş, Kültür A.Ş. üzerinden yolsuzluk için kurulan düzenekle ilgi yazılanlar da öyle. Gizli kasalar, kirli ve haksız kazancı aklayarak kişisel zenginleşme, kişisel verileri hukuka aykırı bir şekilde temin etmek gibi daha birçok iddia var dosyada. Şirketler meselesi akla hayale gelmeyecek bir ağın işareti.
Dolayısıyla bazı safdillerin söylediği gibi "hukuk siyasetin aparatı oldu" deyip geçiştirebileceğiniz bir durum yok ortada.
Kaldı ki itiraflardan bahsediliyor. İddiaları güçlendiren konulardan biri bu.
Hatta, bütün bu yolsuzluk ve terör dosyalarının bizzat CHP'lilerin savcılığa verdiği bilgi ve belgelerle şekillendiği dile getiriliyor.
Yani konjonktür CHP'nin iç mücadelesi ile yolsuzluk soruşturmalarının kesiştiği noktada şekilleniyor. Yüz yıllık bir kurt kanunu geleneğini de düşünürsek, İmamoğlu'nun durumu gerçekten zor.
Bundan sonra da itirafların, hatta İmamoğlu'nun CHP'yi kapana sıkıştırdığına inanan kliklerin bilgi paylaşımlarını artıracakları da konuşuluyor. Bir de buna kurultay hesaplaşmasını ekleyin. Ne demişler, kurtlukta düşeni yemek kanundur.
Üstüne üstlük, düne kadar Türkiye'yi şikâyet ettiği Batı'dan da kayda değer bir ses gelmedi. Zaten Avrupa'nın yaşadığı krizden dolayı bir Zelenski'ye değil, güçlü bir devlet anlayışına ihtiyacı var. Kaldı ki bu saatten sonra Avrupa'nın söyleyeceği hiçbir sözün hükmü olmaz.