Siz hiç tank mermisiyle vurulmuş bir evin enkazından daha 2 gün önce ölmüş bir çocuğun okul çantasını çıkardınız mı? Ben çıkardım... Çanta dediğim Birleşmiş Milletler’e bağlı UNICEF’in tüm Gazze’deki çocuklara dağıttığı, hemen hepsinin elinde, sırtında defalarca gördüğüm plastik bir çanta.
Mekan Gazze olunca üzerindeki canlı ve parlak renkler ya da gök kuşağı resmi gerçek hayatla hiç de örtüşmüyor. Bombaları engelleyemeyen bir dünyanın vicdan azabının plastik olmasına da şaşırmamak gerek aslında.
***
2006 yılında Başbakan Erdoğan’ın uçağıyla önce Sudan’a, masum insanların öldürüldüğü Darfur’a oradan da Suudi Arabistan’a gitmiştim. O zaman Cidde Havalimanı’nda pasaportuma basılan vip vize 17 ay sonra Tel Aviv’e indiğimde sorun olarak karşıma çıktı.
Kapıda 6,5 saat bekletildim, defalarca kibar sorgu-sualden geçirildim. İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğu’nda çalışan Türkiye Cumhuriyeti’nin Musevi bir vatandaşının verdiği güvenceyi de kabul etmediklerinde şaşırdım. İsrail Hükümeti’nin Gazze politikasına haklı olarak kızıp sosyal medyada bu öfkesini Türkiye Cumhuriyeti’nin Musevi vatandaşlarına yöneltenler olduğunu gördüğüm için yazma ihtiyacı duydum bunu.
Gazze’de yaşanan insanlık ayıbının sorumlusu İsrail Hükümeti’dir, Musevi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları değil...
***
İki gün önce tank mermisiyle vurulmuş bir evin enkazından, ölen bir çocuğa ait çantayı çıkarmak insanın kolay unutabildiği bir durum değil.
6 yıldan fazla bir zaman oldu, o ev, o çanta, hala gözümün önünden gitmiyor. Gözümün önünden gitmeyen bir sahne daha var, zaman içerisinde yazmıştım da birkaç kez.
İsrail yeniden şehre girdi haberi geldiğinde çelik yelek-kask kuşanıp arabayla harekete geçtiğimizde bir bankamatik önünde elleri silahlı yüzlerce kişinin kuyrukta olduğunu görmüştüm. Şoföre sorduğumda “Onlar El Fetih’in polisleri, maaşları Ramallah’tan yatıyor, onu çekmek için bekliyorlar” cevabını almıştım.
Sonra yayın için, 2009’da vurulup yıkılan televizyon kulesi binasının çatısına çıkmadan önceki katlarda gördüğüm kurşun delikleri ve 13. katttan sonra duvarda kurşun deliklerine eşlik eden kurumuş kan lekeleri... İsrail askerleri buraya kadar geldi mi diye sorduğumda da “Yok onlar Hamas-El Fetih çatışmasından kalan izler” sözlerini duymuştum.
O gece ve günden beri bir olmamanın birlik olamamanın ne demek olduğunu düşündüğüm çok zaman oldu.
***
Gazze, güzel bir Akdeniz kasabası... Ama o güzelliğiyle yer etmedi hiç kafamda. Enkaz altından çıkardığım okul çantası, bankamatik kuyruğunda para çekmeyi bekleyen silahlı adamlar, duvardaki kan izleri.
Bir kasaba kaç ölüm kaldırır diye sormak istiyorum sonra utanıp susuyorum. Gazze hala ateş altında zira...